Hesabım
    Kaçış Planı
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    Kaçış Planı

    En sonunda ikililer!

    Yazar: Fırat Ataç

    Valinin görevini tamamlaması, aygırın ise kış uykusundan uyanmasıyla birlikte, 80'ler öykünmelerinin bolca kullanıldığı sözüm ona 'eski usül' aksiyonlarla özlem giderme şansı yakaladığımız ikonik adamlar yine iş başında...The Expendables'lardaki cameo'vari 'geri döneceğim' performansını bir kenara bırakırsak Arnold Schwarzenegger'ın Sylvester Stallone ile  tam bir ikili olduğu ilk film özelliği taşıyor Escape Plan. Geçtiğimiz yıl içerisinde izleme fırsatı bulduğumuz vasat üstü tek kişilik şovlar The Last Stand ve Bullet to the Head vasıtasıyla antremanlarını tamamlamış görünen ikili, 'ikili' demenin hazzını bize yaşatmak istiyor ve bunda bir nebze de olsa başarılı oluyorlar.

    Hangi şartlarda olursa olsun izleyeceğiniz bir Sly-Arnie birlikteliği ve bundan keyif almamak çok ama çok zor. Bugüne kadar yaptıkları çoğu işte 'ucuz eğlencenin' tanımını yapan koca adamlar, hem aynı yolun hem farklı yolların yolcusu aslında. Bu noktada Arnie'nin en büyük başarısının Terminator serisi, Sly'ınkinin ise Rocky serisi olduğunu kabullenerek bir okuma yapabiliriz. Arnie, kurşun geçirmez, vurdumduymazdır. Temelde komedi sayılabilecek performanslarını düşmanlarına karşı gösterdiği tepkilerdeki şiddetiyle aksiyona yedirir. İfadesizdir, duygularını daha az gösterir. Sly ise yara alır, düşüşü yaşar, dayak yer, ayağa kalkar. Kariyerlerinin devamında Arnie'nin fazla zahmet istemeyen, kocamanlığını kullanan komedi filmlerine, Sly'ın ise dramatik altyapısını korumaya çalışan suç gerilimlerine meyil etmesi bunların getirisidir.

    Peki Escape Plan hangisine ait daha çok? Net bir şekilde Sylvester Stallone cevabını verebiliriz. Oynadığı karakter Ray, hapishanelerden kaçış konusunda uzman ve hayatını bunun üzerinden kazanan eski bir savcı. Hapishanelere hiç de cüzi sayılmayacak ücretler karşılığı giriyor, zaafiyetleri buluyor ve bir şekilde kaçmayı başarıyor. Kendine masa başında yardım eden ekibiyle çağdaş bir Houdini portresi çiziyor. Hayatının büyük bir kısmını hapishanelerde geçirmesini sağlayacak bu saçma mesleği seçmesinin nedeni olarak bize anlatılan motivasyon, senaristler açısından bir tembellik gösterisi olsa da durum bu. Yeni görevi; en azılı suçluların tıkıldığı, 'kayıp olmalarının sağlandığı', teknik detaylarla süslü, aşırı güvenlikli bir hapishaneden kaçmak. Sonrası ise kazıklandığını anlaması ve içeride ona mizahi tonundan ödün vermeden yaklaşan Emil Rottmayer (Arnold Schwarzenegger) ile kurduğu zorunlu ortaklık.

    İlk handikabını kimilerine hoş gelebilecek, bana ise zulüm gelen hapishane yaratımıyla yaşıyor Escape Plan. İçinde siyah maskeli gardiyanların kol gezdiği, her bir tarafı elektronik sistemlere emanet edilmiş, cam bölmelerden oluşan bu yapı, filmin temelinde bize hissettirilmek istenen eski usül gerekliliklerine sahip değil. Böyle bir yapının içerisine Sly ile Arnie'yi bırakmak, meselenin kendisiyle çelişiyor. Ek olarak kullanılan, neredeyse bütün berbat tekno-gerilimlerde duymaya alıştığımız pespaye elektronik tınılar, Ray'in kafasında şekillenen hapishane haritalarının dijitalize edilmiş bir şekilde perdeye yansıması gibi ruhsuz tercihler, Tango'yla Cash'in ufacık bir kağıt parçası bulmak için neler çektiğini aklımıza getiriyor.

    Kaçış filmlerinin sonunu bilsek de bize yaşattığı tarifi imkansız gerilim, yakalanma dürtüsü hakkında kurduğumuz durdurulamaz empatinin yerinde yeller esiyor burada. Ray neredeyse kusursuz bir kaçış sanatçısı, MacGyver-vari'den başlayarak 'yok artık' dedirten çözüm süreçleri var. Analitik çözümlemelerden meteoroloji hakkında ansiklopedik bilgilere, inşaat mühendisliğinden okyanus bilimine kadar ne varsa -emin olun ki bunlar sadece örnekler- hakim olması hem inandırıcı değil, hem de heyecan katsayısını baltalıyor. Böyle bir adam bir de dövüşmeyi biliyorsa biber gazından bile kaçabilir!

    Neyse ki çoğu anda Emil karakteriyle göreceli olarak döktüren Arnie devreye giriyor ve uçlardaki Sly karakterinden biraz olsun nefes alabiliyoruz. Her zamanki gibi en iyi "one line"ları ( Koca Rocky'e 'vejeteryan gibi yumruk atıyorsun' demesiyle zirve yapıyor ) ardı ardına sıralıyor, en sonunda kendi ana dili olan Almanca'yı kullanarak deli taklidi yapıyor. Filmin beklenen anlarından birinde ağır çekim eşliğinde kamera kendisine ve dikkat çekici büyüklükteki makinalı tüfeğine çevrildiğinde 'yine oluyor' dedirtse de yönetmen Mikael Håfström'ün kesintileri içimizi burkuyor.

    Sürükleyiciliği konusunda sıkıntı yaşamayan Escape Plan, yaşları neredeyse 70'e gelmiş oyuncularının haklı performans düşüklüklerini kurgu masasında çözebilmiş bir film. Başta, eski aksiyon filmlerindeki siyahi karakterlerin yerini artık Müslümanların alacağını gösteren Javed (Faran Tahir) olmak üzere Jim Caviezel'in oynadığı sadist hapishane müdürü, büyük üstat Sam Neill'in doktor kompozisyonu, Vinnie Jones'un klasik pislik herifliği ve Vincent D'Onofrio'nun ikili oyunlarıyla yan karakterler konusunda da sıkıntı yaşamıyor.

    Sylvester Stallone ve Arnold Schwarzenegger'in hala bir aksiyon filmini taşıyacak kapasitede olduklarını söylemek hiç de abartılı bir yorum olmaz. Keşke Mikael Håfström de bu projeye bir kiralık yönetmen olarak değil, 80'lerin ruhuyla yaklaşabilseymiş.

    firat_atac@hotmail.com / twitter: firatatac

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top