Hesabım
    İki Çizgi
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,5
    Geçer
    İki Çizgi

    İki Çizgi

    Yazar: Ali Ercivan

    Kısa film kökenli yönetmen Selim Evci'nin ilk uzun metrajlı filmi İki Çizgi, tam da kendisinin kısa filmci kökenlerini yansıtan türde bir iş. Büyük kısmı, birbirlerine yabancılaşmış bir çiftin tatil için arabayla yaptıkları yolculuktan ibaret olan yapım, modern bir kadın-erkek ilişkisi analizi yapmaya soyunuyor. Ancak açık söylemeliyim ki, çok fazla kısa filmde karşımıza çıkmış temaları yine çok benzer yollardan tekrarlamanın ötesine pek geçemiyor.

    Filmde doğrudan belirtilmese, çok gerektiği halde altı hiç çizilmese bile, aralarındaki yaş farkı çok belirleyici bir etken Selin ile Mert'in ilişkisinde. Selin, düzenini kurmuş, kendine güvenen, hayattan ve ilişkisinden ne istediğini bilen bir kadın. Klasik müzik dinliyor. Ondan yaşça küçük olan Mert ise henüz birçok şeye aç sayılır. Fotoğrafçılık yapıyor. Rock müzikten hoşlanıyor. Aslında uzun bir ilişkiye hazır değil belki. Gözü hala dışarda. Selin'in kurduğu, sınırları çok katı bir şekilde çizilmiş bu ilişki, ona bir hapishane gibi geliyor zaman zaman. Bu ilişkide bir diğer önemli faktör ise, arada yasal evlilik bağının bulunmayışı. Özellikle Selin'in Mert'e ne yasal ne de maddi bir bağımlılığının olmayışı.

    Mert, tek örnek apartmanlardan oluşan bir sitedeki evlerinde, karanlık odasının penceresinden, karşı binada birlikte yaşayan iki genç kızı gözetliyor sürekli. Selin ise her şeyden habersiz, bu sırada ya kitabını okuyor ya da piyanosunu çalıyor... Bir gece, iki genç kızın tatile çıkmaya hazırlandıklarını görünce onları takip ediyor Mert. Sonrasında, büyük şehirli Mert ile Selin'i de güneye doğru tatil yolunda, son model arabalarıyla doğanın ortasında görüyoruz.

    Kent yaşamlarında birbirleriyle araba ve seks dışında pek az şey paylaşan bu çiftin monoton yaşam düzeni, bu yolculukla biraz hareketleniyor. O ana kadar son derece durağan ve kabul etmeli ki hepi topu bir kısa film malzemesi izlemiş olan biz izleyiciler de biraz olsun rahatlıyoruz. Yol üstünde buldukları plajda denize girerken nihayet gerçek, samimi bir iletişim halinde izliyoruz çifti. Bizim de yüzümüz gülüyor. Çoğu sinemacının kolay kolay filmine koymayacağı türden bir tesadüf sonucu bile olsa, karşı binadaki iki kıza yolda rastladıklarında, ortaya neredeyse elle tutulur yoğunlukta bir gerilim çıkıyor. Böyle anlarda, yönetmen Selim Evci'nin bir sinema duygusuna sahip olduğunu görebiliyoruz.

    Ama maalesef bu gibi birkaç başarılı sahnede yakalanan sahici duygular, filmin bütününe sirayet etmiyor. Filmin karakterleri kadar sinema dili de yapay, plastik. Biri çıkıp, Selim Evci'nin ilişkilere dair anlatmaya çalıştığı şeylerle bu mesafeli biçimin örtüştüğünü söyleyebilir elbet. Zaten yönetmenin amacı da bu. Fakat Selin ve Mert gibi insanları biraz tanıyorsak, böyle davranıp böyle konuşmadıklarını da biliyoruz. Gerçek hayattan, kanlı canlı insanlar yerine, plastik bir estetiğin arkasına sığınarak böyle yapay film karakterleri yaratmanın işin kolayına kaçmak olduğuna inanıyorum.

    Selim Evci'nin filmi, ilk görücüye çıktığı andan beri, Nuri Bilge Ceylan ve Semih Kaplanoğlu gibi yönetmenlerin işlerine öykünmekle eleştirildi. Ve bir de İtalyan sinemasının ustalarından Michelangelo Antonioni'ye tabii... Ne kadar acımasız gözükürse gözüksün, yüksek oranda haklılık payı olan eleştiriler bunlar. İki Çizgi, hem İklimler filmine hem de Antonioni sinemasına çok bariz paralellikler içeriyor. Sanırım Antonioni referansları herkes tarafından memnuniyetle kabul edilebilirdi ama bunlara henüz çok yeni bir film olan İklimler ile benzerlikler eklenince, filmi bu şekilde kabul etmek güç bir hal alıyor. Zaten çok mühim veya çok dolu bir şeyler anlatmazken, genç bir yönetmenin ilk filmi olan İki Çizgi'nin orijinal sinemasal öğeler içermiyor oluşu nasıl değerlendirildiğini ister istemez etkiliyor.

    Selim Evci'nin, kimlere öykünürse öykünsün, ortaya teknik olarak temiz bir iş çıkardığını inkar edemeyiz. Yer yer iyi mizansenler içeren, görüntü ve ses işçiliği düzgün bir film karşımızdaki. Diyalogları çoğunlukla kitabi kalıyor ve Mert'i canlandıran Kaan Keskin'in oyunculuğu da senaryonun bu zaafını kapatacak cinsten değil. Ancak Selin rolündeki Gülçin Şantırcıoğlu, üzerine düşeni layığıyla yerine getiriyor.

    Netice itibarıyla önemli ve özgün bir film değil İki Çizgi. Ama yönetmeni Selim Evci'nin, kendi üslubunu oturttuğu takdirde, ilerde daha iyi işler yapabileceğini belli ediyor.

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top