Hesabım
    Red 2
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    Red 2

    Serinin ilk filmini sevdiyseniz, bu da size hitap edecektir...

    Yazar: Oktay Ege Kozak

    Red serisi hakkında ‘Yaşlılar için The Expendables’ şakası yapmak kolay ama Expendables’ın eski aksiyon yıldızı kadrosunun ortalama yaşı zaten altmışın altında değil, o da ancak Liam Hemsworth gibi gençleri kadroya sokup ortalamayı düşürdüklerinde…

    Belki de Red hakkında ‘The Expendables’ın daha az steroidli versiyonu’ veya ‘The Expendables’ın kolay yoldan çeki bankaya yatıran efsanevi ve yetenekli aktör ve aktrisli, artı Bruce Willis’li versiyonu’ demek lazım.

    Eğer “Emekliye Ayrılmış Tehlikeli” (İngilizce’de kısaltması RED oluyor) CIA ajanlarının çocukları yaşında kötü adamları havaya uçurup 80’ler aksiyon sinemasından kalma karizmatik replikleri söyledikleri ilk Red’i sevdiyseniz, hemen hemen aynı kalitede olan devam filmini de seveceksiniz demektir.

    İlk filmde olduğu gibi bu filmin de tek şakası olan ‘yaşlı kişiler yavaş çekimde taramalı tüfeklerini boşaltırlar’ teması, gerçekten de olabilecek en eğlenceli biçimde aktarılıyor. İlk yapımda olduğu gibi Red 2 beni biraz nötr bıraktı. Patlamış mısır eğlenceliği olarak gerekeni yapıyor diyebiliriz.

    Fakat Monty Python’un da dediği gibi işin pozitif tarafına bakmak lazım, en azından Red 2, yılın diğer Bruce Willis aksiyonu olan A Good Day to Die Hard kadar ruhsuz ve sönük değil. Eğer ille de 2013 yılı için bir Bruce Willis aksiyonu seçecekseniz, Red 2’den daha yerinde bir seçim düşünemiyorum.

    Aslına bakarsanız Willis’in Red serisindeki karakteri Frank Moses’ın neden Die Hard serisinin John McClane’i ile birleştirilmediğini anlamak zor. İki karakter de neredeyse yok edilemez birer dede. Sadece John McClane, Frank Moses’a kıyasla çalışan sınıfa daha çok hitap ediyor ve daha az politik bilgiye sahip.

    Red 2’de halen heyecan bağımlısı Sarah (Mary-Louise Parker) ile beraber olan Moses, kendisi ile beraber geri kalan Red takımını öldürmek için yaratılan bir suikast planını öğrenir. Suikaste kurban gitmemek için Moses, yıllarca uyuşturucu kullanmaktan kafayı yemiş Marvin (John Malkovich) ve dünyanın en “İngiliz” ismine sahip olan Victoria (Helen Mirren) ile birlikte Nightshade isimli gizemli bir cihazı bulmak zorundadır. Ekip, Nightshade’in peşinde James Bond misali kıtadan kıtaya atlar.

    Yönetmen Dean Parisot ve yazarlar Jon ile Erich Hoeber ilk filmi izlememiş seyirci için herhangi bir hatırlatmaya yeltenmiyorlar bile. Bu ekip ilk Red’in, Yıldız Savaşları boyutunda, herkesin izlediği bir hit olduğunu düşünüyor olmalı. Karakterler hakkında herhangi yeni bir bilgi olmadan konuya balıklama dalıyoruz.

    Bu yaklaşım, ilk filmi üç sene önce vizyona ilk girişinde izlememiş olan, benim gibi seyirci için bile biraz rahatsız edici. Mesela ilk filmden ‘tanıdığımız’ Rus Ivan’ın Victoria ile olan romantik ilişkisini hatırlamak bile epey uzun zaman aldı.

    Red 2’nin ilk Red’e kıyasla bütçesi daha yüksek, film daha yüksek sesli ve daha uzun kovalamaca, silahlı çatışma ve patlama sahneleri var, bunlar  filmin fazla uzayan süresi boyunca seyirciyi en azından ayakta tutacaktır.

    Mary-Louise Parker ve John Malkovich’in enerjik performansları en azından ayakta uyuyan Bruce Willis’e destek oluyor - Helen Mirren kadroya geri gelene kadar tabii. Casus aksiyonuna katılmak için sabırsızlanan Parker, kanımca filmin en büyük kozu.

    Red 2’nin eğlenceli olmadığını söylemek zor ama ortada çok özellikli bir yapım da yok. 

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top