Hesabım
    Aşk ve Küller
    Ortalama puan
    3,4
    118 Puanlama
    Aşk ve Küller hakkında görüşlerin ?

    22 Kullanıcı yorumları

    5
    1 Eleştiri
    4
    8 Eleştiri
    3
    7 Eleştiri
    2
    6 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    rudeonerudeone
    rudeonerudeone

    Takipçi 1.698 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    6 Kasım 2011 tarihinde eklendi
    çagimizin aska yazilmis agidi olarak görüyorum bu filmi.iki insanin,ömürlerinin sonuna kadar mutlu bir beraberligi olacakken,tamamen gereksiz bir yasanmislik nedeniyle,baslarda iyi gibi görünen,ancak belli ki daha sonralari bu baskiya dayanamamanin verdigi etkiyle bu kaderlerinden uzaklasmalarini izledim ben.kendi açimdan filmi böyle okudum temel olarak.yönetmen cianfrance'in en kritik tercihlerinden biri karakterlerin önceki hayatlarini ve belli basli yasadiklarini bize göstermemesi.yani söyle bir durum;dean ve cindy'yi sanki uzun süredir taniyor gibiyiz,onlara karsi yakinlik hissediyoruz ilk saniyeden itibaren,ancak onlarin geçmiste ne gibi hatalar yaptigini,nasil yerlerden geldigini dogrudan hiç göremiyoruz.yalnizca yönetmenin araya serpistirdigi bir iki cümle var.fakat iste bunlar öyle cümleler ki sanki gördüklerimizden çok daha fazlasini,onlarin simdiye dek neler yasadiklarini ve nasil yogrulduklarini biliyor gibiyiz.senaryo çok basarili,oyunculuklar zaten harika,çekimler,kadrajlar.belki yillar sonra hatirlanan bir klasik haline hiç gelemeyecek ancak onu izleyen ve gerçekten seven ufak bir hayran kitlesi her zaman olacak.ryan gosling ve michelle williams seçimleri filmin basarisindaki keskin virajlardan biri.
    Engin Yüksel
    Engin Yüksel

    Takipçi 1.438 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    16 Eylül 2012 tarihinde eklendi
    bu sefer acı çeken bir erkek klişeleşmiş aldatan erkek tipinin dışına çıkılmış 6/10
    beck31
    beck31

    Takipçi 1.383 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    19 Mart 2011 tarihinde eklendi
    Son yıllarda izleyebileceğiniz en farklı romantik-drama lardan bir tanes. Yanlış anlaşılmasın bu farklılık daha önce bu kadar koyu ifade edilememiş olmasından ötürü söylediğim bir detay. Yoksa fazlasıyla tanıdık ve bu yüzden acıtan bir hikaye. Günümüzün en iyi aktörü olan (bana göre) Ryan Gosling ve Michelle Williams etkileyici performanslarıyla, müzikleriyle, diyalog ve depresif yapısıyla çekici bir film olduğu kadar gerçekliğiyle şaşırtanda bir yapım. 8/10
    JeanClaudeVanDamme
    JeanClaudeVanDamme

    Takipçi 1.209 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    3 Eylül 2012 tarihinde eklendi
    İzlerken senaryo gediklerine çok takıldım açıkçası.Derek Cianfrance'in on yıldan fazla bu senaryoyla uğraştığını ve sonucunda da tam olarak tamamlayamadığını,bazı bölümleri sette doğaçlama bitirdiğini biliyoruz ki zaten bu yüzden sırtını daha çok görselliğe dayıyor.Üst düzey başrol oyuncularıyla iyi bir film neticede ama yine de fazla abartmamak gerek.
    volkanick
    volkanick

    Takipçi 683 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    24 Aralık 2013 tarihinde eklendi
    İyi günde,kötü günde diye bana söz verdim.İşte bu benim kötü günü bir şans ver..
    Ryan Gosling ve özellikle Michelle Williams'ın saf ve gerçekçi oyunculukları ile öne çıktığı film bir ilişkinin iyi ve kötü günlerini arada geri dönüşlerle harmanlayarak anlatı açısından değerlendirildiğinde en gerçekçi aşk filmlerinden biri olduğu kesin.
    Özge K.
    Özge K.

    Takipçi 42 değerlendirmeler Takip Et!

    2,5
    21 Mart 2011 tarihinde eklendi
    Aşk ve Küller çevirinin böylesi!!!Bu arada film gerçekten izlenmeye değer 8/10
    prustanca
    prustanca

    Takipçi 17 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    14 Eylül 2011 tarihinde eklendi
    film ile ilgili birkaç yazı okuduktan sonra içim rahatladı...neden derseniz...resmen filmin senarist-yönetmenini acayip kıskanmıştım nasıl bu kadar içi dolu, sahici, hatasız, ince ince dokunmuş bir senaryo yazabilmiş ve hemen her planda kamerasıyla adeta resital sunmuş diye...meğer ki adam 11 yıl uğraşmış bunu çekmek için...tamam dedim bu adam bizim gezegenden olabilir artık...harika hareketli planlar,sıradışı yakın planlar, inanılmaz yaratıcı senaryo metni, ....stanley kubrick ten hasret kaldığımız o her sekanstaki ince işçilik var bu filmde de...kesinlikle şiirsel bir dil değil filmde geçen ve sembolizm (kartvizit olayı hariç) hiç kullanılmamış...yönetmen giriş gelişme sonuç gibi çok demode kalıptan uzak durduğu gibi inarutu filmlerine de öykünmeden tatlı bir geçmişe dönme-şu ana dönme metaforu denemiş...hani abartmamış, gözünün içine sokmamış zaman geçişlerini...her metodu-kamera kullanımı olsun, senaryo teknikleri olsun, oyunculuklar olsun- o kadar dozunda ve ayarında vermiş ki aslında bütün bunlardan bir film oluşturmuş denilebilir...ryan gosling bu filmle bir fenomene dönüşebilir...bu benim naçizane iddiam...olağanın çok üzerinde bir gençlik aşk filmi, katıksız ve tavizsiz bir sanat filmi, aynı zamanda da çok ince mizahı olan hani her ortamda duyduğumuz bizi kastırmadan güldüren, hayran bırakmak zorunda kalmadan sevdiren bir romantizm dramı dersek yanlış olmaz herhalde
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 1.880 değerlendirmeler Takip Et!

    2,0
    14 Haziran 2022 tarihinde eklendi
    Maddi olanaksızlıklar nedeniyle yedi yıl boyunca, başrol oyuncularının elinde bekletilmek zorunda kalınan senaryosunu da, Joey Curtis ve Cami Delavigne ile beraber yazan Derek Cianfrance'in yönetmen koltuğunda oturduğu “Blue Valentine”; sağlam bir "sınıfsal analiz" yapmak yerine kimsecikleri ürkütmeyen, sıradan bir alt gelir ve eğitim grubundaki vasat insanların duygusal ilişkileriyle hayal kırıklıklarına odaklanan, "romantik şekilli" bir neredeyse "Kaderlerinize saygı duymayı öğrenin", biçimindeki vurguyu kendine esas edinen saçma sapan bir drama olarak geliyor karşımıza...

    Gelin isterseniz, Hollywood standartlarına göre çerez parası niteliğindeki bir miktar olarak değerlendirilebilecek, 1 milyon dolarlık bir bütçe ile çekilerek brüt 16.6 milyon dolarlık bir hasılat rakamına ulaşılan ve vizyona girdiği yıl sinema salonunda ilgiyle izlediğimiz; dünya prömiyeri, 24 Ocak 2010 tarihinde Sundance Film Festivali'n de yapılan bu "bağımsız (indie)" Amerikan filmine biraz daha yakından bakalım...

    ***

    Kapısının açık unutulması sebebiyle evin bahçesindeki kafesinden çıkarak kayıplara karışan köpeği Megan'ı arayan küçük Frances "Frankie" Pereira (Faith Wladyka), önce salondaki koltuğunda kestirmekte olan babası Dean Pereira'yı (Ryan Gosling) ardından da yatak odasındaki, (Heath Ledger'dan 2007 yılında boşanarak ayrılan eski karısı Michelle Williams'ın canlandırdığı) annesi Cynthia “Cindy” Heller'ı uyandırır...

    Kısa bir kahvaltı faslı sonrasında da; Frankie'yi okula bırakırken Cindy, kendisine sulandığını açıkça belli eden Dr. Feinberg'in (Ben Shenkman) hemşiresi olarak çalışmakta olduğu kliniğe gider...

    ***

    Akşam iş dönüşü Cindy, yolun kenarında cansız yatmakta olan Megan'ın cesedine rastlar ancak bunu sadece Dean'e söylemekle yetinir...

    Yine de teselli amacıyla Frankie; annesi tarafından, nefes darlığı problemi bulunan dedesi Jerry Heller'a (John Doman) götürülür...

    ***

    Filmin ilk flashback uygulamasıyla, lise terk seviyedeki bir eğitime sahip olan genç Dean, bir görüşme yapmak amacıyla ev taşımacılığı ve depoculuk işiyle uğraşan "Steinway Moving & Storage" şirketinin yerel yöneticisi Bay Benatti'nin (Marshall Johnson) ofisine uğrar ve işi de hemen alır...

    Artık Dean hayatını, sırtında; şirket müşterilerinin eşyalarını, bir mekandan diğer bir mekana taşıyan bir hamal olarak çalışmak suretiyle kazanacaktır...

    ***

    Yeniden günümüze döndüğümüzde ise, elbette Megan'ı gömme görevi de; yaşadıkları Pennsylvania kırsalındaki, başkalarına ait evlerde boyacılık yaparak kendi evinin geçimini sağlayan Dean'in olacaktır...

    ***

    Bu arada Dean, Cindy'nin tüm isteksizliğine karşın, iyice bozulmuş olan ilişkilerini, romantizm kazandırarak tazeleyebilmek gayesiyle; bölge dışındaki bir otel de, iki kişilik yer ayırtmış olup karı koca olarak geceyi orada geçireceklerdir...

    Yapmaları gereken tek şey de, alkollü içki satışı yapan bir markete uğrayarak yeterli miktarda içecek almaktır...

    Ki, öyle de yaparlar...

    Ancak Dean, otomobilinin başında sigarasını tüttürürken; market alışverişini halleden Cindy içeride, Bobby Ontario (Mike Vogel) ile karşılaşır...

    Bu ilginç tesadüf, Dean'in canını fena halde sıkmıştır...

    Neden mi?

    Onu, Cindy'nin sürekli kavga eden annesi Glenda (Maryann Plunkett) ve babası Jerry ile büyükannesiyle (Jen Jones) birlikte yaşamakta olduğu geçmişine dönük bir başka flashback geçişi ile öğreniyoruz...

    Ama "spoiler" oluşturmaması adına, ayrıntısına da girmiyoruz...

    ***

    Derken...

    Frankie'yi dedesine bırakmış olan Cindy ile Dean, konaklayacakları otele varırlar...

    İçinde buzdolabı bulunmayan odalarındaki ilk icraatları da, soyunarak birlikte duşa girmek olur...

    ***

    Çok geçmez...

    Dean otelin lobisinden bir kova buz temin eder etmez, bardaklarına koydukları içkilerini içerek dans etmeye de başlarlar...

    Fakat Dean ile tanıştığı beş yıl öncesindeki günleri de kapsayan, flashbackler aracılığıyla gittiği anılar; Cindy'nin peşini bir türlü bırakmaz...

    Dakika 46...

    Geride sizleri, hüzün ve nemli gözlerle dolu olarak izleyeceğinizi umduğumuz; "Keşke işin sınıfsal yapısına da değinselerdi" diyebileceğimiz beklenmedik "ters köşe" sürprizleri de bünyesinde barındıran, 66 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

    Keyifli seyirler,
    begumm-
    begumm-

    Takipçi 55 değerlendirmeler Takip Et!

    2,5
    26 Nisan 2011 tarihinde eklendi
    Oyuncular müthiş ama filmin senaryosu tatmin edici değil.çok kopuk diyaloglar var.beklediğimi bulamadım...106
    Ahmet Büke
    Ahmet Büke

    Takipçi 935 değerlendirmeler Takip Et!

    2,0
    12 Eylül 2021 tarihinde eklendi
    kadro süper ama konu o kadar basitki… problemli bir evlilik tartışmalar falan filan çok sıradan… sürükleyicilikte ara ara zayıf kalıyor
    Alp T.
    Alp T.

    Takipçi 441 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    27 Kasım 2016 tarihinde eklendi
    Michelle Williams ve Ryan Gosling’in başrolünde olduğu 2010 yapımı bu romantik-dram filmi, birbirleriyle sorunlar yaşayan evli bir çift hakkında. Bu çift bu sorunların üstesinden gelmeye çalışırken başka sorunlar ortaya çıkıyordur ve bir yandan da bebeklerine göz kulak olmaya çalışıyorlardır (konuyu ancak böyle özetleyebildim).

    Öncelikle filmdeki performansları çok beğendim. Michelle Williams zaten bu filmle Oscar adayı olmuştur. Her ne kadar Oscar’lık bir performans olmasa da, oldukça gerçekçi bir performans sergilediği kesin. Ama Ryan Gosling bu filmde harikaydı. Karakterini çok iyi yansıtmış ve ortaya da çok etkileyici bir performans çıkmış. Özellikle de bu ikilinin birbirleriyle olan kimyaları epey başarılıydı.

    Ayrıca filmin bazı farklı temaları işlemesi de oldukça ilginçti. Son zamanda çıkan romantik filmlere karşı daha gerçekçi ve cesur bir iş çıkmış.

    Ama bu filmi herkes kadar sevmediğimi belirtmeliyim. Bunun ana nedeni de, filmin çoğu kısmının pek ilgi çekici olmaması. Evet, filmin muhteşem performansları ve güzel sahneleri var ama hikayenin bir yerden sonra nereye gideceğini biliyorsunuz doğrusu. Yani filmi izlerken sıkılmıyorsunuz ama bir süreden sonra çiftin yaşadığı sorunlar sizi biraz bayıyor.

    Ve bu filmin de birkaç tane kafa karıştıran sahnesi vardı. Bunlardan en büyüğü de yapılan flashbackler. Filmi anca 45 dakika izledikten sonra araya flashbacklerin girdiğini fark ettim. Bu çifte yapılan flashbackler ile günümüzdeki hallerinin birleşmesi ortaya güzel bir sonuç çıkarsa da, en başlarda bu ritme ayak uyduramıyorsunuz.

    Genel anlamda Blue Valentine kötü bir film değil. Sadece izlenebilirliği olan, güçlü performanslar ve başarılı sahneler içeren, dönüp de bir daha izlemeyeceğim bir film. Eğer sadece bu tarz filmleri seviyorsanız izlemenizi tavsiye edebilirim.

    TOPLAM PUAN: 6.3/10
    Aysu Gokova
    Aysu Gokova

    Takipçi 157 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    13 Mart 2012 tarihinde eklendi
    Tam bir basyapit . Gerçekten bayildim bu filme , Ryan Gosling bence tüm rolleri oynayabilir gerçekten tavsiye ediyorum.
    sabiha g.
    sabiha g.

    Takipçi 130 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    13 Mart 2012 tarihinde eklendi
    oyunun aktörlerinin daha önce böyle bir iliski yasadiklarina yemin edebilecegim kadar gerçekçiydi .Iliskilerinin bitisi ciddi agirlikta bir mesaj tasiyor
    Sine Can
    Sine Can

    Takipçi 87 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    13 Mart 2012 tarihinde eklendi
    Gerçekten güzel bir ask ve ayrilik hikayesi , filme bayildim
    Ece Soysal
    Ece Soysal

    Takipçi 17 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    8 Temmuz 2011 tarihinde eklendi
    Blue Valentine, konusu ve senaryonun gidişatı ile kendini diğer aşk filmlerinden ayırmıştır. Bilindik aşk filmlerindeki gibi vıcık vıcık aşk kokmasa da güzel bir filmdir.
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top