Özgünlüğünden asla tereddüt etmediğimiz senaryosunu, Yaşar Arak ile Ömer Pınar kaleme alırlarken...
İlk uzun metrajlı (debut) sinema filmini çeken, Levent Kırca ile Oya Başar'ın...
Ne yazık ki, artık her nasılsa...
***
Aradan geçen, bunca uzun yıllara karşın...
Şu ana kadar da, devamını getiremeyen oğulları Umut Kırca'nın yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu "El Değmemiş Aşk"; hızla akmak da olan ve her bir saniyesi de, sıkılmaksızın ilgiyle takip edilen...
"Şahane" nitelik de olarak da tanımlayabileceğimiz, bir "rom com (romantic comedy)" olarak geliyor karşımıza...
***
Gelin isterseniz...
Birbirinden değerli isimlerin oluşturduğu oyuncu kadrosuna ilaveten...
Oya Başar, Şafak Sezer ve Durul Bazan gibi konuk sanatçıların da, reklam gayesi güden varlıklarıyla...
Bizzat bile isteye renk kattıkları...
***
Ve bütün bu, kameralar önündeki ekibin...
Kimi sahnelerindeki performanslarını, kahkaha atarak...
Güle oynaya izlediğimiz bu filme biraz daha yakından bakalım...
***
Fanatik Fenerbahçe taraftarı Zafer (Emre Karayel)...
Çocukluk arkadaşı Feryal (Ceren Moray) ile evleneceği gün...
İstanbul, Kartal'daki Belediye görevlilerince kıyılacak, kendi nikahının düğün törenine katılmak yerine...
Yakın arkadaşlarından Müjdat (Ümit Erdim) ile birlikte...
Hastası olduğu Fenerbahçe'nin lig maçına gitmeyi tercih etmiş...
***
Fakat...
Babası Mecit'in (Haldun Boysan) uyarısı...
Ve kendisini, Fenerbahçe tribünlerindeyken, canlı yayında TV'de gören Selçuk'un (Cem Kılıç) telefonu ile de...
İstemeye istemeye de olsa...
***
Feryal ile evlenmeyi her reddedişinde...
Kalp krizi geçiren babasının, bir kez daha fenalaşıp ölebileceği korkusuyla...
Takımının mabedi, yeni adıyla "Chobani" olan Şükrü Saracoğlu stadındaki maçı yarıda bırakıp...
Sırtındaki Fenerbahçe formasının üstüne, apar topar bir biçimde geçirdiği damatlık kostümüyle...
Düğününe dönmek mecburiyetinde kalmış...
***
Zira o aslında...
Kendisine, "sarı kanaryam" şeklinde hitap ettiği...
Feryal'in iş yerinden arkadaşı Duygu'ya (Begüm Kütük Yaşaroğlu), basbayağı bir aşıktır...
***
Fakat...
Bu bağlamda da...
Ziyadesiyle çaresiz kalan Zafer'i...
Annesi Gülnur (Mine Teber) ile müstakbel kayınpederi Asım (Ferdi Akarnur) ve kayınvalidesi Zeynep (Güneş Hayat) ile...
Aralarında...
Suratına karşı lanet okuyan, nikah şahitlerinden Duygu'nun da hazır bulunduğu diğer konuklar...
Düğün salonunda beklemekte...
***
Hatta...
Zafer ile Feryal'in nikahları...
Hem de Duygu'ya rağmen kıyılabilmektedir...
***
Çünkü...
Zafer ile Duygu arasında yapılan anlaşmaya göre...
Doktorundan edinilen bilgilerin ışığında...
Bir kaç aya kadar Zafer'in babası sağlığına tamamen kavuşacak...
***
Geçen bu süre zarfında da...
Bulup üreteceği, birbirinden ilginç bahanelerle...
Bırakın cinselliğe ait bir girişimi, Feryal'e elini dahi dokundurmayan Zafer...
Fırsatını bulur bulmaz ondan boşanıp...
Duygu ile evlenecek...
***
Ancak...
Geleneksel üslubumuz gereği...
"Spoiler" vermek suretiyle, henüz seyretmemiş olanların ağızlarının tadını kaçırmak istemediğimiz için biz de kendi anlatımımızı...
Filmdeki tüm heyecanın start alacağı...
Burada noktalayacağız...
Dakika 18...
***
Feryal, Duygu ve Zafer'in, köşe taşlarını oluşturduğu...
Bu muhteşem aşk üçgenindeki ilişkinin, nihayetinde nereye varacağının görüleceği filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; ters köşe sürprizlerle dolu bir finali de bünyesinde barındıran, 80 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
***
Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...
"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...
Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...
25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...
Keyifli seyirler,