Into the Wild, bir metropolden vahşi hayata, kirlilikten saflığa ve temizliğe dönüş hikayesidir. Önemli bir üniversiteden dereceyle mezun olan Christopher aynı zaman başarılı bir atlettir de. Mezuniyet sonrası verilen bir davette ailesine istediği hayatın bu olmadığını, bir şeylerin eksik ve yanlış olduğunu söyler. Genç adam tüm mal varlığını hayır kurumuna bağışlayıp sahip olduğu her şeyi evinde bırakarak bambaşka bir hayata doğru uzun bir yolculuğa çıkar. Alaska’nın ıssız ormanlarında sona eren bu yolculuk esnasında ve sonrasında Christopher, hayatını kökünden değiştirecek bazı kişilerle tanışarak, hayatın anlamını ve ölümün kaçınılmazlığını en sert haliyle deneyimleyecektir. Ünlü oyuncu Sean Penn'in yönetmenliğini üstlendiği, iki dalda OScar'a aday gösterilen filmin başrollerinde Emile Hirsch ve Vince Vaughn bulunuyor...
Beyazperde Eleştirisi
4,5
Muhteşem
Into the Wild
Into The Wild
Yazar: Oktay Ege Kozak
Hepimiz nasıl bir yaşama sahip olursak olalım, en az bir kez içinde bulunduğumuz yaşamın stresine dayanamayıp olabildiğince uzaklara kaçmayı, doğa ile bir yaşamayı hayal etmişizdir. Sonuçta şehirlerimize, bilgisayarlarımıza ve cep telefonlarımıza ne kadar bağlı olursak olalım, milyonlarca yıl doğa ile bire bir yaşamış bir yaşam türünün torunlarıyız. Ve başkaları ne kadar nasıl bir yaşama sahip olmamız gerektiğini öngörse bile, bir insan olarak her zaman değişik seçimlere sahip olduğumuzu bilmemiz önemli. İstemediğin bir okula gidip, nefret edeceğin bir işte bütün yaşamın boyunca köle gibi çalışmak mı, veya her şeyi geride bırakıp doğa ile beraber yaşayıp her gün temiz havayı ciğerlerine çekmek mi? Seçim ilk bakışta basit gibi.Into The Wild'ın öznesi Christopher McCandless (Emile Hirsch), bu ikinci seçimde bulunuyor ve üniversiteden mezun olduktan hemen sonra iş, aile ve sorumluluk gibi a
cok once ızlemıstım ama fena fılm degıl bıraz duragan olsada sıkmıyo adamı tavsıye ederım
Ugur Tazegül
Takipçi
672 değerlendirmeler
Takip Et!
5,0
20 Aralık 2016 tarihinde eklendi
Tabiatın Kucağında Uyuyan İnsan McCandless... İlk önce şununla başlayayım; İnsanın hayata bakış açısını değiştirebilecek yapımlardan biri bana göre belkide en başta olanı.. Beton yapılar arasına sıkışmış insanoğlunun paradan başka birşeyi düşünmediği düşünmek istemediği daha güzel nasıl anlatılabilir..!! McCandless 20.yy eleştiren insan peki 21.yy görsen acaba nereye kaçmak isterdin..? Hiçbir zaman ...
Devamını oku
Engin Yüksel
Takipçi
1.432 değerlendirmeler
Takip Et!
4,0
5 Nisan 2015 tarihinde eklendi
gerçek bir serüvencinin güzel işlenmiş öyküsü izlerken içinizden çekip gitmelere gark olacağınız bir yapım 8/10
jamesbond-2
Takipçi
1.684 değerlendirmeler
Takip Et!
4,0
19 Ekim 2012 tarihinde eklendi
Gerçek bir hikayeden alınmış olması filmin etkileyiciliğini kesinlikle arttırıyor bunu bilerek izliyorsunuz ve daha bir inandırıcı oluyor.Bazı yerleri sıkıcı olsada,değişik bir arayış içinde olan maceraperest bir gencin öyküsünü güzel bir şekilde yansıtmış sean penn.Belki de birkaç kez izlenip,değişik dersler çıkarılması gerekiyordur.Ama şu kesin ki hayatın anlamını sorgulayan felsefi ve iyi bir film..
Tabiatın Kucağında Uyuyan İnsan McCandless... İlk önce şununla başlayayım; İnsanın hayata bakış açısını değiştirebilecek yapımlardan biri bana göre belkide en başta olanı.. Beton yapılar arasına sıkışmış insanoğlunun paradan başka birşeyi düşünmediği düşünmek istemediği daha güzel nasıl anlatılabilir..!! McCandless 20.yy eleştiren insan peki 21.yy görsen acaba nereye kaçmak isterdin..? Hiçbir zaman veremeyeceği bir cevap.. Normal olarak şuanda yaşayabilirdi ancak başına o talihsiz olay gelmeseydi.. Emile Hirsch.. Kademe atladığı bir film olarak görüyorum o zaman 22 yaşında olmasına rağmen.. Bir filme daha oyunculuk bakımından daha neler verebilirdi ki.. Gerçekten çok başarılıydı.. Etkileyici bir oyun çıkarmanın ötesinde, kendisini hikayeye çok iyi oturtmuş ve izleyenlere karakterin özelliklerini, gerçekleştirdiği bu kaçışın nelerden kaynaklandığını anlatmada kendine düşen görevi layıkığla yerine getirmiş.. Fiziksel olarakta bu film için acaip derecede kilo vermiş.. Tabiatta geçirdiği zamanda, bir ara sanırsam antilop sürüsüne yaşlı gözlerle baktığı yüz ifadesi ve tam bir başka hayvanı vuracağı zaman arkasından yavrusunu görünce vazgeçtiği sahneler harikaydı bana göre.. Başrol oyuncusundan girmişken filmdeki oyunculardan biri Kristen Stewart\'la ilk tanıştığım film idi.. Yönetmen ve Müzikler.. Aktör ve yönetmen Sean Penn bu filmde ustaca bir iş çıkarmış.. Müziklere gelicek olursak tek kelime ile Eddie Vedder.. Klişe ama gerçekten süperdi yaptığı her müzik.. Orjinal şarkı ödülüde kazandı film.. Ayrıca film Belgesel tadındaydı.. Harika doğa olaylarıyla, konu iyice harmanlanmış işte film budur denilecek halini almıştı.. Gerçekte yaşanması insanın hüzünlenmesine neden oluyor ancak sanatsal açıdan filmin çekilmesi çok iyi.. Son sahne filmin en can alıcı noktası.. Halen izlemeyenler için tavsiyem bu filmi mutlaka izleyin.. Gerektiği kadar bu gerçeklere kulak verin.. Mükemmel görüntüler eşliğinde değişik bir yolculuğa çıkmaya ve birkaç defa daha izleyeceğiniz bir yapıma hazır olun.. 8/10..!! ***Mutluluk sadece paylaşıldığında gerçektir...
volkanick
Bağışlarsan seversin ve seversen tanrının ışığı yüzüne yansır...İçinde bu tarz not alınabilecek replikler barındıran film her insanın zaman zaman düştüğü ama neredeyse hiçbirinin yapamadığı, her şeyi bırakıp gitme rüyasını gerçekleştirmiş genç bir adamın hikayesini anlatıyor.Kendisini yeniden doğmuş olarak tanımlayan ve buna mukabil kendisine adını kendi veren, toplum baskısıyla hayatın içinde var olan ve insanlara yaşamlarını sürdürebilmek için yeterli şeylerin ötesinde ki erimler için insanların birbirlerine zarar vermesine anlam veremeyen bir adam anne-babasına duyduğu öfkeyle evini terk ediyor.Dünyanın en prestijli üniversitelerinden birine gitmek için biriktirdiği tüm parayı bir hayır kurumuna bağışladıktan sonra hem de...Bir şeyi istiyorsan uzan ve al...Felsefesiyle yolda tanıştığı insanlara ve hikayesini okuyan yada izleyen bizlere sağlam mesajlar veriyor.Ve bütün o toplum-aile baskısından bunalıp ıssız ve sessiz bir dağın tepesinde kollarını açıp özgür kuşlar gibi rüzgarı hissetmek isteyenlere şunu söylüyor...Mutluluk sadece paylaşınca gerçek..
sparkemal1987
Bunu bir film olarak görmeyin. Bu bi belgesel. Bu bir terapi. Bu bir masaj. Zaman zaman herkesin aklından geçen bi kaçış öyküsünü gerçekleştiren adamın hikayesi. Neredeyse her adımında ona destek veriyorsunuz. O başarınca siz de başarıyorsunuz. Ruhunuz sıkılır ya bazen nedensiz yere... Seyredin iyi gelecektir.
butcher-2
çok hoş film müziğiyle konusuyla ilerleyişiyle mekanlarıyla, 2saat nasıl geçiyo farketmiyosunz
Yorumları göster
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.