Hesabım
    Seni Seviyorum Rio
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,0
    Yetersiz
    Seni Seviyorum Rio

    Farklı hikayelerin ortak noktası?

    Yazar: Misafir Koltuğu

    Bundan yaklaşık olarak 7 yıl önce, yani 2006 senesinde vizyon şansı bulan ve kendine has üslubu ile sinemaseverlerin yüreklerine sıcak birer hikaye yerleştiren Paris, je T'aime (Paris Seni Seviyorum) dahil olduğu "şehir aşkları" serüvenine başka bir kentte devam ediyor. Seni Seviyorum New York (New York, I Love You) ile yoluna devam eden kısa hikayeler bu kez dünyanın bir başka harikasında, Rio de Janeiro'da hayat buluyor.

    Cities of Love adlı serinin üçüncü ayağı olarak karşımıza çıkan Seni Seviyorum Rio adından da anlaşılacağı üzere merkezine Brezilya'nın incisini oturtuyor. Önceki iki projeden de hatırlayacağınız gibi bu sefer aşk yolunu başka bir kentin sokaklarında arıyor. Lakin, Paris Seni Seviyorum'daki o muazzam bütünlük, ilgi çekici karakterler ile dolu, sıcak akışın yerini yer yer bunaltan, amaçsız ve "yetersiz" olaylar silsilesi kaplıyor.

    10 ayrı yönetmen ve oldukça zengin bir oyuncu kadrosuyla göz dolduran yapımın en büyük sıkıntısı farklı hikayelerin (neredeyse) hiçbir ortak noktası olmaması.  Karşınızda ne tam anlamıyla bir kısa filmler seçkisi var, ne de belli bir bütünlük taşıyan akışıyla bir uzun metraj örneği. 10 hikayenin her biri farklı karakterlerin kısa tecrübelerine yer verirken, arada bir karşımıza çıkan "diğer hikaye kahramanları" izleyici olarak takip ettiğiniz yoldan çıkmanıza, zar zor da olsa içine girebildiğiniz filmden uzaklaşmanıza sebep oluyor.

    İlginç bir evsiz hikayesi ile yüzleri güldüren, daha sonra şehir ile ilk kez tanışan ve yeni aşkını bulan bir aktörü, ilerleyen dakikalarda Brezilyalı bir vampiri ve daha sonrasında ise hayatın kötü silüeti ile tanışmış eski bir boksörü bize servis eden film dakikalar ilerledikçe takibi zor bir tecrübeye dönüşüyor. Paris'in inanırlığı yüksek, seyri keyifli kısalarının yerini genellikle amaçsız, oyunculuk konusunda yetersiz ve üstüne pek düşünülmemiş örnekler alıyor.

    Projenin oyuncu ekibi de çalışmaya pek inanmamış olacaklar ki, Vincent Cassel, Harvey Keitel ve hatta efsanevi Vanessa Paradis beklenen performansları sunmaktan çok uzaklar. Öte yandan John Turturro'nun yönettiği ve senaryosunu da kaleme aldığı Quando não há Mais Amor kısmı ise hedeflediği temadan uzak, şaşırtıcı derecede yapay bir bölüm olarak akıllarda kalıyor.

    Genel olarak seyri zor bir derleme olan Seni Seviyorum Rio, hikayesini paylaştığı şehre aşık olmanızı sağlasa da, o kentin yaşayanlarına dair aşklara mesafeli yaklaşmanıza sebep oluyor. Bu türün sevdalıları için maalesef ki hayal kırıklığı olan film hayran olunası müzikleri,  Rio de Janeiro'nun o muazzam atmosferi sayesinde rayın üstünde zar zor da olsa seyrine devam ediyor.

    Kısacası Seni Seviyorum Rio, hedeflediği noktadan çok uzağa gitmiş, böylesi önemli ve içi olası nice deneyimle dolu bir şehrin aşkını kof bir kabuk olarak seyircisine sunmuş. Şimdi ise gözler sıradaki diğer kentlerin ve insanlarının yüreklerine konuk olmak için yeni projelere dönmüş durumda.

    Burçin Aygün

    burcinaygun@gmail.com

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top