Hesabım
    Dört Kız Kardeş
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,5
    İyi
    Dört Kız Kardeş

    Sindirebilme ve dayanabilme!

    Yazar: Banu Bozdemir

    Tunuslu yönetmen Kaouther Ben Hania'nın altıncı uzun metrajlı filmi Dört Kız Kardeş / Les Filles d’Olfa, iki büyük kızı İŞİD’e katılan bir anne ve evde kalan iki kızının gerçek hikayesini, kimi zaman analize dayalı kimi zamanda kurgusal olarak anlatan bir film… Ben Hania bu gerçek öyküyü hayata geçirirken farklı bir yol tutturuyor ve evden kaçıp İŞİD’e katılan iki kızın yerini gerçek oyuncularla dolduruyor. Böylece gerçekle kurmacanın sınırlarını sahte belgesele kadar uzatıyor ve ortaya herkes için değişik bir deneyim çıkıyor!

    Yönetmen Hania, anne Olfa’yı tekrar gerçekliğin ve kendi anılarına sokmanın en iyi yolunun, hiçbir zaman ışığını göremeyeceği sahte bir kurgu üzerine bir belgesel yapmak olduğunu fark ettiğini ve senaryoyu oyuncuların, gerçek kahramanlarla buluşup yaşadıklarını daha iyi anlatacakları bir şekilde kurduğunu ifade ediyor.

    .

    Baktığımızda olayın çok şaşırtıcı bir yanı yok, ama film Müslüman toplumlarda kadının konumlandırılışını, yaşama biçimlerini, aile içindeki durumlarını başarılı bir biçimde gözden geçiriyor. Filmin dikkat çekici yanlarından biri de dışarıda geçen bir sahnesinin olmaması. Genelde ev içi sahneleri mevcut, bu da kadınların yaşam alanlarının sınırlarının çizildiğini gösteriyor, bir de evde daha özgür olduklarını…

    Evde kalan iki küçük kız Eya ve Taysir kendilerini oynuyor, anne Olfa gerçek kimliğiyle orada ama bazen, başa çıkamadığı durumlar için Mısır ve Tunus’un ünlü oyuncusu Hend Sabri imdadına yetişiyor. Ghofran ve Rahma’nın gitmeden önceki hallerini ise aktrisler Ichraq Matar ve Nour Karoui canlandırıyor. Eya ve Taysir aktrisleri ablalarına benzetiyor, heyecanlanıyor, bu benzerlikten etkileniyor ve ablalarına özlemlerini onların canlandırmalarıyla gidermeye çalışıyorlar. Bu çabalar filme ayrıca Brechtyen bir üslup katıyor.

    Tüm bu gerçeklik ve canlandırma karakterler bir belgesel anlatısı içinde biraz karmaşık görünebilir, daha kolay anlatılabilecek bir hikayeye yapılan bir yama etkisi yaratabilir ama Ben Hania’nın amacı dramatik bir kurgudan daha geniş. Geçmişleriyle hesaplaşmaya ve bir yandan da uzlaşmaya çalışan bir anne ve iki kızının ilginç arınma anları var. Hem kendi eylemlerini hem de o dönem etraflarını kapatan akrabalarının davranışlarını anlatan. Böylece evden kaçan iki kızın yaptıkları daha net bir sorgulamayla karşımıza gelmiş oluyor.

    .

    Ayrıca filmdeki bir detay da ilgi çekici. Olfa’nın kocası, sevgilisi ve polis memurunu tek bir oyuncu, Majd Mastoura canlandırıyor. Bu da erkek düşüncesinin aynı olduğu, nerede karşılarına çıkarsa çıksın tüm erkeklerin tek bir erkekle özdeş olduğu düşüncesiyle güzel örtüşüyor. Tabii ki erkek tiplemeleri hep olumsuz!

    Film birçok duygunun toplamından oluşuyor, genelde duygusal ve acıklı ama bir tane komik bir andan bahsedilebilir. Sabri ve Mastoura, Olfa’nın anlatımıyla düğün gecesini canlandırıyorlar. Kocasının sevişmeye zorladığı Olfa, sonunda kocasının burnunu kırıp kanatıyor ve kanı çarşafla siliyor ve gerdek çarşafı olarak akrabalarına gösterdiğini anlatıyor. Trajik, komik ve Ortadoğu’da yaşayan kadınların çoğunluğuna uyarlanabilecek kadar benzer bir hikaye… Filmde Olfa ve iki kızının yaşadıklarını sindirmenin ve dayanıklılık göstermelerinin gücü var, tabii bir de deneysel bir yapının Müslüman kadınları anlatırken uygulanmasının şaşkınlığı…

    twitter.com/banubozdemir

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top