Hesabım
    Düşler Bahçesi
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,5
    Geçer
    Düşler Bahçesi
    Yazar: Ali Ulvi Uyanık

    Süregiden hayatı bir maceraya dönüştürmek ve sadece ölümle sonlanabilecek bu macerada ruhumuzu sağaltmayı, öfkemizi kontrol altına alabilmeyi, zorluklar karşısında yılmamayı, mücadele gücüyle dayanışmayı, yeniden sevebilmeyi başarmak... Başarmak için her yeni günde yeniden başlayabilmek! Zor gibi görünse de, 'fena halde' insan hissetmek elimizde.

    Sadece bir iki dakikalık cesaretle ilan-ı aşk edip evlendiği, ona iki harika çocuk armağan eden güzelim karısının genç ölümünü yaşamış, İngiliz araştırmacı yazar Benjamin Mee'nin (Matt Damon) Güney California'ya taşınan gerçek öyküsü, risk alarak atıldığı maceranın iyileştirici gücü hakkında.

    Ayrıksı resimlerle kaotik ruh halini dışa vuran oğlu Dylan (Colin Ford) ile sorunlar yaşayan, öte yandan küçük kızı Rosie'yi (Maggie Elizabeth Jones) güvenli ve huzurlu bir çevrede yetiştirmek isteyen Benjamin, büyük arka bahçesi vahşi yaşama ait hayvanlarla dolu evi satın alarak yeni macerasına atılacaktır...

    Bu noktadan itibaren, sorunlu ailenin 'iyileşme' süreci, birbirine koşut iki eksen üzerinde ilerlerken, bir sinema filmi için cazip olan çatışma ve kırılma anları da oluşmaya başlamaktadır.

    Basit bir öykü şemasına sahip olsa da, ayrıntılarda oldukça dağınık olan yapıda, bir yandan, Benjamin için uzman bakıcı Kelly (Scarlett Johansson), Dylan için de Kelly'nin yeğeni Lily (Elle Fanning) ile tanışmaları, iki erkeğin sevebilme yetilerinin üzerindeki buzları eritir... Diğer yandan da, arka bahçedeki hayvanat bahçesini yeniden ziyarete açmak için çok kısıtlı bütçe ve personelle, buradaki her canlının doğal yaşam hakkına saygı göstererek gerekli düzenlemeleri yaparlarken çıkan sorunlara paralel baba-oğul çatışması şiddetlenir.

    Bir Hollywood aile öyküsü; yani başarı kaçınılmaz. Hatta o kadar başarılı olurlar ki, finalde bir zürafa almayı düşündüklerini bile öğreniriz. Oysa öyküye başka bir açıdan bakarsak, her hayvanın doğal ortamında yaşama hakkı olduğunu, ne denli doğru yöntemler ve koşullarla bakılsalar da, aslanların, kaplanların, zebraların, hatta yılanların kendi doğal ortamlarından koparılmamaları gerektiğini savunmak gerektir. Mee ailesinin 'kendini iyileştirme maceralarında', mecburen devralıp ziyarete açtıkları ve aslı, İngiltere, Devon'daki Dartmoor Zooloji Parkı olan hayvanat bahçesindeki türleri çoğaltma planları, iyice ticari düşünmeye başladıkları ve bencillikleri nedeniyle eleştirilebilir.

    Yönetmen, Şöhrete İlk Adım (Almost Famous) (2000) filmiyle dikkat çekip senaryosuyla Oscar kazanmış, Yeni Bir Başlangıç (Jerry Maguire)(1996), Vanilla Sky (2001) gibi Tom Cruise'lu filmleriyle tanınan Cameron Crowe ise bu tür bir eleştiriyi filmin çerçevesi içinde düşünmemiş bile. Crowe'un, daha çok bir televizyon filmi havasında olan Düşler Bahçesi (We Bought a Zoo) ile ilgilenmesinin nedeni, belki, kendinden yola çıkarak yazdığı son filmi Elizabethtown'daki (2005) gibi, yine 'aile olmak hakkında' bir film olmasından kaynaklanıyor... "Elizabethtown"da babanın , "Düşler Bahçesi"nde ise annenin ölümü üzerine yaşananlar ve kendisini / ailesini yeniden keşfeden bireyler var.

    Arı, aslan, kaplan, Kuzey Amerika ayısı, tavus kuşu, yılan, su samuru ve benzeri hayvanların yanı sıra, her ikisi de 'olgunlaşmış' Matt Damon ile Scarlett Johansson ilginizi çekiyorsa... Ve sinemada bir defa daha, ölümün doğallığı ve güzelliği üzerine bir hikâye için, bu filmi görmeniz gerek.

    twitter: aliulviuyanik

    ali.ulvi.uyanik@gmail.com

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top