Hesabım
    Zoraki Radikal
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,5
    Geçer
    Zoraki Radikal

    Amerikan Rüyası erken biter…

    Yazar: Fırat Ataç

    Günümüzde basit kahraman/kötü adam dinamiklerinin dışında hikayesini yönlendiren politik gerilim filmlerine rastlamak, deveye hendek atlatmaktan daha zor bir durum haline geldi. Özellikle tamamen Amerikan sermayesini arkasına alan örneklerin içine sinmesi kaçınılmaz olan milliyetçilik duygusu İslam dünyasında hakkını arayanları terörist olarak betimlemekte hiçbir sakınca görmedi. Mira Nair’in Mohsin Hamid'in çok satan romanından sinemaya uyarladığı Zoraki Radikal (The Reluctant Fundamentalist), tam da bu anlayışın karşısına konumlandırabileceğimiz bir film. Öncüllerinin aksine İslami radikalleri sorgusuzca cezalandırmak yerine, onların hayatlarını yönlendiren küçük kararların ve toplumsal olayların getirilerinin üzerine kafa yoruyor, tüm bunların ‘eldeki sonuçlara’ nasıl tesir ettiğini anlatma yoluna gidiyor.

    Zoraki Radikal, 9/11 öncesinde ‘bir Amerika aşığı’ olan ana karakterimiz Pakistanlı Changez (Riz Ahmed)’in iki farklı dönemine misafir ediyor bizleri. Merkez zamanımız 2011 ve Changez CIA tarafından radikal bir suçlu olarak fişlenmiş. Üniversitede Pakistanlı öğrencilere verdiği derslerde Amerikan karşıtı politikayı empoze etmeye çalıştığı, buna ek olarak silahlı örgütlere de katkı sağladığı istihbaratı tüm okları üzerine çevirmiş. Tam bu noktada Amerikalı gazeteci Bobby Lincoln (Liev Schreiber) devreye giriyor ve yazmakta olduğu bir makale için Changez’e röportaj isteğini iletiyor. Bu röportaj esnasında ‘hiç kimse göründüğü gibi değildir’ esasına uygun olarak Changez’in Amerika’da geçen eğitimini ve iş hayatını izlemeye koyuluyoruz. Mira Nair, filmi mantık olarak geri dönüşler esasına dayansa da bu durumun dezavantajına düşmeyip 2001 ve 2011 arasında başarılı bir köprü kuruyor.

    Başarılı okul yıllarından sonra, olabildiğine abartılı resmedilmiş birkaç yetenek gösterisiyle kendini ispatlayan ve kapağı ünlü bir şirkete atan Changez oldukça hırslı bir adam. Bir an önce Amerikan Rüyası’na kavuşmak isterken patronu Jim Cross (Kiefer Sutherland)’un da desteğini arkasına alıyor. Finansal analistlik dalında rakipsizliği günden güne ortaya çıkarken işin içine bir de önceki sevdasından yaralanmış sanatçı Erica (Kate Hudson) giriyor. Changez artık hem iş hayatında hem de özel hayatında mutluluğu yakaladığını düşünürken, tıpkı tüm dünyanın gidişatını değiştirmiş olduğu gibi onun da hayatını kökten sarsacak 9/11 saldırıları gerçekleşiyor. Saygın bir işi olmasına rağmen yükselen milliyetçilik dalgasıyla aşağılanıyor, hor görülüyor ve nereye ait olduğunu sorgulamaya başlıyor.

    Karakter merkezli bir film olan Zoraki Radikal, Changez’in yabancı düşmanlığına olan tepkileri, Pakistanlı kimliğine karşı hissettiği sorumluluk ve sahiplenme duygularıyla ilerliyor. Kariyerinin zorlu dönemlerinde gerçekleştirdiği İstanbul ziyareti de bu açıdan önemli. Defalarca sade ve sadece bir mekan olarak tasvir edilen İstanbul’un bu sefer dinler ve kültürler arası bir köprü görevi üslendiğini ve bir kitabevi sahibi olan Nazmi Kemal (Haluk Bilginer) tarafından dile getirilen yeniçeri gerçeğinin ana karakterimiz üzerinde ne denli büyük bir etki sağladığını belirtmemiz gerekiyor. Hristiyan gençlerin Türkler tarafından kaçırıldığı ve yetiştirilip kendi saflarına karşı savaştırıldığını dillendiren bilindik hikaye, Changez açısından bir dönüm noktası niteliğinde. Tabii tüm bunlar sürüp giderken yine camilerimiz, yine Kapalıçarşı çatısı gözümüze sokuluyor ama ne yapalım, bunu da ülkemizde çalışan birimlerin kafasızlığı olarak ufak bir arıza olarak nitelendirmek durumundayız. (Bir insan neden Kapalıçarşı’nın çatısında uzanarak düşüncelere dalar, orasını ise Mira Nair’e sormak lazım)

    Genel olarak bolca diyaloğa dayanan hikayeleri seyirciye sıkmadan izlettirebilmek zor bir iş. Hele filminiz bir politik gerilimse işiniz daha da zorlaşıyor. Zoraki Radikal’in de kaba bir hesapla 20 dakikasının fazla olduğunu söyleyebiliriz. Buna rağmen Mira Nair’in tutturduğu kolay izlenebilme duygusunun ve kimi anlarda gençlik filmine kaçan hafifletme çabasının başarısı da ortada. Ciddi hatta olabildiğine ciddi bir konuyu ele alırken giriştiği bu çaba filmini kaçan bir fırsat olarak konumlandırsa da ‘ne alaka?’ diye sorabileceğiniz aşk mefhumunda bile belli bir derinlik olduğu çok net hissediliyor. Changez’e kollarını ardına kadar açtıktan sonra 9/11 sonrası değişen koca bir ulusun bir sembolü olan Erica, çekici ve sorunlu bir kadından çok daha fazlası olarak tasvir ediliyor.

    Haftanın sessiz sedasız gösterime girecek olan ve gözden kaçması muhtemel filmlerinden Zoraki Radikal,, ‘bir de bu açıdan yaklaşın’ familyasının nitelikli örneklerinden biri. Bir çok kurgu ve müzik başarısızlığı içermesine rağmen izlenilmeyi hak ediyor.

    firat_atac@hotmail.com

     twitter: firatatac

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top