Hesabım
    Ustura Dönüyor
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,5
    Geçer
    Ustura Dönüyor

    Rodriguez Hala İşin Mavrasında

    Yazar: Atlantisten Gelen Adam

    Kim ne derse desin ABD’liler bu işi biliyor. Dünyada ABD ideallerine en fazla saldırmış, zarar vermiş ABD karşıtı ne kadar imge, ikon, düşünce varsa, başta Hollywood olmak üzere ABD devletinin ideolojik aygıtları bu fikirleri alıyor, ehlileştiriyor, yoğuruyor, yeniden bir biçime sokup bir bumerang gibi geldiği yöne fırlatıyor. İster Kongo’nun yeşil çayırlarından Bolivya’nın sarp kayalıklarına dek emperyalizme karşı kurşun atan bir gerilla lideri olan Che Guevara; ister Küba’nın amansız isyankârlarının sıradan bir devrim silahı olan “Machete”… Bir dakika… Devrim mi dediniz? Orada bir duralım!

    Machete öncelikle bir “karşı devrim” sineması örneği. Şimdi devam edebiliriz:

    …İsterse de Küba’nın amansız isyankârlarından eli palalı bir gringo olarak nam salın; Hollywood asla affetmez ve sizi saldırdığınız metanın ta kendisine dönüştürür. ABD’nin dünyanın (zoraki de olsa) hala lideri olarak algılanmasının arkasında işte bu keskin zeka (belki de kurnazlık demeliyiz) yatmaktadır.

    Neden mi? Hemen biraz açalım: Filmde, eski ajan Machete Cortez’in (Danny Trejo) amansız düşmanı olan Marcos Mendez karakterine bir bakalım. “Marcos” hemen akla Meksika’nın efsane devrimci lideri “Subcommandante” Marcos’u getiriyor. Yarı çatlak yarı halk adamı Marcos, ABD’nin Hollywood aracılığıyla dünyaya zerk ettiği “devrimciler çılgın teröristlerdir” zehri, kendini en iyi Mendez üzerinden gösteriyor. Bir taşla kaç kuş vurabilirsin ki Hollywood?  Zira Amerika Birleşik Devletleri hükümeti tarafından görevlendirilen adamımız Machete Cortez’in yolu, yeni görevi için Marcos’un “canından bile çok sevdiği” memleketi Meksika'ya düşmüştür!

    Her ne kadar filmin alt metninde masum olmayan iletiler  biraz can sıksa da Machete eğlenceli bir film. Çizgi roman estetiği taşıyor ve hafifliği iyi hissettiriyor. İlk filmde “devrimci” bir okumaya olanak sağlayan yapım, bu ikincisinde ise ABD’ye yönelik iştah uyandırıcı bir senaryo üzerinden sinemaseverler ile buluşuyor. Film boyunca süregelen oryantalist bakış açısı, parodi düzeyinin artmasıyla giderek karikatürize bir bulamaca evriliyor ama bu yönetmen Rodriguez için hiç sorun değil ve hatta bunu bilinçli yaptığı besbelli. Yer yer istismar sineması ve Troma ekolüne yakınlaşan görselleriyle Machete kan, ter ve gözyaşı vaat ediyor. ABD’yi yerle yeksan edecek komik bir füzeyi ateşleme planları yapan karizmatik “iş adamı” ise bir hayli tanıdık bir isim: Mel Gibson! Doğrusu Jessica Alba, Sofia Vergara gibi hoş bayanların yanı sıra, varlığıyla başlı başına bir komedi unsuru olan Charlie Sheen ile Gibson’ı yeniden beyazperde’de sağlıklı ve ışıltılı bir halde görmek keyif veriyor.

    2010 yapımı ilk Ustura (Machete) daha gerçekçi ve sağlam bir temele oturmuştu (tüm eksikliklerine rağmen). Şimdi ise bir devam filmi izleyeceğiz. İlk Machete kadar vurucu değil ama en az onun kadar eğlenceli. Kült anti-kahraman Machete Cortez bu defa daha atak, daha vahşi ve daha acımasız! Günah Şehri (Sin City) ve Gitarım ve Silahım (El Mariachi) gibi kaydadeğer filmleriyle sevdiğimiz bir yönetmen olan Robert Rodriguez hala işin mavrasında gibi görünüyor. Ustura Dönüyor, haftanın “eğlencelik” filmlerinden.

    Twitter.com/atlantisliadam

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top