Beyazperde
Hesabım
Ortalama puan
4,1
227 Puanlama
5
4 Eleştiri
4
21 Eleştiri
3
7 Eleştiri
2
2 Eleştiri
1
0 Eleştiri
0
1 Eleştiri
Sırala
Filtrele:
Hepsi
Fazla birşey beklemeden izlenilmesi gereken bir film,filmin rüzgarı hep aynı yere esmiyoe hep yön değiştiriyor.8/10.İyi seyirler.
Filmin her karesi Almadovar'ın,müthiş kamera kullanımıyla dolu.Dramın çok iyi ayarlandığı harika bir film.Sinemasever herkesin izlemesi gerekiyor.
bu filmle ilgili yazmayı uzun zamandır istiyorum ama benim için o kadar önemli ki, değerini teslim edemeyecek bir şeyler yazmaktan çekiniyorum. almodovar sevenler bilir, yönetmen her filminde hayatta her gün olan ama hala bize garip gelen, bir türlü alışamadığımız şeyleri ele alır. ölüm, eşcinsellik, aldatma, terk edilme, tecavüz, aşk... ve bu olayların aslında ne kadar da normal, hayata dair olduğunu adeta gözümüze sokar. işte annem hakkında her şeyde de tam olarak bunu yapıyor. çarpık ilişkiler, evlendikten sonra cinsiyetini değiştiren bir adam, saçma sapan bir şekilde ölen bir oğul, oğlunun uğruna öldüğü şeye yakın olmaya çalışan bir anne ve bu annenin sonunda ölen oğlunun yerine yenisini (!) bulması. ve tüm bu olan biten esnasında karakterlerin hayran kalınacak soğukkanlılığı. onlar soğukkanlı, çünkü almodovar hayata bizden daha yukarıdan bakıyor. çünkü o hayatta başına gelebilecekleri kabullenmiş ve her şeyi ama her şeyi normal karşılıyor. annem hakkında her şey ise sadece bunu bize göstermek istediği mükemmel filmlerinden bir diğeri...
Film kadınların/kadınsıların-transseksüellerin- bakışından hayatın öteki yüzünü yansıtmaya çalışmış. Barcelona-Madrid arasında kaçışlar, transseksüel bir dönüşüm sürecinde bir erkeğin iki ayrı kadından çocuklarının oluşu, kesişmeler, tesadüflerle beklenmedik gelişmelerle değişik bir film olmuş.
Filmde kurgu çok zayıf. Tesadüflerin üzerine o kadar çok yük yüklenmiş ki bu da rahatsız ediyor.
Manuelanın oğlunu kaybettiği kazaya sebep olan aktristle yolunun garip (!) bir biçimde kesişmesi, rahibe Rosanın filmde ilk göründüğü anlardaki hali, duruşu ile bir kaç sahne sonrası akıllara ziyan bir hızlı akış, garip. Rahibe Rosa ilk sahnelerde iyilik meleği gibi insanlara yardım etmek için canını bile tehlikeye atacak kadar saf, iyi niyetli -kıyafetine özellikle dikkate edin sade, kapalı bir rahibe gibi- ama az biraz sonra babası yaşında Aidsli bir transseksüelden 3 aylık hamile olarak görünüyor. Ve bununla ilgili en ufak bir bilgi kırıntısı yok filmde.
Rosanın bu adam/kadınla ilişkisinin arka planı ile ilgili yorum da yapamıyorsun.
Ayrıca,translar erkekliklerinden vazgeçerek karşı cinse benzemeye çalışırlar, onca para harcarlar ve bazısı da malum olduğu üzere ameliyatla fazlalıklarından kurtulur. Şimdi anlamadığım tercihini kadınlıktan yana koymuş bir erkek fizyolojik olarak baba olabilir. Fakat burada 20 yıllık bir zaman dilimi ve iki farklı genç ve orta yaşlı kadın ve ölen bir delikanlı ve yeni doğan bir bebek var. Yani kadınsı adam iki kadına aşık oluyor, nur topu gibi iki oğlu oluyor ama kadınlık yaparak geçiniyor, boş vakitlerinde erkekliği tutup çocuk yapıyor.
Kısacası bu başyapıtı(!) beğenmedim.
Konu etkileyici ancak bu kadar tesadüflerle değil de transların kadın erkek iki arada kalmışlıkları, iç dünyaları,bedenleri ile ruhları arasındaki derin boşluk vs. vurgulansaydı daha hoş bir şey çıkardı sanırım.
Siteyle ilgili not:Film izlemeden önce yorumlara bakıyorum. Ancak o kadar çok anlamsız övgü ve yergi var ki. Film izleyip beğenen kişiler neyi beğendikleri, kendilerinde ne izlenim bıraktığı, filmin ne tür bir yeni bakış açısı getirdiği, görmediğimiz kuytu bir köşede kalmış hangi gize ışık tuttuğu vs. bir şeyler lütfetseler anlaşılır olacak.Artık yorumların inandırıcılığı da kalmıyor.
Bu film acı bir tecrübe oldu benim için.
Filmde kurgu çok zayıf. Tesadüflerin üzerine o kadar çok yük yüklenmiş ki bu da rahatsız ediyor.
Manuelanın oğlunu kaybettiği kazaya sebep olan aktristle yolunun garip (!) bir biçimde kesişmesi, rahibe Rosanın filmde ilk göründüğü anlardaki hali, duruşu ile bir kaç sahne sonrası akıllara ziyan bir hızlı akış, garip. Rahibe Rosa ilk sahnelerde iyilik meleği gibi insanlara yardım etmek için canını bile tehlikeye atacak kadar saf, iyi niyetli -kıyafetine özellikle dikkate edin sade, kapalı bir rahibe gibi- ama az biraz sonra babası yaşında Aidsli bir transseksüelden 3 aylık hamile olarak görünüyor. Ve bununla ilgili en ufak bir bilgi kırıntısı yok filmde.
Rosanın bu adam/kadınla ilişkisinin arka planı ile ilgili yorum da yapamıyorsun.
Ayrıca,translar erkekliklerinden vazgeçerek karşı cinse benzemeye çalışırlar, onca para harcarlar ve bazısı da malum olduğu üzere ameliyatla fazlalıklarından kurtulur. Şimdi anlamadığım tercihini kadınlıktan yana koymuş bir erkek fizyolojik olarak baba olabilir. Fakat burada 20 yıllık bir zaman dilimi ve iki farklı genç ve orta yaşlı kadın ve ölen bir delikanlı ve yeni doğan bir bebek var. Yani kadınsı adam iki kadına aşık oluyor, nur topu gibi iki oğlu oluyor ama kadınlık yaparak geçiniyor, boş vakitlerinde erkekliği tutup çocuk yapıyor.
Kısacası bu başyapıtı(!) beğenmedim.
Konu etkileyici ancak bu kadar tesadüflerle değil de transların kadın erkek iki arada kalmışlıkları, iç dünyaları,bedenleri ile ruhları arasındaki derin boşluk vs. vurgulansaydı daha hoş bir şey çıkardı sanırım.
Siteyle ilgili not:Film izlemeden önce yorumlara bakıyorum. Ancak o kadar çok anlamsız övgü ve yergi var ki. Film izleyip beğenen kişiler neyi beğendikleri, kendilerinde ne izlenim bıraktığı, filmin ne tür bir yeni bakış açısı getirdiği, görmediğimiz kuytu bir köşede kalmış hangi gize ışık tuttuğu vs. bir şeyler lütfetseler anlaşılır olacak.Artık yorumların inandırıcılığı da kalmıyor.
Bu film acı bir tecrübe oldu benim için.
En eli ayağı düzgün ötekileri anlatan kadın filmlerinden....Alışılagelen diğer Almadovar filmlerinden farkı komedi ve görsel cinsellik unsurlarının olmaması...
filmi dün izledim ve işte bi almadovar klasiği dedim senoryo çok etkileyici avrupa sineması"nın en önemli filmlerinden biri olmuş zaten aldığı ödüller ortada izlenilmesi gereken bir film
bu filmi izledikten sonra almodovar'ı bir kere daha sevdim....çünkü bana annemi ne kadar sevdiğimi hatırlattı....
çok başarılı, düşünmeden izleyin derim...
Harika bir film. Bilindik ve alışıldık yaşamımıza, kendince düzenli gündelik yaşama ve bu yaşamın yanında belki bir alternatif olarak ya da ayrı birer kol olarak devam eden farklı yaşamlar. Fahişeler, travestiler, toplumdan dışlanan hastalıklı insanlar ya da başka şekille dışlanmışlar... Bütün bunları onların yaşam penceresinde ve kuvvetli bir gereçekçilikle yakalayan Pedro Almadovar hep düşünmeden yargılar koyduğumuz bir dünyanın kendi içindeki mantığını üstelik izleyeni de fazla yargılamadan ortaya koyuyor. Herkes kadınları çok iyi anladığını söylemiş yönetmenin.Hayır o yaşamın merkezini değil kıyılarını daha iyi görüyor. Herkes merkezdeki maceralara bakarken o bu merkezi kuran çerçevenin kıyılarına ve hatta dışına bakmasını biliyor. O insanı yakalamasını biliyor.
Değişik duyguları yansıtan otantik bir film ...7/10
Almodovarın her izlediğim filminden sonra galiba en iyi filmi bu olmuş diye düşünür oldum. Şimdilerde eskilerine toplu bir göz atmaya çalışıyorum. Ama hepsi birbirinden güzel. Hayat her türlü gerçekliğiyle; farklı bakış açılarıyla sunulmuş seyirciye. Keyfini çıkarmalı...yenisiyle eskimeyeniyle...
Her Almodovar filminde olduğu gibi farklı duygular içine giriyorsunuz merak, tiksinti, beyinden vurulmuşluk her birini kanınızda hissediyorsunuz. Bin filmin konusunu tek bir film içinde toplamış ve olay sadece bir travesti gay ya da seks değil onların biribriyle kesişim kümesini paylaşma serüvenleri, yolun tam tersine sapış noktaları...Sonuna kadar Almodovar filmi kokan bu filmi zileyin zira Almodovarın son mükemmel filmlerinden biri. Sonrasında ne bu kadar yaratıcı olabildi ne de vurucu
Almodovar zaten görsel imgeleri en iyi kullanan yönetmenlerden biridir.filmlerinin konusu,kurgusuda farklı ve eğlencelidir.beklenmeyen şeyler çıkagelir.ses olmasa bile kare kare filmi parçalara bölüp seyredebiliriz.bu filmde diğerleri gibi iyi bir yapım olmuş.tavsiye ederim!
çok ama çok iyi bir film ve bence de tvde izlemeyin.kadınların içyaşantılarnı kadınlara sunuşu bana inanılmaz geliyor.dik ama ağrılı,sınırsız amakrallı.ben konuş onunla'dan daha çok beğendim;belki daha hareketli geldiği içindir.ama ikisinin de yeri ayrı..izleyin;vcdden..
Filmi fazla beğenmedim.Daha iyi bir film bekliyordum.Yine de izlenebilecek bir film.Ayrıca ’Konuş Onunla’ya hayran biri olarak onunla karşılaştırılamaz.
- En son Beyazperde eleştirileri
- En İyi Filmler
- Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler