Senaryosunu...
Antonio Scurati'nin aynı isimli romanından (2018) uyarladıkları...
Kendi yazdıkları hikaye üzerinden, Stefano Bises, Davide Serino ve Antonio Scurati kaleme alırken...
Yönetmen koltuğunda da Joe Wright'ın oturmak da olduğu "M. Il figlio del secolo / Mussolini: Son of the Century"; biyografik bir drama olarak geliyor karşımıza...
***
Gelin isterseniz...
Mussolini liderliğindeki İtalyan faşizminin, sosyalist politikacı Giacomo Matteotti'nin (Gaetano Bruno)...
Bir suikasta uğrayarak katledildiği, 1924 yılına kadar olan kısmının...
8 bölüm olarak gözler önüne serildiği bu mini diziye biraz daha yakından bakalım...
***
Derken, dizi...
28 Nisan 1945 tarihinde öldürülerek, cesedi...
Linç edilircesine sokaklarda sürüklenen Mussolini'nin...
Final görüntüleriyle başlarken...
***
Birden kendimizi...
Aynı Mussolini'nin siyaset sahnesine, Milano'da ilk adımını attığı 23 Mart 1919'da buluruz...
***
Ki...
An itibarıyla da, o kendini...
"Benim adım Mussolini (Luca Marinelli)... Benito Amilcare Andrea, Alessandro Mussolini ve Rosa Maltoni'nin oğlu...
35 yaşındayım, kendi kurduğum bir gazeteyi yönetiyorum...
Adım, babamın sosyalist eğilimlerine dayanıyor...
Andrea Costa'nın Andrea'sı, Devrimci Sosyalist Parti'nin kurucusu...
Amilcare Cipriani'nin Amilcare'si, yurtsever, maceracı, sosyalist ve sıkı bir anarşist...
Yine bir devrimci olan Benito Juarez'in Benito'su, ayrıca Meksika'nın ilk yerli başkanı...
Adım, bir barbardan geliyor yani... Boyu sadece, 1,37 metre olan cüce bir Aztek... Ufak tefek... Bana hiç benzemiyor... Devrimci ruhu dışında..."
Şeklinde tanıtıp...
***
Birinci Dünya Savaşı'nın sonunda...
Umduklarını bulamamalarına ilaveten...
Adeta bir paçavra misali kenara atılan...
Albino Volpi (Federico Mainardi) ve Amerigo Dumini (Federico Majorana) gibi savaş gazileriyle birlik de...
Fasci Italiani di Combattimento'yu kurup yola çıktığını açıklar...
***
Ancak...
Geleneksel üslubumuz gereği...
"Spoiler" vermek suretiyle, henüz seyretmemiş olanların ağızlarının tadını kaçırmak istemediğimiz için biz de kendi anlatımımızı...
Dizideki tüm heyecanın start alacağı...
Burada noktalarız...
***
Yönetmen Wright'ın bir söyleşide...
"Didaktik olmadan gerçeği söylemeye çok dikkat ettim, sempati duymadan anlamaya çalıştım, eleştirel bir mesafe korudum... Mussolini büyüleyiciydi, bir ulusu ve birçok başkasını baştan çıkardı...
Eğer bu çekiciliği göstermeseydim, insanlar tüm İtalyanların aptal olduğunu düşünebilirdi... İşte bu denge benim asıl endişemdi... Daha kişisel bir düzeyde, bu, bizden başka bir şey olmayan, içimizde var olan zehirli erkeklik hakkında..."
Biçiminde nitelendirdiği dizinin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; tarihi gerçeklere tanıklık edecekleri, 7 buçuk bölüm daha bekliyor olacak...
***
Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...
"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...
Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...
25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...
Keyifli seyirler,