Hesabım
    Jurassic World: Yıkılmış Krallık
    Ortalama puan
    3,1
    yayın
    • T24
    • Birgün
    • Gazete Duvar
    • Habertürk
    • Hurriyet
    • Sabah
    • Sözcü

    Her dergi ve gazetenin puanlama sistemi farklı olduğu için, Beyazperde, puanları 0.5 - 5 yıldız üzerinden, kendi barometresine göre vermiştir.

    Basın Eleştirisi

    T24

    Yazar: Atilla Dorsay

    Temelde bu tam bir doğa güzellemesi ve hayvanseverlik hikâyesidir. Sonuçta kedi-köpek sevmekle dinozor sevmek arasında büyük fark yoktur. Birini seven öbürünü de sever. Böylece film bu yok olmuş türe bir sevgi ve saygı duruşuna dönüşür. Ve kimi sahnelerde onların kaderine isyan eder olursunuz. Özellikle bir sahnede: kurtarma operasyonunda upuzun boyunlu bir dinozor adada, hızla akan lavların ve yükselen kesif dumanların arasında kalıp acı acı inlediğinde...Benim gözlerimden yaş getiren bu sahne, sanırım Ömür Gedik’i de ağlatan sahne olmalı!..

    Eleştirinin tamamı için: T24

    Birgün

    Yazar: Tuğçe Madayanti Dizici

    Filmin zayıf ayağı kötü karakterlerinin çok sıkıcı, bildik ve hatta karikatür oluşuydu. Daha yancı kötü karakterler ise berbattı; açık artırma sahnesinde ’20 milyon’ diye bağıran Rus alıcı gibi. Owen (Chris Patt) ve Claire’in (Bryce D. Howard) aralarındaki sataşmalı tatlı ilişki ve Owen ile Blue’nun duygusal bağı gene (dişi Velociraptor) gayet keyifliydi. Özellikle Chris Pratt karizması, esprili tarzı ve aksiyon sahnelerindeki başarısıyla göz doyurucuydu. Bu filmin sonu da seyircinin daha fazla istemesini sağlayacak şekilde ‘gelecekte ne olacak’ merakı ile sonlandırılmış, o yüzden filmin başlı başına bir film olmakta ziyade episodik bir anlayışı var. Filmden aklımda kalan en güzel söz ise ‘Onların bizim yardımımıza ihtiyacı yokmuş, bizim yokluğumuza ihtiyacı varmış’ oldu.

    Eleştirinin tamamı için: Birgün

    Gazete Duvar

    Yazar: Şenay Aydemir

    İspanya’da çektiği 2007 tarihli “Yetimhane” ile dikkatleri üzerine çeken, “Kıyamet Günü” ve “Canavarın Çağrısı” ile Hollywood sularına açılan Juan Antonio Bayona’nın yönetmen koltuğuna oturtulduğu film, benzer üçlemelerin ikinci filmi olma sıkıntısını yaşıyor haliyle. Bir yanıyla tamamen eğlencelik olma iddiasıyla tasarlanmış ilk filme ‘felsefi’ bir derinlik katma zorunluluğu, öte yanıyla da üçüncü film için seyircinin ilgisini diri tutacak parlak fikirler gerekiyor. Bu noktada ilk filmin senaryo ekibinde de yer alan Colin Trevorrow ve Derek Connolly ikilisi devreye giriyor. “Yıkılmış Krallık” bir yandan ilk filmin yarattığı eğlence ve korku duygusunu vermeye çalışırken asıl olarak bugüne kadar seride bir korku unsuru olarak kullanılan dinozorlara yüklenen anlamı değiştiriyor. İlk filmde özel bir dinozor olduğunu anladığımız ‘Blue’nin kat ettiği mesafeye ve filmin senaryo dinamiğine baktığımızda “Maymunlar Cehennemi” ile paralellikler hayli şaşırtıcı. Owen ile Blue arasındaki ilişkinin giderek “Maymunlar Cehennemi”nin Caesar- Will dinamiğine benzerliği, finalin hemen öncesindeki sahne, hikayenin gelip bağlandığı yer bu benzerliği daha da artırıyor açıkçası.

    Eleştirinin tamamı için: Gazete Duvar

    Habertürk

    Yazar: Mehmet Açar

    “Yıkılmış Krallık”, ilk filmden bu yana süren, “insanoğlunun laboratuvarda canlı yaratmasının doğru olup olmadığı” tartışmasını yeniden ısıtıp önümüze sürüyor. Yeni film de serinin “nasıl yaratılırsa yaratılsın, canlı canlıdır” tezine yaslanıyor ama meseleyi derinleştirip, ilginçleştiremiyor. Kaldı ki, hikâyenin dinozorlu sahneleri peş peşe sıralamanın ötesinde dişe dokunur bir yanı yok. Sonuçta, yönetmen Bayona, bir Jurassic filminin sınırlarının dışına çıkmıyor. Sahnelerin iyi çekildiği kesin ama filme farklı bir ruh ya da kişilik katamıyor.

    Eleştirinin tamamı için: Habertürk

    Hurriyet

    Yazar: Uğur Vardan

    ‘Yıkılmış Krallık’, 2015 tarihli ilk adıma göre daha iyi bir film. ‘Yetimhane’, ‘Kıyamet Günü’, ‘Canavarın Çağrısı’ gibi yapıtlara imza atmış J. A. Boyana’nın imzasını taşıyan ve serinin toplamda beşinci hamlesi sayılan bu çalışma genel olarak ‘Tarzan’vari (bizim kuşağın çizgi romanlarından ‘Zembla’ da olabilir, hatta iş ‘King Kong’a kadar bile uzar!) bir öyküye sahip; şımarık zengin beyazlar devasa yaratıkları dövüştürmek, yarıştırmak, gösteri, gerekirse savaş alanında bile kullanmak türü gerekçeler için satın alarak sıkıcı hayatlarına hareket getirmek istiyorlar. Eli Mills de kiraladığı Ken Wheatley adlı avcı ve ekibiyle hayvanları adadan Amerika’ya naklettiriyor, iş ortağı Gunnar Eversol’la da büyük bir açık artırma faaliyetine soyunuyor. Bu aşamada Owen bir tür Indiana Jones ya da Tarzan’vari bir rol üstlenirken Claire, Franklin ve Rodriguez’den oluşan ekibe de Lockwood’un minik torunu Maisie katılıyor.

    Eleştirinin tamamı için: Hurriyet

    Sabah

    Yazar: Olkan Özyurt

    Filmin yönetmeni J.A. Bayona olsa da iplerin, dinozor efsanesini sinema tarihine yazdıran, yeni serinin yapımcıları arasında olan Steven Spielberg'ün elinde olduğunu anlıyorsunuz. Filmde Spielberg'ün olmazsa olmazları net bir şekilde görülüyor. Yerli yerinde, daha doğrusu önceki filmlerde test edilip seyirci tarafından onaylanan bir aksiyon ritmi ve olay örgüsü var. Film Jurassic Park yapımlarının hem görsel hem de anlatım olarak alameti farikalarını gözetiyor. Ama en önemlisi serinin üçüncü filminde dinozor-insan ilişkisinde bir hesaplaşma yaşanacağına dair kapı aralanıyor. Ki zamanı da gelmişti. Lakin her şeye rağmen Jurassic World'de olduğu gibi Jurassic World: Yıkılmış Krallık'ta da bir tekrar duygusu üzerinize çöküyor. Bu da filmin yumuşak karnı işte.

    Eleştirinin tamamı için: Sabah

    Sözcü

    Yazar: Burak Göral

    Yıkılmış Krallık" aslında iki bölümden oluşuyor. İlk bölümde adadan yapılan transfer sırasında yaşananlar, ikinci bölümde de transfer edilen dinozorların bir mezat için getirildiği Lockwood malikanesinde yaşattıkları kaos var. Açıkçası hikaye giderek kapalı bir mekana doğru sürüklendikçe başlangıçtaki tempo ve seyir keyfi de azalıyor.

    Eleştirinin tamamı için: Sözcü
    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top