Hesabım
    Ölüm Odası
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    Ölüm Odası

    Kıyıdan dönmüş, enteresan bir korku girişimi.

    Yazar: Burçin Aygün

    Türler karması olarak vizyona giren filmlerin maalesef ki pek azı yeteri kadar başarılı oluyor. Başarıdan kastımız sadece gişede getirdiği gelir değil, sahip olduğu özellikler açısından hem seyirciyi, hem de eleştirmenleri tatmin edebilmesi. Başka bir türe ait gibi başlayıp, bir süre böyle devam eden ancak daha sonra bambaşka bir şekle bürünen bu filmler seyirciyi gafil avlamayı başarmak ve hızlı akıp giden hikayesiyle şaşırtmak zorunda da kalabiliyor. Bunun en büyük örneklerinden bir tanesi 2016 tarihli Nefesini Tut filmiydi. Fede Alvarez’in Stephen Lang gibi usta isimlerin başını çektiği oyuncu kadrosuyla temiz bir şekilde kotardığı Nefesini Tut, sıradan bir soygun gibi başlayan ancak daha sonra kurbanın avcı haline dönüştüğü, “peki kim iyi kim kötü” sorusuyla devam eden başarılı bir yapımdı.

    Bu hafta vizyona giren Ölüm Odası ise benzeri bir temaya sahip ancak gerilimin yanında bir de korku unsurlarıyla hikayesini süsleyen bir çalışma. Daha önce 2007 yapımı The Signal ile bir başka türler karması üzerinde çalışan ve ortalamanın bir hayli üstünde bir filmle adını duyuran yönetmen Dan Bush’un yönetmenliğini yaptığı Ölüm Odası, sıradan bir banka soygununun nasıl gerçek bir kabusa dönüşebileceğini gösteriyor.

    Vee (Taryn Manning), Leah (Francesca Eastwood), Michael (Scott Haze), Kramer (Michael Milford) ve Cyrus (Keith Loneker)’ın oluşturduğu bir grup, eski ve köklü bir bankanın sıradan bir şubesini soymaya karar verir. Polisi ve diğer kuvvetleri meşgul etmek için büyük bir yangın ile dikkati başka bir noktaya çeker, usta işi bir planla şubedekileri rehin alırlar. Banka müdürü, gişe görevlileri, şubenin yeni müdür yardımcısı Ed Maas (James Franco)’ı ve güvenlik görevlisi James (Jeff Gum)’i rehin olarak bir köşede tutan ekip, banka kasasındaki paraların çok az olduğunu fark edince telaşa kapılır. Zira grup bu soygunu küçük kardeş Michael’i kurtarmak için yapmaktadır ve bu para yetersizdir. Bu arada müdür yardımcısı Ed Maas, onlara bankanın asıl büyük kasasının bodrumda olduğunu ve nasıl ulaşacaklarını anlatır, tek isteği ise kimseye zarar verilmemesidir.

    Soyguncular büyük kasayı bulur ve açmak için uğraşmaya başlar. Kaçışları için hazırlıklara da başlayan ekip bir süre sonra akıllarına bile gelmeyecek bir kaosun içinde bulur kendilerini. Bankanın geçmişi oldukça karanlık bir olayla hatırlanmaktadır ve bilinmedik bir ihbarla kapıya gelen polisler işi iyice içinden çıkılmaz bir hale dönüştürür. Bu dehşetengiz sır nedir, bankanın içinde dolaşmaya başlayan gizemli kişilerin isteği ne olabilir ve hayatta kalmak mümkün müdür?

    Ölüm Odası, bir aksiyon ve suç filmi gibi başlayan, çok ufak dramatik öğelerle bezenen ve daha sonra gerilim ve korku türüne kayan, enteresan bir proje. Yönetmen Dan Bush, hem rehineler hem de soyguncuları neredeyse aynı kefede tartmayı tercih etmiş, hatta hikayenin kötülerini biraz daha ön plana çıkartarak onların hayatta kalma çabalarıyla seyircisinin ilgisini hedeflemiş. Karakterlerin kapana kısılmış ancak olan bitenin farkında olmadığı, ölümün kıyısındaki birer kurban olarak koşuşturduğu karmaşada, hem aralarındaki duygusal çatışmalar hem de ‘bilinmezler’ seyri keyifli kılıyor. Belki izleyici olarak sürprizleri tahmin etmek çok zor olmuyor ancak bu işin tadını pek fazla kaçırmıyor.

    Diğer yandan Orange is the New Black’in sevilen ismi Taryn Manning, asabi ve sağı solu belli olmayan Vee ile filmin parlayan ismi oluyor. Clint Eastwood’un kızı olarak da hatırlayabileceğimiz Francesca Eastwood ise, Leah olarak senaryonun mantık öğesini taşıyan, seyirciye Michael ile birlikte en yakın duran kahraman. Gelelim filmin en merak edilen oyuncusuna, James Franco’ya. Hollywood’un enteresan aktörlerinden biri olan Franco, son dönemde şaşırtan proje tercihleriyle öne çıktı. Geçtiğimiz sene genel olarak zayıf yapımlarda pek de ihtiyacı olmamasına rağmen rol alan oyuncu, son olarak büyük beğeni toplayan The Disaster Artist’in başrolünde. Ölüm Odası’nın taze müdür yardımcısı, enteresan bıyıklı Ed Mass olarak öne çıkan isim açık konuşmak gerekirse filmin kenar köşe süsü niteliğinde. Nitekim rolü buna az çok müsade etse de, kendisi performans açısından pek çaba sarf etmemiş.

    Ölüm Odası filmi, aslında çok daha iyi olabilecek ancak hızlı ve etkileyici girişi sonrasında iniş çıkışlarla ilerleyen, korku unsurları çok daha kuvvetli olabilecek iken bunu göz ardı etmiş, ortalamanın üstü performanslar, güçü atmosfer ancak yavan sayılabilecek senaryosuyla hedefi ıskalamış, eğlenceli bir korku - gerilim soygun hikayesi.

    burcinaygun@gmail.com

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top