Senaryosunu da kaleme alan Damien Leone'nin yönetmen koltuğunda oturmak da olduğu "Terrifier 2"; Los Angeles Sinema Okulu standartları çerçevesinde değerlendirdiğimizde...
Korkunun, "Slasher" ve "Gore (Splatter)" alt kategorilerinde, harbiden muvaffakiyetle harmanlanılmış...
Şahane evsaftaki, bir korku gerilim olarak geliyor karşımıza...
***
Gelin isterseniz...
Leblebi çekirdek parası niteliğindeki, 250 bin dolarlık bir bütçeyle çekilerek, brüt 15, 8 milyon dolarlık bir gişe hasılatına ulaşma başarısını da gösteren...
Üç filmlik serinin, bu ikincisine de biraz daha yakından bakalım...
***
Son cinayetini işlerken...
Her bir yanı kan revan içinde kalan Palyaço Art (David Howard Thornton), kıyafetlerini, yıkayarak kandan arındırmak maksadıyla, bir çamaşırhaneye gittiğinde...
Orada...
Kendisininkine benzer türdeki bir palyaço kıyafetini giyip, makyajını da yapmış vaziyetteki, Küçük Soluk Kız (Amelie McLain) ile karşılaşır...
Ama...
Aslında Art, sadece hayal görmektedir...
***
Ki sıra...
Kardeşi Jonathan (Elliott Fullam) gibi...
Hararetle, ertesi günkü Cadılar Bayramı kutlamasına hazırlanan Sienna Shaw'ın (Lauren LaVera)...
TV başında uyuya kalarak gördüğü...
Karabasan misali, her yerinden kan fışkıran, "Art Gevrek (Crispies)" konulu "Palyaço Kafe" reklamına gelir...
***
Ardından da...
Her ne kadar nedeni ve sorumlusunun kim olduğu bilinmese de odasında...
Annesi Barbara'yı (Sarah Voigt), çileden çıkacak derecede sinirlendiren bir yangın çıkar...
***
Neyse...
Ertesi gün televizyonda...
Art'ın, Miles'taki katliamından canlı kurtulan Victoria Heyes (Samantha Scaffidi) ile bir röportaj yapılır...
Ve aynı Victoria programda, Art'ın öldüğünü iddia ederken...
Küçük Soluk Kız ile birlikte, söz konusu programı izleyen Art, öfke nöbetine kapılarak...
Televizyonu kırar...
***
Derken...
Gece, evde çıkan yangında...
Cadılar Bayramı kostümü de yanan Sienna...
Akşama Megan'ın evinde düzenlenecek parti için kendine yeni bir kostüm bakınırken...
Yolu bir kez daha...
Hem de bu sefer canlı canlı bir biçimde, Art ile kesişir...
***
Fakat...
Art'a kötü davranan mağaza kasiyeri Ricky'nin (Johnath Davis) aksine Sienna'nın şansı...
Şimdilik kaydıyla, hiç de fena değildir...
***
Ancak...
Geleneksel üslubumuz gereği...
"Spoiler" vermek suretiyle, henüz seyretmemiş olanların ağızlarının tadını kaçırmak istemediğimiz için biz de kendi anlatımımızı...
Filmdeki tüm heyecanın start alacağı...
Burada noktalayacağız...
Dakika 48...
***
Korku sinemasının ustalarından Mike Flanagan'ın tanımıyla...
Büsbütün bir "MegaSlasher"a dönüşen filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; türün hayranlarını, ziyadesiyle memnun edeceğinden kesinlikle emin olduğumuz...
90 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
***
Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...
"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...
Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...
25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...
Keyifli seyirler,