Bridge Hollow Laneti eleştirileri

Senaryosunu, Todd Berger ile Robert Rugan'ın yazdıkları ve Jeff Wadlow'un da yönetmen koltuğunda oturduğu "The Curse of Bridge Hollow"; ebeveynlerin, gönül rahatlığıyla çocuklarıyla birlikte izleyebilecekleri bir aksiyon komedi olarak geliyor karşımıza...

Gelin isterseniz, yeşil perde, görsel efekt ve makyaj teknolojilerinin yanı sıra, özellikle de zorluk derecesi yüksek sahnelerinde koordinatörlüklerini Alan D'Antoni, Noah Bain Garret ve Lex D. Geddings üstlendikleri; dublör oyuncuların performanslarına yaslanılarak çekilen bu Netfix filmine biraz daha yakından bakalım...

***

Brooklyn'den ayrılarak, ev satın aldıkları küçük bir kasaba olan Bridge Hollow'a taşınmış olmalarının üzüntüsünü üzerinden bir türlü atamayan ve o yüzden de; babası Howard (Marlon Wayans) ile annesi Emily'nin (Kelly Rowland) otomobil içinde söyledikleri şarkıya eşlik etmeyen on dört yaşındaki Sydney "Syd" Gordon'ın (Priah Ferguson), keyfinin pek de yerinde olmadığını anlıyoruz...

Bu arada, kasabanın girişindeki köprünün üzerine asılmış olan bir duyuru panosundan; Cadılar Bayramı (Halloween) gecesi kasabada, "Pinti (Stingy) Jack" adına bir festival düzenlendiğini de öğreniyoruz...

Ki, kasabanın hemen her yeri; o geceye uygun cansız dekorlar ile de süslenmiştir zaten...

***

Kendileriyle ilk tanışan; bahçesini efsanevi "Walking Dead" dizisinden esinlenerek zombi konseptine uygun bir biçimde süslemiş olan ve kendilerine de depodaki kurt adamı vermeyi teklif eden, yan evdeki komşuları John "Sully" Sullivan (Rob Riggle) olur...

Ancak Cadılar Bayramı'ndaki bu süsleme işini, fazlasıyla saçma bulan bilime tutkun fen bilgisi öğretmeni Howard; Sully'nin teklifini, Noel Baba'ya da inanmadığını belirterek geri çevirir...

***

Ertesi gün...

Ailecek çarşıya çıktıklarında, bu kez karşılarına; bal kabağı şeklinde süslenmiş aracıyla, gerçek geçim kaynakları piyano hocalığı ile Uber sürücülüğü olan kasabanın Belediye Başkanlığını gönüllü olarak sürdüren Tammy Rice (Lauren Lapkus) çıkar...

Ve...

Gordon'lara, eski bir İrlanda efsanesi olan "Pinti Jack"ten (Doug Dawson) söz eder...

Öyle ki, kötülükleriyle köydeki insanları canından bezdirmiş olan bu Jack; köylülerce darağacında idam edilerek öldürülmüş ama şeytan acıdığı Jack'e, cehennemden gelen bir aleve sahip olan ve oyulmuş bir kabak şeklindeki bir fener yapmış...

Böylelikle de, etrafına ışıklar saçan Jack'in; her Cadılar Bayramı'nda Bridge Hollow'a geri dönerek, kendisini öldürmüş olan köylülerin torunlarından intikam almaya çalışmasının önü açılmış...

Tammy'e göre bütün bunlar aslında, kasabayı ziyaret eden turistlere anlatılan bir hikayeden ibarettir sadece...

***

Derken...

Annesi ile babasının yanından ayrılarak, kasabayı tek başına turlamaya çıkan ve tesadüfen kasabanın mezarlığına kadar giden Syd'in yolu; paranormal olaylar ile hayaletleri araştırmakta olan, kendi yaşlarındaki Ramona (Abi Monterey), Jamie (Holly J. Barrett) ve Mario'nun (Myles Perez) yollarıyla kesişir...

Kesişir kesişmez de Syd onlardan, kasabada taşındıkları evin eskiden Hawthorne'lara ait olduğu ve 20. yüzyılın ünlü medyumlarından biri olan Bayan Hawthorn'un (Nia Vardalos) o evde yaşayıp öldüğü bilgisini alır...

Üstelik aynı çocuklar; Bayan Hawthorn'un ruhunun, halen o evde olduğuna inanıldığını da söylerler...

Ardından da...

Kendi paranormal kulüplerine dahil ettikleri Syd'e, bir ev ödevi verirler...

***

Bu ödev:

Tableti andıran Quija benzeri elektronik bir ruh çağırma tahtasıyla gerçekleştirilecek bir ruh çağırma seansı olup, davet edilecek kişi de Bayan Hawthorne'dur...

Çağırdığı ruh her kimse artık, Syd'i doğrudan; tavan arasındaki çürümüş ahşap bir duvarın arkasına özenle yerleştirilmiş, üzerinde "SJ 1927" yazan ve içinde oyulmuş bir bal kabağı bulunan asma kilitle kapatılmış bir sandığa doğru yönlendirecektir...

***

Bu son tespiti ve evlerine dair duyduklarını, kendileriyle paylaşsa da Syd; doğaüstü olayları umursamayan babası ile Cadılar Bayramı'nda satmak üzere fırında ev yapımı vegan hamur işleri pişirmekte olan annesinin ilgisini çekmeyecektir...

Çünkü hem annesi hem de babası; Syd'in duyduğunu söylediği garip sesleri, evin eskiliğine bağlamışlardır...

***

Neyse...

Bir sonraki sabah Howard, müdürlüğünü Floyd'un (John Michael Higgins) yaptığı lisedeki görevine başlarken; Syd'i de yeni arkadaşları Ramona, Jamie ve Mario, akşamki herkesin kostümlü olarak katıldığı Korku Salonları etkinliğine davet ederler...

Fakat ne yazık ki, bu türden işleri saçmalıktan ibaret olarak görmekte olan babası yüzünden Syd'in kostümü bulunmamaktadır...

***

Çok geçmez...

Kendine süpürgesiyle uçabilen bir cadı kostümünü ayarlayarak sırtına geçirmiş olan Syd; okuldan eve geldiğinde, kendisini bu halde gören babasını çıldırtmayı başarmıştır...

Ama asıl tantana; Syd'in tavan arasında bulduğu balkabağının içindeki mumu, gecenin anlam ile önemine uygun olarak yakması ve bu işlere fena ayar olan babasının da mumu söndürerek, cezalandırdığı Syd'i odasına gitmesi için azarladığı anda start alacaktır...

Neler mi olacak?

Evet...

Her şeyden önce, Cadılar Bayramı için hazırlanmış olan kasabadaki cansız dekorların tamamı, birden bire canlanmaya başlayacaktır...

Dakika 27...

"Spoiler" vererek, filmi henüz izlememiş olan sinemaseverlerin ağızlarının tadını kaçırmamak adına, anlatımımızı biz burada noktalıyoruz...

Geride sizleri; Bridge Hollow kasabasında yaşananların "neden" ve "sonuçlarını" kendi gözlerinizle göreceğiniz, 62 dakikalık oldukça eğlenceli bir bölüm daha bekliyor olacak...

Yeter ki, hep belirttiğimiz gibi çok da büyük beklentiler içinde olmayın...

Keyifli seyirler,

film gerçekten kötüydü daha kötüsünü izlediğim için ortalama puan verdim ... çocuklar susun diye açılabilecek tarzda film.