Siccîn 8
BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
4,0
Çok İyi
Siccîn 8

“Babanın Günahı, Tesadüfler ve Büyü…”

Yazar: Gizem Şimşek Kaya

Muhteşem Film yapımcılığında çekilen "Siccîn 8"in yönetmen koltuğunda "Musallat" (2007-2011) ve "Siccîn" (2014-2015-2016–2017–2018–2019-2024) serileri ile "Üç Harfliler 3: Kara Büyü" (2016), "Üç Harfliler: Beddua" (2018), "Üç Harfliler: Adak" (2019), "Mahlûkat" (2022), "Haile: Bir Aile Kabusu" (2023) ve "Haile 2: Var mı, Yok mu?!" (2023) filmlerinin de yönetmenliğini yapmış olan Alper Mestçi 16. korku filmiyle oturuyor. Senaryosunu da yönetmen Mestçi’nin kaleme aldığı filmin görüntü yönetmenliğini "Siccîn 7"de olduğu gibi Eren Nayır üstlenmiş. Müzikleri serinin alameti farikası olarak yine Reşit Gözdamla’nın imzasını taşıyan filmin oyuncu kadrosunda ise Adnan Koç, Fatih Gülnar, Melike Balçık, Gönül Ürer, Hatice İrkin, Masal Aksel, Ece Baykal, Oğuz Okul, Mana Alkoy gibi isimler bulunuyor.

Muhteşem Film

Filmin konusunu bir ailenin içerisine düştüğü lanet oluşturuyor. Ailesiyle birlikte annesi Gönül’ün evinde yaşayan Fatih, karısı Berna’nın ısrarıyla annesini huzurevine yerleştirir. Ancak bu karar, evin içindeki dengeleri geri dönülmez bir şekilde bozar. Sessizlikle gelen karanlık, her köşeyi sinsice sarar. Paranormal olaylar korkutucu bir hızla artarken, Fatih’in vicdanı da ağır bir bedel ödemeye başlar. Annesini geri getirme kararı ise her şeyi değiştirecektir. Çünkü eve dönen, artık annesi değildir.

"Siccîn" serisinin, 2019 yılında gösterime giren 6. halkası "Siccîn 6" (2019)’dan 5 yıl sonra seriyi devam ettiren "Siccîn 7" (2024) filmine dair eleştirimde serinin dinamikleri ve genel değerlendirmesini yazmış olduğum için tekrara kaçmamak adına serinin genel değerlendirmesine girmemeyi tercih ediyorum. Geçen yıl gösterime giren "Siccîn 7" (2024)’ye dair yazımı okumayanlar geri dönmek üzere buradan ayrılıp seriye dair diğer değerlendirmeleri inceledikten sonra bu paragrafın sonrasında tekrar bize katılabilirler.

Serinin bu halkası da profesyonelce oluşturulmuş bir atmosfere sahip. Özellikle Orhan karakterinin diğer boyuta geçerek huzurevinin koridorlarında ilerlediği sahnede yaratılan tekinsizlik sanat yönetimine ne kadar önem verilmiş olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Orhan karakteri serinin bu filminde de bize eşlik ederken abdest aldığı sahnede karşımıza çıkan atmosfer de huzurevindeki atmosferi aratmayacak denli başarılı. Dolayısıyla henüz filmin girişinde izleyicileri bambaşka tekinsiz bir atmosfere balıklama atlatan bir kurgu söz konusu. Üstelik serinin daha önceki filmlerinde izleyicilerin de en çok eleştirdiği konulardan biri olan Orhan karakterinin filme son anda müdahil olarak olayları bir çırpıda çözüme kavuşturması durumuna bu filmde rastlamıyoruz ve baştan sonra, paralel kurguyla ilerleyerek Orhan karakterinin musallatın nedenini çözme mücadelesine de tanık oluyoruz. Bu yönüyle, Mestçi’nin eleştirilere de kulak vererek araştırma faslını filmin bütününe yaymasının filmin dinamiği ve korku sahnelerinin çeşitliliği bağlamında olumlu sonuçlandığını ifade edebiliriz.

Oyuncuların performansları başarılı. Serinin tüm filmlerinde yönetmen Mestçi ve yönetmen yardımcısı Melodi Tözüm’ün dokunuşları hissediliyor zira serinin daha öncesinde de tanık olduğumuz üzere başarılı performans sergileyen oyuncuların başka bir yapım şirketinde, başka yönetmenlerle çalıştığında performans düşüklükleri izleyicilere fazlasıyla yansıyor. Bunun da yönetmen ve yönetmen yardımcısının başarısı olduğunun mutlaka altını çizmek gerekiyor. Muhtemel suretle, bu filmde ilk kez karşımıza çıkan oyuncuları başka yönetmenlerle çalışırken gördüğümüzde; bu kadar etkileyici bulmayacağız.

Filmin handikapları yok mu? Elbette var. Adnan Koç’un canlandırdığı Orhan karakterinin önceki filmde olduğu gibi bu filmde de özellikle olaylara doğrudan müdahil olduğu sahnelerde sürekli aynı cümleleri söylemesi tempoyu biraz düşürüyor. Sonrasındaki sahnelerde farklı cümleler kurmaya başladığı sıralarda tempo tekrar yükselişe geçme şansı buluyor. Özellikle yönetmen Mestçi’nin filmlerinde gerçekçiliğin anahtarlarından biri olan ayakkabı çıkararak eve girme kuralı bu filmde maalesef bozulmuş ancak bunu ailenin zengin ve Batılı olmaya yaklaşma çabası olarak kabul edip göz ardı etme olanağımız bulunuyor. Bu küçük noktaları görmezden gelme olanağımız ise fazlasıyla bulunuyor ancak naçizane önerim büyü-musallat bağıntısından çıkılarak "Siccîn 3: Cürm-ü Aşk" (2016) gibi daha yaratıcı, birinin birine büyü yapmadığı öyküler üzerinden yeni bir boyuta geçilebilecek olunması. Türk korku sinemasının genel manzarasına baktığımızda bu paradoksu kırıbilecek tek yönetmen de şu an Alper Mestçi… Halihazırda irili – ufaklı pek çok yapımcının ve yönetmenin neredeyse birebir denecek şekilde Mestçi’den kopya çektiği göz önüne alındığında; yılda 62 filme ulaşan bu endüstride çıkış yolunu inşa edebilecek kişinin Alper Mestçi olduğu daha da netleşiyor.

Bir başka handikap ise, başarılı korku atmosferine rağmen serinin şimdiye kadarki filmlerinde olduğu gibi (çocuğun üzerine dolap düşmesi ve yaşlı kadının kendi üzerine kaynar çorba dökmesi gibi) gündelik yaşamın içinden hissettirerek kültleşebilecek bir sahnesinin bulunmaması. Bunda iki faktör söz konusu. İlki, diğer filmlere kıyasla bu filmde Mestçi’nin eşyaların tekinsizliğinden daha çok diyaloglar ve mizansenler ile oyuncuları korku unsuruna dönüştürmüş olması; ikincisi ise yönetmenin muhtemelen şimdiye dek deneyebileceği her şeyi halihazırda denediği için korku sahnesi bağlamında tekrara düşmek istememesi… Bu da bizi bir önceki paragrafın sonunda yer alan dilemmaya tekrar götürüyor.

Makyajlar ve özel efektler oldukça sağlam olmakla birlikte jumpscare sahneler de izleyicileri hem koltuktan hoplatacak hem de eve gittiklerinde karanlıkta kalmaktan sakındıracak denli başarılı. Evin babasını canlandıran Fatih Gülnar’ın canlandırdığı Fatih karakterinin sanat galerisi ve orada bulunan (yapay zekâ ile tasarlanmış) tablolar da bir o kadar rahatsızlık verici.

Sonuç olarak "Siccîn 8"; görsel bir korku şöleni sunmakla birlikte, bir korku tüneli havası da yaşatmayı başaran, bazı sahnelerde temposu düşse de izleyicileri tatmin etmeyi başararak finale ulaşan, bu senenin en iyi yerli korkusu olmayı başarıyor. Sinemada izlenmesi şiddetle tavsiye edilir!

Gizem ŞİMŞEK KAYA

Daha Fazlasını Göster