Hesabım
    Black Panther
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    4,0
    Çok İyi
    Black Panther

    "Taçı takan kralın kafası ağırdır."

    Yazar: Oktay Ege Kozak

    "Taçı takan kralın kafası ağırdır" demiş Shakespeare. Bu replik bu haliyle bilinir ama aslı ‘Taçı takanın kafası huzursuz’dur. Konu milyonlarca insanın hayatını ellerinde tutan bir liderin yaptığı seçimlerin ne kadar yok edici veya yardım edici olduğunu anlaması ise, bu taçın hem ağır, hem de huzursuz olması gayet normal. Kaptan Amerika: Kahramanların Savaşı'nda gizli bir teknoloji sayesinde Afrika’da rahatlık ve barış içinde yaşayan Wakanda ülkesi’nin prensi T’Challa (Chadwick Boseman), babasını terörizme karşı kaybettikten sonra kraldan krala atanan Siyah Panter kostümünü giyerek Marvel’in ikonik siyahi süper kahramanına dönüşmüştü. Fruitvale Station ve Creed ile ne kadar çok yönlü ve güçlü bir yönetmen olduğunu kanıtlayan Ryan Coogler’ın kamerasıyla vizyona giren Black Panther’da ise T’Challa, en azimli süper kahramanın bile korkacağı bir görevi ele alarak ülkesinin kralı olmayı kabul ediyor.

    Ondan önceki krallar, teknolojilerinin ve doğal kaynaklarının çalınmasından korktukları için etraflarındaki dünya, özellikle siyahlar için bir kabusa dönüşse de kendi varlıklarını saklamış, dışarıya yardım etmemiştir. Filmin senaryosu inceden Wakanda’nın tarihten ders alıp, dünyaya kendilerini açmaları anında beyaz batı emperyalizminin hemen ülkelerini istila edip çalıp çırpacaklarını bildiklerine göndermede bulunuyor. Diğer yandan hayatı boyunca T’Challa’nın soyundan intikam almak için sertleşmiş Erik Kilmonger (Ryan Coogler’ın has adamı Michael B. Jordan) ise dünyada diğer siyahların çoğu ırkçılıktan ve kolonizasyondan ıstırap çekerken Wakanda’nın bu kadar rahat yaşamasından tiksiniyor ve T’Challah’ı yerinden edip Afrika’yı yerle bir etmiş beyazlara savaş açmayı planlıyor.

    Marvel Sinema Evreni’nin en genel problemlerinden biri kötü adamların yavan olması ve derinlikten yoksun olmasıdır. İşte bu bakımdan motivasyonunu açık bir biçimde anlayabilmenin yanında, bazı meselelerde sempati duyabileceğimiz bir kötü adamın yaratılması filmi etik bakımdan siyah-beyaz çizgi roman uyarlaması şablonundan çıkarıp, daha gri ve derin bir sosyopolitik alana getiriyor. Diğer yandan T’Challah’nın babasının ve önceden gelen kralların izolasyonizm ve tribalizmine karşı çıkması, yeni jenerasyonun eski töreleri doğru amaçlarla nasıl yerle bir edebileceğini gösteriyor. Star Wars: Son Jedi, harikülade bir cesaretle yeni filozofik diyarlara çıkabilmek için eski mitolojisini kırdıktan sonra mega bütçeli blockbuster eğlenceliklerinin bu denli yaşam, derinlik ve yenilik dolu olması ümitlendiriyor.

    Black Panther’i sıkıcı bir politika dersiymiş gibi anlattığımın farkındayım. Tabi ki muazzam ve hayret uyandıran efektlere, dizaynlara, ve aksiyona sahip. Türün gereksinimlerini tam notla yerine getirmenin yanında, fos eğlence yerine yerine fazla didaktik olmayan ilginç temalara sahip olması modern blockbuster dünyasında saygı alıyor. İşte bu bakımdan Black Panther, bu ahlaksal ve politik bakımdan gri tonlu yaklaşımı incelikle ve ustalıkla ekrana taşıyan nadir filmlerden biri.

    Tamam, dersi bitirdik şimdi işin eğlencesine gelelim. Filmin aksiyonu, özellikle ortasında oluşan bir araba kovalamaca sahnesi, Marvel’in etkileyici tarihine kıyasla bile hayret uyandırıyor. Wakanda’nın ütopik bilim-kurgu tarzı bir yapıyı Afrika estetiği ile karıştırdığı dizaynı resmen göz büyüleyen bir hipnotizme sahip. Keşke sırf Wakanda’da geçen bir sanal gerçeklik deneyimi yapılsa, içmeden yemeden günlerimi geçirirdim herhalde içinde. Aynı derecede bilim-kurgu/eski Afrika estetiğine sahip olan kostümlerin gelecek senenin Oscar’larında unutulacağını sanmıyorum. Eleştirmenler genelde filmlerin kostümlerinden pek bahsetmez, ama bu sefer istisna yapmadan alamıyor insan kendini.

    Ryan Coogler, Creed ile tür sinemasına kendi tadını katmayı bildiğini kanıtlamıştı, bu seferde daha yüksek bir bütçeyle eğlenmekten ve favori türleriyle oynamaktan kendini alamıyor. Coogler’ın büyük bir James Bond hayranı olduğu ortada. Siyah Panter’in kız kardeşi, bir bakıma Bond’un Q’su gibi bir karakter, hatta yeni teknolojileri sunduğu Q stili bir sahne bile var. Ve bu sahneden hemen sonra nereye gidiyoruz? Bir gazinoya tabi. Son yılların en iyi Bond filminin bir Marvel yapımından çıkacağı aklıma gelmezdi hiç, güzel bir sürpriz oldu.

    Chadwick Boseman, Get On Up filminde eforsuzmuş gibi James Brown’a dönüştüğünde ne kadar güçlü bir isim olacağını anlamıştım zaten. Kahramanların Savaşı'nda yeni Örümcek Adam ilk defa görünse de Siyah Panter, Boseman’ın karizmasından esinlenerek filmin yıldızı olmuştu. Kendi filminin de başından başarıyla kalmkıyor Boseman. Jordan’ın etkileyici kötü adamının yanında efsanevi siyah oyuncularla dolu muazzam bir kadroya sahip Black Panther. Fakat kralın sadık dişi generali Okoye (Danai Gurira), keskinliği ve cesareti ile en akılda kalan karakterlerden biri.

    Black Panther, Marvel formülünü biraz fazla adımı adımına takip etmesi yüzünden en azından yüzeydeki hikaye şablonu olarak pek fazla sürpriz sunmuyor, fakat tutku dolu yönetimi ve oyunculuğu, ve beklenenin ötesindeki etik derinliği ile her yönü ile tatmin eden bir modern blockbuster sunuyor.

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top