Hesabım
    Ocak Ayının İki Yüzü
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    Ocak Ayının İki Yüzü

    Üçlü bir ilişkiler ağı...

    Yazar: Kaan Karsan

    İranlı sinemacı Hossein Amini, Hollywood’da vasat bir uyarlama çekmek üzere olan ortalama yönetmenlerin hiç çekinmeden senaryo teslim ettikleri bir kalemşör. Senaristlik kariyeri “47 Ronin”, “Pamuk Prenses ve Avcı” ve “Dört Cesur Arkadaş” gibi kolay tüketilen ancak geriye hiçbir iz bırakmayan filmlerle dolu olan Amini, yine bir roman uyarlaması olan “Ocak Ayının İki Yüzü” ile ilk kez uzun metraj yönetimine soyunuyor. Atina, Girit ve İstanbul’da vuku bulan hikaye, genelde bir suç öyküsünden özelde ise karakterler arasındaki yoğun tansiyondan alıyor gerilimini...

    Viggo Mortensen’in canlandırdığı Chester MacFarland karakteri, 60’ların başlarında eşi Colette MacFarland ile birlikte Avrupa’yı köşe bucak gezen ve dışarıya verdiği fotoğraf itibariyle hali vakti ziyadesiyle yerinden görünen bir Amerikalı. Atina’nın en şık ve pahalı otellerinden birinde kalırken şehrin tarihi bölgelerini ziyaret ediyor ve yakından ilgili görünüyorlar. Bu esnada hayatını Yunanistan’da tur rehberliği yaparak sürdüren, başka bir Amerikalı, Rydal ile tanışıyorlar. Her şey yolunda görünürken Chester’ın suçla dolu geçmişi onu Atina’da buluveriyor ve Chester, mecburen yeni suçlar işlemeye yelken açıyor. Böylece birbirlerini kimi açılardan iyi tanıyan, kimi açılardan hiç tanımayan üç karakter, Yunanistan’dan Türkiye’ye uzanan bir kedi-fare oyununun içinde buluyorlar kendilerini: Bir tarafta suç işleyerek sicillerini kabartan suçlular diğer tarafta ise ‘aynasızlar’...

    Hossein Amini, ilk yönetmenlik denemesinde yıllardır geliştirdiği senaryo pratiğini son derece iyi bir biçimde kullanarak -yeni bir boyut ya da taze bir dokunuş vaadetmiyor olsa da- kendi sınırları içerisinde işleyen bir metin ortaya çıkarıyor. İşledikleri suçlar sebebiyle kanundan kaçmak zorunda olan üç karakterin hikayesinin bayağı olduğunun farkındalığıyla filmi taşıyan denklemi karakterler arasındaki gerilim üzerine kuruyor. Bir tarafta insanları dolandırarak zenginleşmiş ancak işlediği yeni bir suç nedeniyle kaçmak zorunda kalan Chester, hemen yanında kocasının işlediği hiçbir suça karşı çıkmamasına rağmen tam anlamıyla onun yanında da duramayan karısı Colette, diğer tarafta da Chester’ın karısına kısa süre içerisinde abayı yakan, biraz saf biraz da zeki bir karakter olan Rydal var. Amini, bu üç karakterin bolca egzotize ettiği yolculuğunu üçlü bir ilişkiler yumağı haline getirerek anlatıyor.

    “Ocak Ayının İki Yüzü” kolaylıkla “eli yüzü düzgün” olarak tabir edilebilen filmlerden biri. Ancak şunu da söylemek şart ki, bu eli yüzü düzgünlük filmi ancak iki saat boyunca taşıyabiliyor. İzleyeni oldukça oyalayıcı bir aventür içerisine atan film, geriye hatırlanacak hiçbir an bırakmıyor. Hatta ana öykü, besbelli kırılma anlarından, heyecan dalgalanmalarından bile yoksun bir tekdüzeliğe haiz. Buna rağmen Viggo Mortensen, Kirsten Dunst ve elbette ki Oscar Isaac’in öyküyü hafife almayan, ciddiyetli oyunculuk performansları filmi biraz olsun ilgiye mazhar kılmayı başarıyor.

    Uzun lafın kısası, Hossein Amini’nin ilk uzun metrajlı yönetmenlik denemesi olan “Ocak Ayının İki Yüzü”, senaristin diğer yönetmenler için yazdığı birçok filmden daha iyi... Ancak görece “daha iyi” olması, ortalamaya vurunca “iyi” olduğu anlamına gelmiyor. Filmin İstanbul’u bir mekan olarak kullanma çabasının da birtakım sorunlu manevralara sahip olduğunu eklemeliyiz.

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top