Hesabım
    Film
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    Film
    Yazar: Duygu Kocabaylıoğlu

    Sürrealizm akımının Belçikalı sanatçılarından olan René Magritte'nin o çok bilindik pipo tablosunun altında Fransızca "Ceci n'est pas une pipe" yazar; yani Bu Bir Pipo Değildir. Varoluşu sorgulama üzerine sarf edilen bu cümle 21 yy.'da sanatçılar üzerindeki etkisini halen koruyor gibi görünüyor. Zira Kerem Topuz'un yazıp yönettiği Film adlı sinema filmi tam da bu mottoyla açılıyor: "Bu Bir Film Değildir!" Peki o zaman nedir?

    Geçtiğimiz yıl ilk kez 30. İstanbul Film Festivali'nde Yeni Türkiye Sineması bölümünde seyirciyle buluşan ve sonrasında festival seyahatine devam eden Film, yönetmen Topuz'un da ilk uzun metrajlı sinema işi. Kısaca konusuna değinirsek, karşımızda Kemal Mutlu adında sinema filmi çekmek için işin okuluna gitmenin gereksiz olduğuna ve gerçek bir sinema filminin, sokaktaki gerçek hayattan birebir gelmesi gerektiğine inanan oldukça hayalperest, yönetmen heveslisi bir genç var. Kemal için tek gerçek sinema Quentin Tarantino'nun sinemasıdır; sanki Tarantino filmlerinde oyuncu kullanmıyormuş gibi! Her ne ise, gerçek bir film çekmek için sokağa inmeyi kafasına koymuş olan Kemal, aradığı cevheri halis mulis ev arkadaşı Nuri'nin yetimhane yıllarından tanıdığı olan Kurt İzzet'te bulur. Hapishaneden yeni çıkmış, bıçkın delikanlı tavırlarıyla Kemal'i hemen tavlayan İzzet, gecenin ve filmin ilerleyen bölümlerinde kartopu gibi büyüyen bir belaya dönüşecektir...

    Sürprizbozan (spoiler) vermeden bu kadarını aktarabileceğimiz Film'in yerli sinemamız açısından deneysel diyebileceğimiz çekim tekniği ise tamamen sübjektif kamera açısından besleniyor. Filmin tüm akışını seyrettiğimiz kamera, neredeyse tamamen yönetmen Kemal ‘in elinde, o neyi görmemizi istiyorsa mecburen onu seyrediyoruz. Bu anlamda her bir sahne uzun süreli tek planlardan oluşuyor ki bu planlar içerisindeki oyunculuklar çok başarılı kotarılmış. Çekim öncesi uzun bir hazırlık ve antrenman evresi olduğu ortada. Bununla beraber oyunculukların alabildiğine doğallığı, sinemada bir film seyrettiğinizi yer yer gerçekten unutturuyor ve açılıştaki "Bu Bir Film Değildir!" uyarısına geri dönüyorsunuz.

    İzzet rolünde seyrettiğimiz Özgür Emre Yıldırım filmin %80'ninde ağırlıklı olarak hikayeyi sırtlayan bir karakter ve gerçekten güçlü bir performansa imza atıyor. Çünkü İzzet gibi adamlar sokakta gerçekten varlar, her an içimizden birisine omuz atıp, laf çarpıp geçebilirler. Ve siz karşılık dahi veremezsiniz, çünkü bağrınıza bir bıçak dayanma ihtimali çok yüksektir. İşte Özgür Emre Yıldırım'ı sokakta İzzet ‘in saçı ve sakalıyla görseniz anında uzaklaşırsınız. Genç tiyatro oyuncularından olan Yıldırım'ın sinemadaki oyunculuk potansiyelinin kısa sürede daha geniş kitlelere ulaşacak biçimde keşfedilmesi gerek.

    Pasif ev arkadaşı Nuri karakterinde seyrettiğimiz Cumali Karakaya ise Nuri'nin sinmişliğine, tercih ettiği ezikliğine seyirciyi ikna ediyor; filmin finaline doğru gelen performansı ise şaşırtıcı bir zirve noktası oluyor. Olaylı bir gecenin çaresiz mağduru Öznur Kula'nın önce aciz sonra delirmiş performansı da başarılıyken, başımıza bütün bu çorapları ördüren yönetmen Kemal ‘i canlandıran İlker Savaşkurt son dakikaya kadar iplerin kendisinde olduğunu sanan züppeliği iyi aktarıyor.

    Filmde bir övgüyü de görüntü yönetmeni Onur Ercoşkun hak ediyor kanımca. Zira milyonlarca liranın döküldüğü yapımlarda sahneler arasındaki ışıklarda, geçişlerde, renk dokularında öyle uyumsuzluklar oluyor ki ne seyrettiğimizi şaşırır hale geliyoruz. Bu filmde ise iç ve dış mekan sahnelerinin arasındaki geçişler ve İzzet'i takip ettiğimiz anlardaki ışık uyumu hiç sırıtmıyor. Öyle ki yapım süreci ile ilgili bilgilerde filmin 4 haftada çekildiği belirtilse de seyirci her şeyin tek bir gecede olup bittiğine inanabilir.

    Sonuç olarak karşımızda pek çok detayı iyi çalışılmış bir ilk film var. Hikayenin temposu İzzet'i takip ederken yer yer düşse de, gerçekçilik filmi sonuna kadar izlettiriyor. Baştaki yoğun duygu, filmin finaline doğru hafif bir ivme kaybediyor, ama gerçek hayat ile kurgu arasındaki çizginin bu denli ince olma ihtimali aklınızda bir soru işareti olarak yer ediyor... Film bu yoğun vizyon haftasının iki yerli yapımından biri olarak farklı bir göz seyretmek isteyen seyircisini bekliyor.

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top