Hesabım
    Büyük Budapeşte Oteli
    Ortalama puan
    4,0
    447 Puanlama
    Büyük Budapeşte Oteli hakkında görüşlerin ?

    25 Kullanıcı yorumları

    5
    8 Eleştiri
    4
    8 Eleştiri
    3
    7 Eleştiri
    2
    0 Eleştiri
    1
    2 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Birkan K.
    Birkan K.

    Takipçi 51 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    15 Eylül 2014 tarihinde eklendi
    Yönetmen: Wes Anderson
    Senaryo: Wes Anderson, Stefan Zweig
    Oyuncular: Ralph Fiennes, Tony Revolori, Saoirse Ronan, Willem Dafoe, Adrien Brody, Edward Norton
    Tür: Komedi, Cinayet

    Wes Anderson’un kendine has sinema dili, kendine has hikaye örgüsü ve eskitilmiş havası (Vintage, Retro) veren görüntü rengiyle sinema dünyasında bambaşka bir yerde adını söyletiyor. Ve büyük oyunculardan figüran yaratma işinde de ciddi gözüküyor. Zira Adrien Brody, Jude Law F. Murray Abraham, Edward Norton, Tilda Swinton, Mathieu Amalric, Owen Wilson ve Harvey Keitel gibi Hollywood’un kalburüstü oyuncularını, hikayenin ufak yan rollerinde görüyoruz. Yine baş karakterlerimizden biri erken olgunlaşmış bir ergen olurken, film boyunca nereden çıkacak diye beklediğimiz Bill Murry, Murry’siz Wes Anderson filmi olmaz dedirtiyor yine. “Grand Budapest Hotel” ilk defa bir Wes Anderson filmi izleyen biri için pamuk şeker gibi mutlu edecektir. Ama daha önce Rushmore, The Royal Tenenbaum ve özellikle de Moonrise Kingdom’ı izlediyseniz, yine kaliteli bir iş yaptığına şahit olacaksınız. Filmin Görüntü Yönetmeni Robert D. Yeoman ve Sanat Yönetmeni Stephan O. Gessler’ın da hakkını teslim etmek gerekir. Masalsı bir dünya yaratmışlar. Avusturyalı Stefan Zweig’in romanlarından esinlendiği filmde, Wes Anderson’un yaşamın içindeki büyük olayları (ölüm, evlilik vs.) basitleştirmesi ve karakterlerine de düz anlattırabilmesi hikayeyi ayarında köpürtüyor ve komedi unsurunu çaktırmadan ortaya çıkarıyor. Ralph Fiennes ise kibar otel görevlisi M. Gustave karakteriyle filmin tek izlenme sebebi dahi olabilecek bir performans gösteriyor. Film simetrisi, görüntü rengi ve kendine has roman tadında anlatımıyla, hoş ayrıntılarıyla benden tam puan alsa da güzel başlayan hikaye filmin sonlarına doğru sıkıyor, sonuç bölümü basit ve bazı şeyleri havada bırakıyor. Bu arada filmi 1080p izlemek gibi bir gayeniz varsa, filmin büyük bir kısmının geçtiği 1930’lu yıllarda ki asıl hikayesi 4:3 formatta izleyicilerine sunuluyor.

    Genç Yazar (Jude Law) eski şöhretini kaybetmiş Budapeşte Otel’de kalıyordur. Otel’in hamamında çimerken, Otelin sahibi Mr. Moustafa (F. Murray Abraham) ile tanışır. Mr.Moustafa, bu büyük otele nasıl sahip olduğunu öğrenmek isteyen genç yazarı akşam yemeğine davet eder ve bu ilginç başarı hikayesini anlatmaya başlar. Genç Zero Moustafa (Tony Revolori) Lobi Boy olarak başladığı çalışma hayatından, Otelin Odacısı M. Gustave (Ralph Fiennes) ile yaşadıkları macerayı ve büyük aşkı Agatha’yı (Saoirse Ronan) anlatır.
    Furkan Özden
    Furkan Özden

    38 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    17 Ağustos 2014 tarihinde eklendi
    Bu keyif dolu macerada Gustave ve Zero’nun birbiri arasındaki gelişen ilişki etrafında değişmekte olan çağa aldırış etmeden insanların kendi çıkarları için nasıl mücadele verdiklerine şahit oluyoruz.

    Özellikle yönetmen Wes Anderson’ın izleyiciye hikayeyi hayali bir dünyada sunması çok yerinde bir çalışma olmuş. Böylece filmi izlerken yönetmenin bize vermek istediğinden başka bir şey almıyoruz. Diğer türlü senaryo, mekânlar ve karakterler içinde bayağılaşabilirdi.

    Filmin sunumuna diyecek pek bir sözüm yok. Filmi izlerken sürekli bir kaçamak sürekli bir kovalamaca… Oradan oraya sürüklenirken farklı farklı mekanlar…

    Mekânların altını çizmeden edemeyeceğim. Sanki dudağımızı az az oynatıp kitap okurken sayfalar arasından yayılan kokuyu burnumuza çekerken aldığımız hissi aldım filmi izlerken ve dediğim gibi özellikle mekân betimlemelerinde bu his doruk noktasına ulaştı.

    Geniş ve deneyimli oyuncu kadrosuyla, muazzam mekânlar etrafında gelişen maceralara tanıklık ederken Gustave ve Zero’nun arasındaki samimiyeti ve o sıcacık bağlılığı hissedeceksiniz. Görsel bir şölenle adeta gözlerinizin keyfini yerine getirecek bir film.
    DENİZ.H
    DENİZ.H

    Takipçi 44 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    10 Haziran 2014 tarihinde eklendi
    Büyük Budapeşte Oteli, bir kitap tanıtımı ile başlıyor. Yazar (Jude Law) yazmış olduğu kitabın kaynağını bize aktarıyor. Yıl 1968, hayali bir avrupa ülkesi olan Zubrowka Cumhuriyetindeki eski şatafatlı günlerini kaybetmiş, Büyük Budapeşte Oteli'ne giden yazar, otelde karşılaştığı otel sahibi Zero Mustafa ile yediği bir akşam yemeği sırasında, Zero Mustafa'dan otelin sahibi olması sürecini anlatmasını istiyor. Film bu noktadan sonra Zero Mustafanın anlatımına geçiyor. Otelde çalışmaya başladığı ilk günden itibaren yaşadıklarını bizlere aktarıyor.

    İşte bu noktada karşımıza otelin bütün işlerinden sorumlu konumundaki Gustave (Ralph Fiennes) ile tanışıyoruz. 1932 yılında otelin gözde olduğu bir dönemde, kendini otelle bütünleştiren Gustave, otelin her şeyi. Otelin seçkin konukları, özellikle Bay Gustav için gelenlerle dolu. Konukların zengin, yaşlı, kendine güvenmeyen, kendini beğenmiş, yüzeysel, sarışın ve muhtaç olmaları gerekiyor. Bu seçkin konuklardan biri olan Dowager Kontesinin evinde öldüğü haberi üzerine Gustav ve Zero yola çıkarlar. Kontesin kendisine "Elmalı Çocuk" adlı çok değerli bir tabloyu bıraktığını öğrenir. Böylesine değerli bir tablonun başkasının eline geçmesini istemeyen oğul Dmitri (Adrien Brody), karşı atak olarak kontesin Gustave tarafından öldürüldüğünü iddia ederler. Bundan sonraki süreç, masumiyetliğin ispatı ve mirasın ele geçirmesi olarak devam ediyor.

    Avustralyalı yazar Stefan Zweig romanlarından esinlenilmiş olan film, tam bir görsel şölen. Pembe, sarı ve mor renklerin yanında zerafet, naiflik ve enine çizgili hapishane formaları. Savaş ve Nazi varlığına dayanamayarak intihar eden yazarın etkileriyle film savaş göndermeleri yapmayı ihmal etmiyor. Aslında tüm miras kovalamacası anlatımının altındaki pembe tonlu bir savaş için kitap kapağı gibi. Kitabın kapağını açınca içeride daha farklı şeyler görüyorsunuz. Zaten üçüncü bir şahıs üzerinden bölümler halinde anlatılan yapım, bir kitabı okuyormuşsunuz havasını veriyor.

    Savaşın etkisinde kaldığı dönemde, otelde kullanılan hemen hemen her şeyin üzerindeki Nazi benzeri figürler çok; ama çok zekice. Bunun yanında oteldeki tablonun gerçeklik kazandığı sahne ve tablodaki dağın şekli ile film boyunca ordan oraya taşınan pastaların şekillerinin aynı oluşu. Ya da sırf film için yapılan Elmalı Çocuk tablosu çok ince düşünülmüş ayrıntılar.

    Film boyunca Gustav nasıl biri sorusunu sordum durdum. Yaşlı kadın ölünce kendisine bir miras kalabilir mi umuduyla yollara dökülen bir çıkarcı mı?
    - Gençken hep biftek yersin; ama yıllar geçtikçe daha ucuz etlere yönelirsin, benim için sorun değil çünkü öylesini severim. Söylemi ile yaşlı sevgililerden hoşlandığını mı ima ediyor.
    Genç çırağı yanına onu kullanmak için mi yoksa ona acıdığı için mi aldığını filmin sonunda bile çözebilmiş değilim. Karakterlerin özel hayatlarının biraz yüzeysel geçildiğini düşündüğüm filmin sonun da biraz aceleye getirildiğini düşünüyorum.

    Filmde bir çok ünlü oyuncu olmasına rağmen, hatırlanılacak olan tek isim Ralph Fiennes.

    Görselliğine, zekice göndermelerine ve absürt komedisine rağmen, ki ben absürt komedi seven biriyim, filme gülmedim. Bu filmin kötü olduğunu anlamına gelmiyor elbette. Yönetmenin daha önce izlemiş olduğum Moonrise Kingdom filminden çok daha başarılı bulmama ve sevmeme rağmen, film beni güldüremedi (Duygusuz muyum neyim).

    Filmin IMDB puanı: 8,3.
    rudeonerudeone
    rudeonerudeone

    Takipçi 1.698 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    14 Haziran 2014 tarihinde eklendi
    Son yılların kesinlikle en iyi filmlerinden birine imza atmış Anderson. Her filmi gerçekten ayrı bir sanat eseri. En son "Moonrise Kingdom" ile kendine hayran bırakmıştı bizleri. Son olarak da "The Grand Budapest Hotel" ile. Sürekli bir önceki eserinin üzerine koyarak, seviyeyi daha da yukarıya taşıyarak ilerliyor sanki. Tam bir "yönetmen filmi". Muhteşem oyuncu kadrosunu tek tek saymaya, uzun uzun anlatmaya gerek yok. Ancak tabii ki bu kadronun içinde ışıl ışıl parlayan "Zero"dan, yani Tony Revolori'den bahsetmeden de geçemeyiz. Ve tabii ki kusursuz bir Fiennes. Her sahnesi tekrar tekrar izlenesi bu filmi kesinlikle kaçırmayın. Keyifli bir sinema şöleni.
    Alp T.
    Alp T.

    Takipçi 301 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    5 Haziran 2014 tarihinde eklendi
    The Grand Budapest Hotel, komik, zekice hazırlanmış bir polisiye. Tabii ki Wes Anderson farkıyla. Filme "Masalsı bir dünyada polisiye lezzeti" demişler ve tamamen katılıyorum. Bir nevi filmin özeti gibi. Öncelikle Wes Anderson bu filmde farkını gerçekten ortaya koymuş, en başarılı filmi. Filmin senaryosundan çok filmin görüntüleri, çekim açıları dikkat çekiyor. Anderson bu konuda artık bir usta olmuş. Bize kendi dünyasının kapılarını açıyor ve büyülemeyi başarıyor. Şimdi filme gelirsek filmin en dikkat çekici performansı Ralph Fiennes ve Tony Revolori. Bu ikilinin kimyası tutmuş ve onlardan hiç beklemediğimiz müthiş performanslar sergilemişler. Aslında bu film bir nevi yıldızlar geçidi çünkü filmde bir sürü ünlü oyuncu var. Bu oyunculardan Edward Norton, Adrien Brody, Willem Dafoe ve Saoirse Ronan. Filmdeki tüm oyunculuklar mükemmel, senaryo ve görüntüler muazzam. Filmin konusuna gelirsek aslında tam bir polisiye filmi konusu içeriyor fakat böyle bir masalsı dünyada ve bol bol espriler ile filmin türü komedi-polisiyeye dönüşüyor. Sonuç olarak Anderson yine yapacağını yapmış, son zamanlardaki bir sürü ünlü oyuncular barındıran filmler başarısız olurken bu film onların aksine çok başarılı, manzara, görüntü her şey süper. Komedi ve polisiye sevenleri masalsı bir dünyaya davet ediyor. Güzel bir film. 4/5
    Kağan Y.
    Kağan Y.

    Takipçi 58 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    29 Mayıs 2014 tarihinde eklendi
    Bir başyapıt desek yalan olmaz açıkçası, muhteşem, inanılmaz, büyüleyici bir film. Bu film şu ana kadar açık ara en iyi 2014 filmi ve izlediğim en iyi 10-15 filme de girer. Ralph Fiennes her zamanki gibi müthiş bir oyunculuk sergilemiş, oyuncu kadrosu ayrıca bu filmin çok sağlam, çok usta oyuncular bu filmde toplanmış, göz kamaştırıyor. Ancak asıl değinmek istediğim nokta, Zero(küçük olan) rolünü oynayan Tony Revolori'nin müthiş bir performans sergilediğidir. Robotik hareketleri ve mimikleriyle inanılmaz desem yanlış olmaz. İlk oyunculuğunda böyle önemli oyuncuların bulunduğu bir filmin başrolünü paylaşan oyuncu, kendisini tanıtabileceği şeklin de ötesinde tanıtmış, o kadar iyi. Wes Anderson'ın izlediğim ilk filmiydi. Moonrise Kingdom'ı da biliyorum geçen yıldan ancak halen izlemedim onu, o da çok başarılıymış diye duydum. Büyük Budapeşte Oteli, İstanbul Film Festivali'nde de bulunan bir filmdi ve bu filmde çok fazla diyalog kullanıldığından çok dikkatli izlenilmeli, diyaloglar çok hızlı çünkü bu filmde. Vizyonda kaçıranlar evde izlemek istiyorlarsa zevkle seyretsinler, keyifli, içinizi ısıtan, komedi diye adlandırılabilecek bir tür dram olan bu film, Hollywood filmlerine taş çıkartıyor ve 12 Years a Slave gibi bir filmle karşılaştırılınca onu sönük bırakıyor hatta. Çekim yerleri, mekanları da bir o kadar içinizi açıyor ve bu başyapıtı kaçıranların, 2014 filmi şiddetle izlemek istiyorum diyenlere sapasağlam bir başyapıt diyor, kaçıranların çok şey kaçıracağını ve izleyince hayranı olacağınızı tekrardan yineliyorum.IMDB puanı boşa 8.4 değil yani.
    5/5
    ismail c.
    ismail c.

    8 değerlendirmeler Takip Et!

    1,0
    25 Nisan 2014 tarihinde eklendi
    Beğenmedim. Yüksek bir ihtimal ile sanat filmi, anlayamıyorum ben bu sanat filmlerini o kadar çok film izlememe rağmen...Eşimde beğenmedi:)
    Furkan E.
    Furkan E.

    Takipçi 73 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    14 Nisan 2014 tarihinde eklendi
    ŞAHANE! Sinemanın bir sanat olduğunu,hikaye anlatmayla sınırlı bırakmadığını anlatan bir Anderson şaheseri! Kısacası bayıldım!
    Ata Kalinyazgan
    Ata Kalinyazgan

    Takipçi 204 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    13 Nisan 2014 tarihinde eklendi
    (...) Wes Anderson'ın kendine has büyüleyici dilini en geniş biçimde kullandığı yeni filmi Büyük Budapeşte Oteli tek kelimeyle yönetmenin başyapıtı. Muhteşem renklerle donattığı simetrik kareleri hayran bıraktırıyor. Katman katman açılan öyküde gizemden, komediye, romantizmden polisiyeye birkaç farklı türde birkaç farklı hikayeyi iç içe geçirerek anlatıyor. Eğlendirmeyi ve düşündürmeyi çok iyi biliyor. O kadar bol detaylı bir iş ki tek seferde her ayrıntıyı yakalamak imkansız. Defalarca izlenecek türden, eşsiz bir yapım yani.
    Burak H.
    Burak H.

    Takipçi 121 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    7 Nisan 2014 tarihinde eklendi
    Wes Anderson gibi bir dahinin Amerikan sinemasına birkaç beden fazla geldiğini söylemek biraz cesurca bir söylem olsa da biraz düşününce haklılık payı olduğunu fark edebiliyoruz. Uçuk kaçık filmlerinde hayal dünyasıyla gerçekliği pastel betimlemeler ve karakterlerle birleştiren usta yönetmen, en son Moonrise Kingdom ile kariyerinin zirve noktasına ulaşmıştı. Bu kadar iyi bir filmden sonra gelecek eserinin ne kadar riskli bir noktada ayakta durmaya çalışacağını tahmin edebilirsiniz. İlk olarak Berlinale’de görücüye çıkan, bir de festivalden büyük jüri ödülü kazanan Büyük Budapeşte Oteli, Anderson’ın önceki filmiyle yükselttiği çıtaya birden fazla basamak ekleyerek yönetmenin ustalık eseri olarak parlıyor. Şimdiden senenin en iyilerinden biri olmayı başaran, üstadın yepyeni feel-good-movie‘si bizimle İstanbul Film Festivali kapsamında buluştu.
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top