Hesabım
    Herkes Ölecek
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,5
    Geçer
    Herkes Ölecek

    Tuhaf, çok tuhaf!

    Yazar: Ali Ulvi Uyanık

    1969 Osaka doğumlu Ryûhei Kitamura, Türkiye’de “Dehşet Treni (Midnight Meat Train)” adı uygun görülmüş olan, orijinal ismi “Gece Yarısı Et Treni" olarak çevrilebilecek filmde, Clive Barker'ın kısa öyküsünden yola çıkarak en derin korkularımıza ulaşmamıza aracılık etmişti. O filmde, tehlikeli olduğu oranda merak uyandırıcı, karanlık bir kent atmosferi kuran ve seyirciyi mıknatıs gibi çeken Kitamura, "Herkes Ölecek (No One Lives)"teise, tuhaf, çok tuhaf bir korku yapısı kurmuş.

    Aslında korku filmi olarak tanımlamak ne denli doğru, bilemiyorum. Gerçi fragmanını seyredenler, en bayağısından bir 'slasher' olduğunu düşünebilirler. Nitekim Amerika'nın derin ıssızlığında seyahat eden genç çifte musallat olup para için kaçıran yerel serseri takımının tetiklediği cinayetler dizisi gibi düşünülebilir. Bir yönüyle böyle de. Ancak bu tür filmleri seyredenler, kimi kurbanlarla yakınlık kurmak zorundadırlar. Gerilim, bu empati üzerinden ilerler.

    "Herkes Ölecek"te hiç kimseyle duygudaşlık kurmanız söz konusu olamaz! Peki, nasıl gerileceksiniz? Hayır, gerilmeyeceksiniz. Peki, korku: Makyaj numaraları ne denli ürkütüyorsa, o kadar... Çünkü artık şerbetlisiniz! O halde bu önerilmeyecek bir film, öyle mi? Hayır!

    Yönetmen, öyle bir senaryoyla çalışmış ki, tüm karakterler / tipler, seyirciyi itiyor. Ve aralarında sürprizli biçimde, bir cinayet zinciri oluşuyor. Tepedeki katil, en güçlü olanı doğaldır ki! Tuhaflık şuradaki, bu usta, taktikçi katille ölüm soğukluğunda da olsa yakınlaşıyorsunuz... Annesinden -neredeyse- fantastik filmlerde yer almak için doğmuş olan İngiliz Luke Evans'ın oynadığı karakter, etrafa saçtığı kan ve et parçalarına rağmen, sevilmek isteyen bir cani, asıl korkuncu da, çekici!

    Kitamura, sanki bizimle oyun oynayıp, bu katilin rehineleri için hedeflediği Stockholm sendromu (kaçırılanın, kaçıranla duygusal ilişkiye girmesi) içine bizim de dâhil olmamızı istiyor. Başlangıcı ve sonu olan bir öykü anlatmıyor; bu adamın, bu soğukkanlı kasabın duygusal dünyasının kapılarını aralıyor. Bir tür meydan okuma mı bu? Yoksa filmini sıradanlıktan uzaklaştırmak için yaptığı bir manevra mı? Seyredene göre değişir.

    "Herkes Ölecek", aşırı şiddet içermesine karşın korkutmuyor, ancak bir caniyle yakınlaşmamızı sağlamaya çalışıyor... Her koşulda, değişik bir deneyim!

    ali.ulvi.uyanik@gmail.com twitter.com/aliulviuyanik

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top