Hesabım
    Aşk Bilmecesi
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    4,0
    Çok İyi
    Aşk Bilmecesi

    Bir kıvılcım varsa, gitmeyin..

    Yazar: Hande Kara

    Yıl 2002. Xavier İspanyolca öğrenmek için, Barcelona’ya gidiyor ve burada farklı ülkelerden gelen 6 kişiyle bir evde kalmaya başlıyor. Ve o yıllarda tanıştığı 3 kadın, Xavier’ın hayatından hiç çıkmıyor. Wendy, Isabelle ve Martine. Yıl 2013, Xavier bu kadınlardan biriyle evli, diğer ikisiyle hala iyi arkadaş. Ama elbette işler bu kadar basit değil. İki çocuklu ve artık 40’lı yaşlara gelen Xavier’ın hala karmakarışık bir hayat sürüyor olması, onu yine dünyanın bir köşesine sürüklüyor.

    Xavier, başka birisine aşık olduğunu söyleyen karısının iki çocuklarını da alıp New York’a yerleşmesinin ardından, tası tarağı toplayıp onların peşine düşüyor. Hayatını kitap yazarak idame ettiren bir Fransız için, New York demek tam bir kabus demek. Çalışıp para kazanması gereken Xavier, turist vizesiyle Amerika’da çalışamayacağını anladığında, sıra alternatif yolları denemeye geliyor. Amerikan vatandaşı biriyle evlenmek gibi mesela.

    Yönetmen Cedric Klapisch, 2002 yapımı İspanyol Pansiyonu’nu takip eden 2004 yapımı Rus Bebekler’in ardından, şimdilik noktayı Aşk Bilmecesi ile koyarak, tadı damakta kalan bir üçlemeye imza atıyor. Romain Duris her zamanki yakışıklığı, Audrey Tautou sevimliliği, Cécile de France ise çekiciliği ile ikinci filmin 9 sene sonrasında yeniden karşımızdalar.

    Kadın erkek ilişkilerine, ebeveynliğe, evliliğe, dostluğa, eşcinselliğe, göçmenliğe, farklı kültürlere gerçekçi olduğu kadar, eğlenceli de bir bakış atmayı başaran Aşk Bilmecesi, son dönemde izlediğim en keyifli romantik komedilerden. Oldukça samimi bir havası olan film, yer yer Fransız romantik komediliğinin yanı sıra Amerikan bağımsız sinemasına da göz kırpıyor. Klapisch’in denediği farklı anlatım yöntemleri ise filmden kopmadan, rahat bir şekilde izlememizi sağlıyor. Xavier’in zaman zaman yanı başında biten Alman filozoflar Hegel ve Schopenhauer’dan akıl alması, karşı tarafın onu nasıl gördüklerine dair olan düşüncelerinin kameraya yansıması, dergi sayfalarından fırlayan kızlar ve animasyonlu sahneler filmin temposunu birdenbire değiştiriveriyor. Bütün bunlar ise ortaya nev-i şahsına münhasır bir film çıkartıyor. Brooklyn’den Central Park’a uzanan metrosu, Çin Mahallesi’nden gökdelenlerdeki holdinglerin toplantı odalarına uzanan yolları ile New York manzaraları da sınıfsal farklılıklara ince dokunuşlar yapıyor.

    Bu arada evet Aşk Bilmecesi bir üçlemenin son halkası ama, öncesini bilmeden, tek başına da rahatlıkla izlenebilecek bir film. Yönetmen Klapisch, zaman zaman ilk iki filme gönderme yapıyor yapmasına da (Xavier’in İspanyolca bilmesi sayesinde işe kabul edilmesi ya da kitabının adının Les Poupées russes olması gibi) bu ilk iki filmden haberdar olmayan izleyiciyi rahatsız edecek bir boyutta olmuyor.

    Sonuç olarak Aşk Bilmecesi mutluluğu ararken geçilen yolların, dikenli olduğu kadar eğlenceli taraflarını da gösteren bir film olarak aklımıza kazınıyor. Aslında film diyor ki; bir kıvılcım varsa, peşini bırakma.

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top