Hesabım
    Kayıp Yüzük
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,5
    İyi
    Kayıp Yüzük

    Kayıp Yüzük

    Yazar: Ali Ercivan

    Gandhi ile yaklaşık yirmi beş yıl önce Oscar kazanmış olan İngiliz yönetmen Richard Attenborough, yazık ki son dönemlerinde ilgi çekmeyen melodramlardan fazlasını yapamadı. Doksanların başında çektiği biyografik Chaplin ve Gölge Topraklarda (Shadowlands) filmlerine son başarıları gözüyle bakabiliriz. Ancak buna rağmen, kayda değer yapım koşullarına sahip görkemli dönem filmleri yapmayı sürdürecek finansmanı bulabiliyor olmalı ki, Kayıp Yüzük (Closing the Ring) gibi bir tarihi aşk hikayesiyle yine sinemalarımızda.

    Amerikan ordusundan emekli bir pilotun 1991 yılında gerçekleşen cenazesiyle başlayan film, onun arkasından gözyaşı dökmeyen karısı Ethel Ann çevresinde gelişiyor. Bu arada, bu çift ile arkadaşlarının 2. Dünya Savaşı sırasında yaşadıklarına ve yine 1991 yılında IRA ile İngiliz Hükümeti arasında çatışmanın hüküm sürdüğü İrlanda'ya gidip geliyoruz. Belfast'ta bir çocuğun bulduğu yüzük, öyküye dahil olan tüm insanların geçmişlerindeki sırları açığa çıkarıyor.

    Filmin sadede gelebilmesi, yani yüzüğün bulunmasıyla birlikte olayların gelişmeye başlaması, ancak 45. dakikada gerçekleşiyor. O ana kadar, birbirinden kopuk bir şekilde ilerleyen, farklı zamanlar arasında gidiş gelişleri adeta rasgele gerçekleşen, kısacası tahammül edilmesi zor bir film var karşımızda. Son derece eski moda bir sinema diliyle, nereye varacağını az çok tahmin edebildiğiniz için ilginizi canlı tutamayan bir yapım. 1940'larda geçen sahnelerde genç oyuncuların performanslarının dökülüyor olması da tahammülsüzlüğümüzü artırıyor.

    Bütün bunlara rağmen, yüzüğün ortaya çıkışıyla beraber film kendini biraz topluyor. Çünkü dramatik yapıya bir hareket geliyor. O ana kadar ayağını sürüyerek ilerleyen senaryo, hızlı bir şekilde akmaya başlıyor. Ve öykünün nereye varacağı ne kadar bariz olsa da, final için oluşturulan etkileyici mizansen gerçekten seyirciyi yakalıyor. Bir buçuk saat boyunca ne işlevi olduğunu çözemediğimiz IRA yan öyküsü, Shirley MacLaine tarafından canlandırılan Ethen Ann, patlamak üzere olan bir bombaya rağmen yaralı bir İngiliz askerinin yanına gidip, ölmek üzere olan o genç askerde kendi kaybettiği aşkını gördüğü anda birdenbire çok güçlü bir finale hizmet ediyor.

    MacLaine dışında Christopher Plummer, Pete Postlethwaite, Brenda Fricker gibi usta oyunculardan oluşan çok güçlü bir kadroya sahip olan Kayıp Yüzük'te, başını Mischa Barton'ın çektiği genç yıldızlarından ise sadece Neve Campbell kayda değer bir performans verebiliyor. Filmin yıldızı ise, yüzüğü bulan Jimmy rolünde sempatik bir performans veren genç İrlandalı aktör Martin McCann oluyor.

    Filmin asıl sorunu, gerçekten son derece köhne gözüken sinema dili. Attenborough uzun zamandır sinemanın gelişimine ayak uyduramayan bir yönetmen olduğunu belli ediyordu. Bu filminin de fazla dikkat çekmeden kaybolup gidecek olmasının tek sebebi, çok demode olması. Özellikle 2. Dünya Savaşı'nda geçen bölümler o denli yapay ve plastik bir görünüme sahip ki, filmin içine girmek ve trajik gelişmelerden etkilenmek neredeyse imkansız.

    Neticede, bir Hallmark filmi kıvamında ve belki ancak annelerimize tavsiye edebileceğimiz türden, sıradan bir melodram Kayıp Yüzük. Emektar oyuncularının ve etkileyici final sahnesinin hatırına seyredilebilir belki ama ancak o ilk kırk beş hantal dakikayı başarıyla geçebilirseniz.

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top