Dünyanın salyangoz kıvamı ve kıvrımı!
Yazar: Banu Bozdemir2009 tarihli çok sevilen canlandırma filmi Mary and Max’den sonra Bir Salyangozun Anıları ile karşımıza çıkan Adam Elliot, el yapımı canlandırma destanıyla yine harikalar yaratmayı başarmış. Duygusal zekası yüksek, insana dair birçok argümanı bir arada tutabilen, komedi ve trajedinin tuşlarına aynı anda basabilen ve kesinlikle yetişkinler dünyası için biçilmiş bir kaftan olan filmin bir önermesi de salyangozlardan aldığı ilhamla hayatın hep ileriye doğru yaşandığını hatırlatması!
Filmi izlerken bir yerini kaybederim duygusuyla, filmi kalbinize kaydederek izliyorsunuz, yani en azından ben öyle izledim, ama birçok kişide de aynı etkiyi yaratacağına eminim. Kahramanımız Grace Pudel bir salyangoz değil, filmde salyangozlar da konuşmuyor, o annesinden aldığı mirasla salyangozları çok seven Avustralyalı bir kız çocuğu, sonrasında bir kadın. Sarah Snook Grace’i öyle soft bir şekilde seslendiriyor ki, her şeyi metanetle karşılayan, gözyaşlarının her daim pıt olduğu bu çocuğun yalnızlığına derman olmanın derdine düşüyoruz kendimizce. Elliot tarafından bir kilden yapılan Grace; dünyada önemsediği son kişi olan Pinky’nin ölümünden sonra, en sevdiği salyangozu Sylvia’ya dolayısıyla bize hayat hikayesini anlatmaya başlıyor, neyse ki salyangozlar yavaş ve yumuşak hayvanlar ki, o yüzden detaylı hikayesi en dokunaklı ve trajikomik haliyle bizi sarıp sarmalıyor.
Ölümle dolu olan hikayenin başında, malakolog ve salyangoz sevgisini kızına miras bırakan anne, Grace ve ikiz kardeşi Gilbert’i doğururken hayatını kaybediyor. Evet Grace’in bir de erkek ikizi var, yoğun bir sevgiyle birbirine bağlı bu iki kardeşin babanın ölümüyle ayrılması ikisinin hayatında da onarılmaz yaralar açıyor, ikisinin de ağzından sürekli özlem lafı dökülüyor, öyle ki o özlemin yoğunluğu bize kadar işliyor.
Fransız bir hokkabaz olan babaları geçirdiği kaza sonucu tekerlekli sandalyeye bağlanır, alkolik olur ve ölür. Onlara kitap sevgisi ve lunaparktaki roller coster treninin en yüksek noktasından savrulmak üzere küllerini bırakır! Grace ve Gilbert ayrılarak tuhaf koruyucu ailelerin yanına gönderilir. Filmin büyük kısmı iki kardeşin birbirine dönmeye yemin eden mektuplarından oluşuyor. Grace mektupları okurken genelde yatağının içinde depresyon hırkasını giymiş, salyangoz figürleriyle tıka basa dolu odasında olurken, Gilbert küçük tarikat ailesinin elmalarını etiketlerken hayal alemi içerisinde kardeşinin mektuplarını okuyor.
Animasyonun güzel yanlarından biri de Slyvia Plath (annenin elinde görüyoruz), Sineklerin Tanrısı gibi kitapları görmek ve tabii ki onca karmaşa içinde Grace’in stop motion yapan ellerini izlemek oluyor ki, bu mutluluk veriyor, farklı bir açı yakalıyor. Tabii bir de Grace’in koruyucu ailesinin swinger olması ve çıplaklığın bir stop motion filminden ilk defa bu kadar yoğun yansımasını da izliyor olabiliriz! Filmin görsel dünyasının zenginliği bir yana şahane diyaloglarla bezeli hikayesi de çok başarılı. Kasvetin elini doladığı anlarda yönetmenin küçük jestlerle, kitap ve filmlerle, birinin elini tutmakla ilgili yön değiştirmelerin hayatımıza olumlu etkisini bir salyangoz kıvrımı gibi yönlendiriyor, bazen ürkünç bir sahnede gülümseyebiliyorsunuz. Karanlıkta kalan masum birinin yaşadığı şeyleri görmek üzücü oluyor elbette ama karakterlerin karikatürize halleri daha yumuşatıcı bir etki yaratıyor. Şapkadaki iki büyük salyangoz gözü, büyük dişler, yılların yüzde yarattığı fırça izleri gibi… Çok kişisel hissettirdiği anları bir hayli fazla, samimiyet barındırıyor,
Filmi izlerken aklınızdan bir sürü yönetmen de geçiyor, Tim Burton’ın daha sağıltılmış tarzı, Jean-Pierre Jeunet’in atmosfer ambiyansı Elliot’un tuhaf dünyasıyla uyum içinde. İşin içine Elena Kats-Chernin'e ait muhteşem büyülü müzikleri de katarsak Bir Salyangoz’un Anıları’nı yılın en dokunaklı, yoğun filmlerinden biri ilan edebiliriz, stop motion olması da ayrıca ona güzel bir özellik katıyor. Bu kadar aşağı çeken duyguların ortasında kendi ışığını bulmayı başaran birinin dokunaklı, içten ve komik hikayesiyle buluşuyoruz ve sonu bize ayrı bir sebep ve umut veriyor, tuhaf bir dünyanın içinde kaybolmayı ve eğlenmeyi deneyimliyoruz.
banubozdemir@gmail.com