Korku Seansı 4: Son Ayin
BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
2,5
Geçer
Korku Seansı 4: Son Ayin

“Efsane Seriye Vasat Bir Final…”

Yazar: Gizem Şimşek Kaya

Atomic Monster, New Line Cinema ile The Safran Company ortak yapımcılığında çekilen, serinin dördüncü ve son filmi olan "The Conjuring: Last Rites", Türkiye’de gösterime girdiği adıyla "Korku Seansı 4: Son Ayin"in yönetmen koltuğunda "Conjuring" evreninden "The Curse of La Llorona" (2019), "The Conjuring: The Devil Made Me Do It" (2022) ve "Nun 2" (2023) filmlerinin de yönetmenliğini yapmış olan Michael Chaves oturuyor. Görüntü yönetmenliğini "Hellraiser" (2022), "The Wild" (2023), "The Boogeyman" (2023), "Companion" (2025) gibi filmlerin de görüntü yönetmenliğini yapmış olan Eli Born’un üstlendiği, müzikleri "The Invisible Man" (2020), "Alien: Romulus" (2024), "Twisters" (2024), "Wolf Man" (2025), "Until Dawn" (2025) filmlerinden aşina olduğumuz Benjamin Wallfisch tarafından yapılan filmin oyuncu kadrosunda ise Ed ile Loraine Warren çiftini canlandıran Vera Farmiga ile Patrick Wilson’a ilk filmde yer alan John Brotherton ve Steve Coulter’ın yanı sıra Elliot Cowan, Ben Hardy, Beau Gadsdon, Mia Tomlinson, Kate Fahy, Rebecca Calder, Leigh Jones, Grace Kemp gibi isimler eşlik ediyor.

Warner Bros. Pictures

Gerçek olaylara dayanan "The Conjuring" evreninin son halkasının konusunu ünlü paranormal araştırmacılar Ed ve Lorraine Warren'ın son ve güçlü bir vakayla yüzleşmeleri oluşturuyor. Bu vaka, onları daha önce hiç karşılaşmadıkları kadar gizemli ve dehşet verici varlıklarla yüzleşmeye zorlar. Warren çifti hem kendi hayatlarını hem de masum insanları bu kötücül güçlerden korumak için son bir mücadele vermek zorunda kalacaktır.

Önceki Vakalara Kısa Bir Bakış…

"Conjuring" evreninin oluşmasını sağlayan, James Wan’ın bizzat yönetmen koltuğunda bulunduğu 2013 yapımı "The Conjuring" (2013) filminde Ed ile Loraine çiftinin ilgilendikleri Perron Ailesi vakası işlenmişti. Ed ve Lorraine Warren bir gün Perron ailesinden bir telefon aldıklarında hayatlarının en korkutucu görevine atıldıklarının farkında değildi. Perron ailesinin gözlerden uzak çiftlik evi nedeni bilinmeyen karanlık bir varlık tarafından kuşatılmış ve bu nedenle de hayatları tam bir kabusa dönüşmüştü.

2016 yılında yine yönetmen Wan’ın yönetmen koltuğunda oturduğu "The Conjuring 2" (2016) filminin konusunu ise çiftin ilgilendikleri bir diğer dava olan Enfield oluşturmuştu. Ed ve Lorraine Warren, doğaüstü bir ruhun musallat olduğu bir evde dört çocuğunu tek başına büyüten bekar bir anne olan Peggy Hodgson’a yardım etmek için Kuzey Londra'ya gitmişti.

2021 yılında bu kez yönetmen koltuğuna Michael Chavez’in geçtiği "The Conjuring 3: The Devil Made Me Do It" (2021) filmi ile evren genişledi. Filmin konusunu ABD tarihine bir cinayet zanlısının şeytani güçler tarafından ele geçirildiğinin iddia edildiği ilk savunma olarak kayda geçmiş olan İblis Cinayeti davası oluşturmuştu. Arne Johnson, ev sahibi Alan Bono’yu öldürmekle suçlanması sonrasında Ed ve Lorraine Warren, Johnson’ın nişanlısının kardeşinin şeytanî bir güç tarafından ele geçirildiğini ve şeytanla bir anlaşma yapmış olabileceğini iddia ederek bu olaya müdahil olmuştu.

Önce Gerçekler…

Tarihte Smurl Haunting olarak geçen Smurl ailesinin yaşadığı musallat vakası 1974 ve 1989 yılları arasında evlerinde bir iblisin yaşadığını iddia eden; Amerika’nın West Pittston, Pennsylvania eyaletinde Jack ve Janet Smurl tarafından yaşandığı iddia edilen bir vaka. Smurl ailesinin iddialarına göre yeni taşındıkları evde tadilatlar yapmaya başladıkları sırada açıklanamayan çığlıklar ve kötü kokular ortaya çıkmaya başlıyor, köpekleri Simon duvara fırlatılıyor, kızları bilinmeyen bir güç tarafından merdivenlerden aşağı itiliyor ve hatta Jack şeytani bir varlık tarafından cinsel saldırıya uğruyor. Konuyla ilgili birçok farklı iddia bulunmakla birlikte, olayların gerçek olup olmadığıyla ilgili de birçok araştırmacı fikir ayrılığında bulundu. Kimilerine göre Warren çifti aileyi manipüle etmişti. En nihayetinde yeni bir eve taşınmayı başaran aile, yeni evlerinde de musallatın devam ettiğini iddia edecek ve en son Katolik Kilisesi’nin yaptığı ayin sonucu musallatların sona erdiği açıklanacaktı. Smurl ailesi, Larry King Live ve Entertainment Tonight gibi büyük televizyon programlarında yer alırken, ulusal medya tarafından da ilgiyle takip edildi. Ed ve Lorraine Warren'ın desteğiyle, Smurl ailesi 1986'da korkunç deneyimlerini anlatan “The Haunted: One Family's Nightmare” adlı bir kitap yazdı. Yazılan bu kitaptan uyarlanan "The Haunted" (1991) filmi ise Robert Mandel yönetmenliğinde çekildi.

Ve Gelelim Son Ayin’e…

Serinin dördüncü ve son filmi olan "The Conjuring: Last Rites", Warren ailesinin gençliklerinde gittikleri bir vaka ile açılıyor. Vaka sırasında hamile olan Lorraine’in musallat eşliğinde kızı Judy’i doğurmasıyla başlayan hikâye akışı, bir süre Warren ailesinin gündelik yaşantısı ekseninde ilerliyor. Warren çiftinin kızları Judy ve sevgilisi Tony’e ağırlık verilmesi nedeniyle Smurl vakası oldukça küçük ve kısıtlı bir alanda işleniyor. Serinin önceki filmlerinde ailelerin yaşadıkları musallat vakaları geniş yer tutarken, bu filmde Warren’lar üzerinden ilerlenmesi de filmin hem daha dram ağırlıklı olmasına hem de tempo sorunları yaşamasına neden oluyor. Judy ve Tony’e ağırlık verilmesi, "Conjuring" evreninde bundan sonra Ed ile Lorraine çifti yerine halen yaşamakta ve mirası devralmış olan Tony Spera ve Judy üzerinden ilerleneceğinin de sinyallerini vermiş durumda. Ayrıca Tony Spera’nın halihazırda paranormal bir araştırmacı olarak anıldığını da belirtmekte fayda var.

Gerçeklerle karşılaştırıldığında Smurl vakasında bahsedilen kötü kokular ya da tadilat sırasında başlayan olaylar yerine eve alınan ve aslında Warren ailesinin ilk vakalarından birinde karşılaştıkları antika bir ayna üzerinden ilerlemeyi tercih ettikleri dikkatli gözlerden kaçmayacaktır. Gerçek vakada yer alan ailenin köpeği Simon’ın havalanması dışında orijinal olaylara sadık kalınmadığını, Judy ile Tony’nin vakaya zorla iliştirildiklerini söylemek ise maalesef mümkün. Bunlara rağmen zamanında yayımlanmış Larry King Show görüntüleri gibi gerçek detaylar aralara sıkıştırılmış olsa da Smurl ailesine ayrılan bölümler maalesef serinin sadık takipçileri için yeterli olmayacaktır. Filmin bitiş jeneriğinde de yine Smurl ailesi yerine Tony Spera ile Judy’e ağırlık verilmiş olduğu göze çarpıyor.

Serinin önceki filmlerine nazaran Ed ile Loraine Warren çiftini canlandıran Vera Farmiga ile Patrick Wilson’ın da performans konusunda yetersizlikleri göze çarpıyor. Gençliklerini canlandıran Madison Lawlor ile Orion Smith’in performansları ise Farmiga ile Wilson’dan daha da beter. Filmde performansı takdir edilebilecek tek oyuncu Judy’i canlandıran Mia Tomlinson oluyor.

Mekân kullanımının başarısına karşın birçok devamlılık hatası da göze çarpıyor. Özellikle Tony Spera’yı canlandıran Ben Hardy’nin almış olması gereken yaralar yok olurken, ayin sonrasında Warren’ların giysilerinin kuru temizlemeciye gitmişçesine tertemiz olması da filmin aceleye getirilmiş olduğunu fazlasıyla hissettiriyor. Serinin önceki filmlerinde yaratıcı korku sahneleri yer almasına karşın bu filmde yaratıcı sahnelere çok fazla yer verilmediği de gözlerden kaçmıyor. Jumpscare sahneler yoğun olmasa da kullanılmış ancak bunlar da klişelerden kaçamamış.

Sonuç olarak "The Conjuring: Last Rites"; efsane haline gelen bir serinin yetersiz ve aceleyle çekilmiş bir final filmi olmaktan kurtulamıyor. Sinemada izlenebilir olsa da akılda kalıcı sahneleri olmaması nedeniyle ortalama bir korku filmi olmaktan da öteye geçemiyor.

Gizem ŞİMŞEK KAYA

Daha Fazlasını Göster