Hesabım
    Kaldırım Serçesi
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,5
    İyi
    Kaldırım Serçesi

    Edith Piaf’a Kulak Verin!

    Yazar: Ali Ercivan

    İstanbul Film Festivali'ni Kaldırım Serçesi (La Môme) ile kapatmıştım. Edith Piaf'ın hayatını anlatan bu biyografik film, özellikle genç Fransız aktris Marion Cotillard'ın performansı sebebi ile, 2007'nin en çok konuşulan yapımlarından biri olacak.

    Çocukluğundan ölümüne dek, şarkıcının yaşamının farklı dönemlerini perdeye yansıtan film, kronolojik bir sırayı takip etmeyen yapısına rağmen kafa karıştırıcı olmayan, tam tersine öykünün kurgusunu, Piaf'ı daha iyi anlatmak için bir araca dönüştürebilen bir yapım. Bunu başarmasının başlıca sebebi, geri-dönüş ve ileriye-gidiş yöntemlerini kullanırken, birbirini takip eden sahneler arasında neden-sonuç ilişkisinin hep gözetilmesi.

    Bir biyografi için ele aldığı karakterin tüm hayatını anlatmaya kalkmak kolay iş değil. Kendisine bir odak bulamamak sorunu, her zaman filmi darmadağın bırakıp seyirciyle arasına duvar örebilir. Kaldırım Serçesi, Edith Piaf'ın yükselişini ve kendini tüketişini, yaşamında belirleyici olan hiçbir unsuru es geçmeden ele almak istediği için bu sorunla karşı karşıya. Zaman zaman fazla parçalı ve dağınık olmanın sınırlarında da dolaşmıyor değil doğrusu. Ancak nihayetinde Piaf'ı anlamak ve tanımaksa mesele, dönüp geriye baktığınızda filmin bunu başardığını görüyorsunuz.

    Kaldırım Serçesi, belli bir noktaya kadar Piaf'ın şöhrete giden yolunu anlatıyor bize. Daha sonra, antolojilere geçecek ölçüde etkileyici bir plan-sekans'ın* ardından, zaten alkole aşırı düşkünlüğü olan şarkıcının bu kez de neden morfin bağımlılığının pençesine düştüğünü izliyoruz. Bu noktadan itibaren, bedeninin tükenişi ama şarkı söylemeden yaşayamayacak olan Piaf'ın yorgun bedenine direnişi perdeye yansıyor.

    Özenli bir teknik çalışmanın sonucu olarak çarpıcı bir görselliğe sahip olan filmin esas gücü, girişte de söylediğim gibi başroldeki Marion Cotillard. Yazının bundan sonraki kısmında, onun performansından başka bir şeyden bahsetmeye gerek görmüyorum.

    Kayıp Nişanlı filminde ufak ama filmin en akılda kalıcı rollerinden birinde izlediğimiz, Cesaretin Var mı Aşka? ve Ridley Scott filmi İyi Bir Yıl'da da karşımıza çıkan Cotillard, çok ciddi fiziksel farklılıklarını -elbette makyaj efektlerinin de desteğiyle- şaşırtıcı bir başarıyla aşıyor öncelikle. Edith Piaf'ın on altı yaşını da, ölüm döşeğindeki halini de canlandırmak gibi zor bir görevi üstlenen aktris, basitçe fiziksel canlandırmanın ötesine geçen bir başarı gösteriyor.

    Duruşundan sesine, teknik olarak oyunculuğunun çarpıcılığı bir yana, Edith Piaf'ı perdede gerçekten yaşar ve anlaşılır kılıyor Fransız oyuncu. Bugüne kadar çok az biyografik filmde gördüğümüz kadar etkileyici bu performans, kesinlikle bir taklit olarak nitelenme riskini bile taşımıyor. Şimdiden söyleyebilirim ki, Marion Cotillard bu filmdeki performansıyla önümüzdeki yıl kesinlikle bir Oscar adaylığı elde edecek ve belki de bu ödülü kazanacaktır. Filmin çeşitli teknik kategorilerde de, bu ödüle aday gösterilmesi kuvvetle muhtemeldir. Zaten Amerika'da yaz aylarında gösterime girecek olmasına rağmen filmin promosyon çalışmalarının şimdiden başlatılıyor olması da, dağıtımcıların Oscar yarışı için iddialı olduklarını göstermektedir.

    Bu denli etkileyici bir filmin popüler olmasının kaçınılmazlığına inandığımdan (Edith Piaf'ın Türkiye'de de sevilen bir isim olduğunu düşünürsek), Kaldırım Serçesi'nin ülkemizde ticari gösterim şansı bulması kaçınılmazdı. Filmin tüyleri diken diken eden kapanışını yapan ve Piaf'ın kendisini anlattığını düşündüğü Non, Je Ne Regrette Rien şarkısının da vurguladığı gibi tüm çalkantılarına ve acılarına rağmen, dürüstçe ve dolu dolu yaşanmış, pişmanlıklara yer bırakmayan bir hayat öyküsü Edith Piaf'ınki. Bu eşsiz biyografinin, olabildiğince çok insana ulaşacağına, ulaşması gerektiğine inanıyorum.

    *plan-sekans: kesintisiz tek çekimden oluşan bir sahne

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top