Zach Cregger imzalı "Weapons", yılın en dikkat çekici korku filmlerinden biri haline geldi. Julia Garner ve Josh Brolin’in başrollerinde yer aldığı film, aynı sınıfta okuyan on yedi çocuğun bir gece yarısı aynı anda kaybolmasıyla başlayan gizemli bir hikâyeyi anlatıyor. Çocukların görünmez bir güç tarafından kaçırıldığına dair işaretler, kasabayı cevabı olmayan sorularla baş başa bırakır. Zaman daralırken hem aileler hem de yetkililer çaresizce gerçeği bulmaya çalışır.
Filmin başarısı, seyircilere benzer bir atmosferi televizyon ekranında da bulma isteği doğurdu. Bu noktada korku türünü sevenler için önerilebilecek birçok dizi var. İşte "Weapons"ın yarattığı gerilim, gizem ve kasvetli atmosferi yaşatacak 10 korku dizisi:
Wednesday (2022 - )
Netflix
Eğlence dünyası, hafızalarda yer eden pek çok ünlü aileye ev sahipliği yaptı. Bu ailelerden biri de kuşkusuz Addams Ailesi. Orijinal olarak Charles Addams tarafından yaratılan bu tuhaf ama sevilen aile, yıllar boyunca birçok kez farklı uyarlamalarda yeniden karşımıza çıktı.
2022’de Tim Burton, Netflix için geliştirdiği Wednesday dizisiyle kendi Addams Ailesi vizyonunu hayata geçirdi. Merkezinde Wednesday Addams’ın yer aldığı dizide, Jenna Ortega başrolde izleyici karşısına çıktı. Hikâye, Wednesday’in psişik yeteneklerini geliştirmeye çalıştığı, Jericho/Vermont’un dışında bulunan dışlanmışların özel okulu Nevermore Academy’de geçiyor.
Tıpkı Weapons filminde olduğu gibi dizinin ilk sezonunda da gizemli bir güç tarafından ele geçirilen bir gencin öyküsü anlatılıyor. Ancak fark şu ki, burada söz konusu genç Nevermore öğrencilerini ve kasaba halkını dehşete sürüklüyor. Genç merkezli anlatı, Addams Ailesi’nin sevilen karanlık mizahını sihir ve büyü öğeleriyle harmanlıyor; korku ile kamp tonunu ustaca dengeliyor. Büyücüler, vampirler, kurtadamlar ve hydeların yer aldığı evreniyle Wednesday, basit bir nostalji projesi olmaktan çıkıp, gerilimi yüksek ve merak uyandırıcı bir hikâye kurmayı başarıyor.
Children of the Stones (1977)
ITV
Eskiden gelişmiş CGI ve sinematik teknolojik imkanların henüz devreye girmediği bir korku kuşağı vardı. Seyircileri yerinden sıçratmak için bazen yalnızca güçlü bir hikâye anlatımı ve yeterince tekinsiz bir sinematografi yeterli oluyordu. BBC’nin “çocuklar tarafından yapılmış en korkunç program” olarak nitelediği Children of the Stones, doğrudan varoluşsal korkulara temas eden ürkütücü bir gençlik macerasıydı.
Hikâye, astrofizikçi Adam’ın (Gareth Thomas) ve oğlu Matt’in (Peter Demin), hayali Millbury köyünü çevreleyen kadim taş halkayı incelemelerini konu alır. İlk başta kasaba, “Happy Days” inancına sahip, iyi niyetli insanlarla doludur. Ancak gizem derinleştikçe, yerel adetlerin giderek daha uğursuz bir hâl aldığı ortaya çıkar.
Children of the Stones, çocukluk korkularını doğrudan yakalayan bir anlatıyı, yeterli dozda bilimkurgu ve doğaüstü öğelerle harmanlayarak izleyiciye “bu gerçek olamaz” hissini sürekli hatırlatır. Hikâye doğrudan ürkütücü olmasa da, büyüleyici taşların yarattığı atmosfer dizinin dehşet duygusunu taşır. Bu İngiliz yapımı dizi, görsel efektler yerine atmosferik korkuya yaslanan, çocuklara yönelik korku dizilerinin —örneğin Goosebumps ve Are You Afraid of the Dark?— öncüllerinden biri olarak değerlendirilebilir.
Midnight Mass (2021)
Netflix
Korkutucu, tekinsiz ve derin sırlar barındıran kadınlardan öğrendiğimiz bir şey varsa o da şudur: Onlara güvenme! Modern korkunun en büyük dahilerinden biri olan Mike Flanagan, Netflix’teki dizileriyle zaten izleyiciyi içine çeken, bitmeyen bir seyir evreni kurmuştu. Benzer temaları ve oyuncuları bu dizilerden ödünç alırken, Flanagan bu kez izleyiciyi Crockett Adası’nın ıssız ve kapalı dünyasına, inanç ve doğaüstü güçlerin çatıştığı bir hikâyeye götürdü: Midnight Mass.
Zach Gilford, dört yıl hapiste kaldıktan sonra evine dönen ve hayatını yeniden kurmaya çalışan Riley Flynn’i canlandırıyor. Aynı zamanda adaya gizemli bir din adamı geliyor: Hamish Linklater’ın canlandırdığı Peder Paul Hill. Bu esrarengiz figür, kasabanın inancını uyandırırken ardı ardına açıklanamaz olaylar küçük topluluğu alt üst ediyor.
Midnight Mass, Weapons filminde olduğu gibi küçük bir kasaba atmosferini merkezine alıyor. İnananlar var, inanmayanlar var. Geçmişte kim olduklarının, mevcut koşullar içinde pek de bir önemi kalmıyor. Flanagan’ın sık sık birlikte çalıştığı oyuncularla kurduğu bağ, olağanüstü performansların ortaya çıkmasını sağlıyor.
The Haunting of Hill House (2018)
Netflix
Shirley Jackson’ın 1959 tarihli aynı adlı romanından esinlenen The Haunting of Hill House, Crain ailesinin 1992’de malikaneden kaçmalarına sebep olan kader gecesinin ardından yaşadıkları doğaüstü olayların sonuçlarıyla nasıl başa çıktıklarını konu alır. İki farklı zaman çizelgesi üzerinden ilerleyen dizide kardeşler ve onlardan uzak düşmüş babaları, yeni bir aile trajedisinin ardından geçmişleriyle yüzleşmek zorunda kalır.
The Haunting of Hill House yalnızca etkili bir hayalet hikâyesi değildi; aynı zamanda kusursuz bir korku sineması örneğiydi. Karakterlerin derinliği ve karmaşıklığı, akıcı anlatımı ve nefes kesici görüntü yönetimiyle Flanagan’ın eseri, izleyicilerin korku dizilerinden ne beklediğine dair çıtayı bambaşka bir seviyeye taşıdı.
Her açıdan bir dönüm noktası olan bu yapım, sadece türün değil televizyon tarihinin de seyrini değiştirdi. Kamera arkası meraklısı olmasanız bile, meşhur tek plan sahnenin nasıl çekildiğini gösteren bölümleri izlemek, diziye olan takdiri katlıyor. Ve eğer Stephen King bile bu diziyi takdir ettiyse, The Haunting of Hill House’un mutlaka izlenmesi gereken bir başyapıt olduğunu bilirsiniz.
Outer Range (2022–2024)
Prime Video
Josh Brolin’in başrolünde yer aldığı bir bilimkurgu neo-western mi? Hemen izleyelim! Weapons filminde Brolin, kaybolan çocuklardan birinin babası Archer Graff’i canlandırıyor; oğlunu bulmaya kararlı bir baba olarak doğaüstü bir varlığın gölgesinde mücadele ediyordu. Outer Range dizisinde ise Brolin, kayıp bir kadının kayınpederi Royal Abbott rolünde; ailesini bir arada tutmaya çalışırken çiftliğinde ortaya çıkan gizemli, dipsiz bir delikle yüzleşiyor. Bilimkurgu-korku türündeki bu dizi, kayıp, yas ve insanlığın kırılganlığı gibi temaları aile merkezli bir drama üzerinden işliyor.
Hem filmde hem de dizide tuhaf ve uğursuz yabancı karakterler öne çıkıyor. Outer Range’de bu karakter, Abbott arazisine kamp kuran genç kadın Autumn (Imogen Poots). Onun varlığı, geçmiş, şimdi ve gelecek açısından kritik bir rol taşır. Outer Range, sepya tonlarıyla bezenmiş bir görsel dilde tüyler ürpertici bir atmosfer yaratmayı başarıyor. Özellikle de arka planda devasa bir kara delik belirirken!
Servant (2019–2023)
Apple TV+
Bir çocuğun kaybı, birçok unutulmaz korku hikâyesinin merkezinde yer alan güçlü bir tema olmuştur. Weapons filminde bu durum, hikâyeyi ileriye taşıyan temel itici güçtür. Apple TV+ dizisi Servant’ta ise bir bebeğin ölümü, evlilikleri çatırdayan Dorothy ve Sean Turner (Lauren Ambrose ve Toby Kebbell) çiftini dehşet verici bir karara yöneltir. Çift, ölen oğulları Jericho’nun yerine, gerçeğe çok benzeyen bir “reborn” oyuncak bebek kullanarak “geçici nesne terapisine” başvurur. Dorothy, Jericho’nun hâlâ hayatta olduğuna inanır ve bebeğe bakıcılık yapması için Leanne Grayson’ı (Nell Tiger Free) işe alır. Ancak Leanne’in doğaüstü güçlere sahip olabileceği ortaya çıkar; bu da Jericho’nun bir anda tekrar canlı görünüp çevresindekilere tehdit oluşturmasına yol açar.
Tony Basgallop tarafından yaratılan ve M. Night Shyamalan’ın yürütücü yapımcılığını üstlendiği Servant, korku ve kara komedi arasında duran bir anlatı kurar. Yas, kayıp ve doğaüstü güçler gibi temaları işlerken izleyiciyi klostrofobik bir gerilim atmosferine sokar. Kara mizahın ince dokunuşları ise bu ağır atmosferi daha da çarpıcı hâle getirir. Dizinin en büyük cazibesi, sürükleyici kurgusu ve yavaş yavaş tırmanan gerilimidir. Ayrıca Rupert Grint’in Harry Potter filmlerinden bu yana en etkileyici performansını sergilediği yapım olmasıyla da öne çıkar.
Stranger Things (2016–)
Netflix
Stranger Things’in ilk sezonunda, Indiana’nın küçük kasabası Hawkins, ardı ardına gerçekleşen gizemli kayboluşlarla sarsılırken, yakınlardaki bir insan deney tesisi Dünya ile Upside Down arasında bir geçit açar. Elbette o günden bugüne çok şey değişti; Duffer kardeşlerin imzasını taşıyan dizi, platform yayıncılığının çehresini kökten değiştirdi ve korku türünü de derinden etkiledi.
Kısmen bir “büyüme hikâyesi” olan Stranger Things’in kalbi, kasabada olup biten gizemleri çözmeye çalışan ve telepatik güçlere sahip arkadaşları Eleven’ı (Millie Bobby Brown) korumak için elinden geleni yapan genç ekipte yatar. Tek başına da çok güçlü bir dizi olmasına rağmen, Stranger Things günümüzün az sayıdaki korku yapımının başarabildiği şekilde popüler kültürde dev bir etki yaratmayı başardı.
Öncü niteliğindeki dizi, Kasım ayında beşinci ve final sezonuyla geri dönmeye hazırlanıyor.
The Outsider (2020)
HBO
Stephen King korkunun ustasıdır. Romanlarının ve hikâyelerinin pek çoğu filme ya da diziye uyarlanmıştır; yeni bir kitap yazıldığında bile sinemaya uyarlanması adeta kaçınılmazdır. King’in 2018 tarihli romanından uyarlanan The Outsider, insan ısırıklarıyla dolu genç bir çocuğun parçalanmış cesedinin bulunmasıyla başlayan psikolojik bir korku suç gerilimi olarak öne çıkar. Bu vahşi cinayetin ardından, Cherokee City dedektifi Ralph Anderson (Ben Mendelsohn) ve özel dedektif Holly Gibney (Cynthia Erivo), Terry Maitland (Jason Bateman) üzerinden yürütülen sıradışı bir soruşturma sırasında doğaüstü güçlerle yüzleşmek zorunda kalır.
Weapons daha çok korku yönüne ağırlık verse de, her iki hikâye de insan anlayışının sınırlarını zorlayan, bilinmez bir varlığın gizemini çözmeye çalışır. Hem The Outsider hem de Weapons’ta, kurbanlarının ailelerini manipüle eden ve onlardan beslenen bir yaratık —neredeyse bir “öcü” figürü— merkezi rol oynar.
King’in hikâyesi, seyircinin gizemi çözme arzusunu olağanüstü bir şekilde kamçılar. The Outsider, çoğu zaman hak ettiği değeri bulamayan King uyarlamaları arasında dikkat çeken, mutlaka izlenmesi gereken bir yapım olarak öne çıkar. Özellikle bilinmezliğin dehşetini aile trajedileri üzerinden işleyişiyle, izleyiciyi derin bir huzursuzluk atmosferine sürükler.
From (2022–)
MGM+
From dizisinin yaratıcısı John Griffin, Amerika’nın ıssız bir bölgesinde kabus gibi bir kasaba yaratıyor. Bu kasabaya giren herkes orada hapsoluyor. Bir hayatta kalma hikâyesi olan dizide, kasabanın içine adım atanların geceyi sahiplenen dehşet verici yaratıklarla savaşması gerekiyor. Çıkış yolu arayan karakterler, her gece ölümcül bir tehditle yüz yüze geliyor.
Dizinin merkezinde kendini kasabanın şerifi ve fiilî belediye başkanı ilan eden Boyd Stevens (Harold Perrineau) ile kasabaya yeni taşınan Matthews ailesi yer alıyor. Hiç bilmedikleri bu yere adım atan Matthews ailesi kısa sürede gizemlerle dolu bir mücadelenin içine çekiliyor.
From, atmosferi ve yarattığı sorularla izleyiciyi sürekli diken üstünde tutuyor. Karanlığın içinden gelen yaratıkların korkutucu varlığı, dizinin atmosferik dehşetini sürekli canlı tutuyor. Bazı eleştirmenler diziyi, hem başroldeki Harold Perrineau nedeniyle hem de gizemleriyle Lost’un korku türündeki bir versiyonu olarak değerlendiriyor. Ancak Lost’ta olduğu gibi, gizemlerin çözümünden herkesin tatmin olmaması ihtimali de var.
Epix’ten MGM+’a geçen From, çok popüler olmasa da izlenmeyi hak eden bir yapım. Gerilimi, bilinmezliği ve gece yatmadan önce aklınıza gelebilecek o ürkütücü düşünceleri tetikleyen atmosferiyle, ışıkları kapatmadan önce bir kez daha düşünmenize neden olabilir.
Stephen King's It (1990)
ABC
Kaybolan çocuklar temasını Stephen King’in It’inden daha korkutucu işleyen bir hikâye var mı? Eğer hâlâ bu King klasiğinin öyküsünü bilmiyorsanız, muhtemelen kendinizi gerçek bir korku tutkunu sayamazsınız.
Hikâye, Losers’ Club adlı bir grup çocuğun, kurbanlarının en büyük korkularına dönüşebilen yırtıcı bir canavarı alt etme çabasını anlatıyor. Bu yaratık aynı zamanda korkunç palyaçoların sinema tarihine kazınmış sembolü Pennywise’ı (Tim Curry) dünyaya tanıtmıştı. Öykü iki farklı dönemde geçiyor: Losers, 1960’taki ilk karşılaşmalarının ardından, 1990’da Pennywise’ı tamamen yok etmeye yemin ediyor.
ABC’de yayınlandığı için mini dizi klasik kanlı ve vahşi sahnelerden biraz arındırılmış olsa da, atmosfer üzerinden yarattığı korku, sonraki uyarlamalardan bile daha çarpıcı bulunabiliyor. Bu mini dizinin mirası daha sonra Bill Skarsgård’ın yeni yorumuyla Pennywise’ı canlandırdığı sinema filmlerine ve giderek büyüyen It evrenine zemin hazırladı.
Üstelik bu evren genişlemeye devam ediyor. HBO, Ekim ayında It: Welcome to Derry adlı yeni bir diziyle Derry kasabasının geçmişini ekranlara taşımaya hazırlanıyor. Yani, her şeyi başlatan bu mini diziyi yeniden izlemek için bundan daha iyi bir zaman olamaz.