BluTv’nin lansman işi olan Masum’un senaristi Berkun Oya, daha çok tiyatro oyunları ile bildiğimiz bir isim. Tabii Berkun Oya’yı takip edenler 2007’de yazıp yönettiği İyi Seneler Londra’yı ve 24 bölümden oluşan dizi Son’u da hatırlıyorlardır. Bu kez yine senarist ve yönetmen koltuğunda oturan Oya’nın son işi Bir Başkadır, bugün Netflix’te yayınlandı. Sekiz bölümden oluşan dizi çeşitli sosyal statülere sahip farklı karakterler üzerinden; kültürel yalnızlık, arada kalmışlık ve kökler konularına odaklanıyor.
Öyle bir arada kalmışlıklık ki; dizinin kendini sonuna kadar izlettiren jeneriklerinde karşımıza çıkan Ferdi Özbeğen şarkıları Türkçe sözlü hafif batı müziğinin en güzel örneklerinden. Dizinin tonunu belirleyen sadece bu şarkılar değil elbette, seçilen fonttan, arada karşımıza çıkan Yeşilçam şarkılarına kadar bu arada kalmışlığı ekrana yansıtan birçok detay mevcut dizide. Kapanışta izlediğimiz eski İstanbul görüntülerinin ise, biraz araştırdığımızda Fransız yönetmen Maurice Pialat’ın 1964’te Como Film adına çektiği Türkiye'nin Dünü ve Bugünü / Turquie Hier et Auhourd'hui isimli filmden olduğunu öğreniyoruz.
Bir Başkadır’ın odağındaki karakter Meryem (Öykü Karayel). Meryem abisi, yengesi ve yeğenleri ile İstanbul demeye bin şahit ister bir yerde yaşayan, gündeliğe giden genç bir kadın. Meryem’in hikayesine, bir rezidans dairesinde bayılarak başladığı günden bir yıl öncesine giderek dahil oluyoruz. Meryem’in etrafında dönen hikayeye dahil olan diğer karakterler ise, bir devlet hastanesinde gittiği psikiyatrist Peri (Defne Kayalar), Peri’nin arkadaşı ve doktoru Gülbin (Tülin Özen), Gülbin’in takıldığı adam Sinan (Alican Yücesoy), Sinan’ın ve Peri’nin tanıdığı dizi oyuncusu Melisa (Nesrin Cavadzade), Meryem’in abisi Yasin (Fatih Artman) onun karısı Ruhiye (Funda Eryiğit), hoca efendi (Settar Tanrıöğen) ve onun kızı Hayrunisa (Bige Önal) ve onun çılgın arkadaşı (Esme Madra). Tüm oyunculukların hakkını verdiğini düşündüğüm kastın büyük alkışları Öykü Karayel ve Funda Eryiğit'e gidiyor benden.
Çeşitli sosyal çevrelerden gelen tüm bu karakterlerin odağında yer alan Meryem’in hikayesini bize izleten Berkun Oya, hiçbir yana çekmediği anlatımıyla bizi tam da o başkalığın kucağına bırakıyor. İzleyici olarak kendimizi kimi zaman Meryem'in, kimi zaman Peri’nin kimi zaman da diğer karakterlerin yanında buluveriyoruz. Bu sayede kendimizden “başka”ya nasıl bakmamız gerektiğini görüyoruz bir kez daha. Belki uzaktan ama yargılamadan. Çünkü dizi de tam olarak bunu yapıyor, gösteriyor ama yargılamıyor.
Melisa’nın hikayesi içerisinde sıkça duyduğumuz “total işi” elbette “Bir Başkadır” için geçerli değil. Arthouse dediğimiz kavramı bir diziye uyarlayacak olsak, tam karşılığı olabilir Bir Başkadır. Berkun Oya’nın henüz izleyemediğim “Dünyada Karşılaşmış Gibi” ve diğer tiyatro oyunları, yazının başında bahsettiğim filmi, Son dizisi ve elbette Masum ile birlikte kitaplarını da sayarsak, beni sektörde en heyecanlandıran isimlerin başında geliyor Oya.
Dizinin adı nereden geliyor bilmiyorum; Bir Başkadır deyince beynimizin otomatik olarak tamamladığı "benim memleketimden" mi, yoksa başka bir şeyden mi bilemiyorum ama gerçekten başka bir iş, başka bir dizi Bir Başkadır.
Hande Kara
