Hesabım
    Alis Harikalar Diyarında
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,5
    İyi
    Alis Harikalar Diyarında

    Alis Harikalar Diyarında

    Yazar: Ayşegül Kesirli

    İngiliz yazar, matematikçi ve fotoğrafçı Lewis Carroll'ın 1865 yılında kaleme aldığı Alis Harikalar Diyarında ile bu maceranın devamı niteliğindeki Aynanın İçinden, edebiyat dünyası için bir devrim niteliğindeydi. Yer yer Karındeşen Jack olduğu bile iddia edilen Carroll'ın Alice Liddell isimli, kendisi kadar gizemli bir kız çocuğundan etkilenerek yazdığı harikalar diyarı macerası, yazarının dil ve matematik bilgisi ile gözlem yeteneğinin sarsıcı bir harmanıydı. "Saçmalama Yazını (literary nonsense)" üzerine kurulu dil oyunlarıyla süslenen Alis Harikalar Diyarında, çocuk zihninin oto-sansürle zehirlenmemiş hayal gücünü, yetişkin aklın sapkın düşünceleriyle bir araya getiriyordu. Bu haliyle Alis Harikalar Diyarında, ilerleyen yüz elli yıl içerisinde hem görsel hem de yazılı birçok metni etkisi altına aldığı gibi hem çocuk ruhunun maceraperest damarına, hem de yetişkinlerin ikircikli hayal gücüne hitap eder hale geldi. Dolayısıyla, Alis en azından benim için hem çocukken VHS kasetlerden izlediğim büyüleyici bir hayal alemi, hem de büyüyünce Lewis Carroll'ın kendi kaleminden okuyup, kelime oyunlarına hayret ettiğim ayakları yere basmayan bir semboller diyarı olmayı başardı.

    Tim Burton gibi hayal gücü Edgar Allen Poe hikayeleri ve Vincent Price filmleriyle şekillenmiş, geçmiş çalışmalarına bakıldığında her ne kadar Hollywood aleminin içinde konumlansa da Hollywood'un yer altı dünyasına yakışan bir yönetmenin harikalar diyarını ziyaret edecek olması ise haliyle tüm Alis hayranlarını büyük heyecana sürükledi. Filmden, tam da Lewis Carroll'ın ikircikli dünyasına yakışır bir The Nightmare Before Christmas (1993), Batman (1989) veya hiç olmadı Edward Scissorhands (1990) atmosferi beklemek de farz oldu. Ancak bizler tam bu beklentiler arasında gidip gelirken öncelikle filmin, DVD'lerinin vizyon tarihinden 12 hafta sonra piyasaya sürüleceği gerekçesiyle Odeon şirketi tarafından boykot edileceği öğrenildi. Daha sonra bu boykottan vazgeçildiği açıklansa da filmin adının böyle bir skandalla anılması bile hayranların keyfini kaçırmaya yetti. Ardından filmin gösterime girmesiyle birlikte hemen bir video oyunu piyasaya sürüldü. Bunun devamında ise tişörtten beslenme çantasına sayısız Alis Harikalar Diyarında ürünü izleyenlerin tüketimine sunulmak üzere dükkan raflarındaki ve internet sitelerindeki yerlerini aldı.

    Bu pazarlama trafiği Tim Burton imzalı Alis Harikalar Diyarında'nın içeriğine dair bir şeyler de söylüyordu aslında. Burton'ın Lewis Carroll'ın eseri üzerinde hakimiyet kurarak onu ne derece kötüye kullandığının, tükettiğinin, içini boşalttığının, Alis'i ait olduğu kafiye ve delilikle çevrili uçarı dünyadan nasıl kopardığının ipuçları bütün bu video oyunu ve DVD kampanyalarının arkasında saklıydı. Bizler bunu göremedik ya da daha doğrusu bu sezgiyi Beter Böcek (1988) sevgimizin içine gizledik. Fakat benim kişisel Alis Harikalar Diyarında deneyimimin bana Tim Burton'ın 'yanlış Alis'ininkine benzer yeni bir pratik kazandırdığını söyleyebilirim. Ben de yeni Burton filmini izlediğimden beri tıpkı bu yanlış Alis gibi her sabah kahvaltıdan önce kendi kendime filmle ilgili altı şeyi unutmak istediğimi hatırlatıyorum:

    1. Tim Burton'ın Lewis Carroll'un mantığın sınırlarını hiçe sayan, saçma rastlantılar ve deliliğe davetiye çıkaran kelime oyunlarıyla süslü uçarı dünyasını mantıksal bir zemine oturtup, hikayeye yön veren olağanüstü ilüzyonlara rasyonel bir açıklama getirme çabasını unutmak istiyorum.

    2. Hayatımda gördüğüm en antipatik Alis olma özelliğini taşıyan ve hikaye boyunca kendisini Altın Pusula (2007) filminde sanan Mia Wasikowska'nın performansını hafızamdan silmek istiyorum.

    3. Alis Harikalar Diyarında'nın en sevdiğim bölümlerinden biri olan 'Çılgın Çay Partisi'nin zaman kavramı üzerine sunduğu dahiyane yorumları Tim Burton'ın filminde bulamamış olmanın verdiği hayal kırıklığını kalbimden söküp atmak istiyorum.

    4. Burton'ın Uzakdoğu'yu bir 'harikalar diyarı' olarak sunan ve farklı dünyaları egzotikleştiren oryantal bakışının hiç varolmadığına inanmak ve filmin etrafını saran ticaret bulutunu meşrulaştırırcasına Alis karakterinin hayal gücünü ticaret kafasına dönüştürmesini teşvik eden kapitalist tutumunu yok saymak istiyorum.

    5. Filmin daha vizyona girmeden aylar önce pohpohlanmaya başlayan görsel yetisinin izleyenlere alışıldık bilgisayar oyunu grafiklerinden öte birşey vaat etmemesini protesto edip, tarihe gömmek istiyorum.

    6. Ve herşeyin sonunda Tim Burton'ın Alis Harikalar Diyarında'yı beyazperdeye aktardığını bütünüyle hafızamdan sildirerek Lewis Carroll'ın kafiye dolu dünyasını sırıtan kedilerin, nargile içen tırtılların ve çılgın şapkacıların tekerlemeler uydurup, dilin yapısı üzerine felsefe ürettikleri tekinsiz, şüpheli derecede renkli ve delilikle çevirli bir alem olarak hatırlamak istiyorum. Eğer canım illa Alis'i beyazperdede izlemek isterse de kendimi Jan Svankmajer'in Carroll'ın ruhunu en iyi yansıtan Alis uyarlaması olarak tanımlayabileceğim Neco z Alenky (1988) filminin kollarına bırakmayı düşlüyorum.

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top