Hesabım
    Yüksek Risk
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    4,0
    Çok İyi
    Yüksek Risk

    Sert erkeklerin iç dünyası!

    Yazar: Ali Ulvi Uyanık

    Çalıştığı mavna sahibinin karısını ayartan genç bir serserinin hikayesini anlattığı “Tutku Nehri" (Young Adam), yasak aşkın trajik sonuçlarıyla izleyeni sarstığı “Asylum", Los Angeles'ın gözdesiyken aslında kim olduğu yüzüne çarpılan jigoloyu duvara toslattığı "Çapkın"(Spread), salgın hastalıkla insanların duyuları yok olurken bir kadınla erkeğin aşkını inadına yaşattığı "Yeryüzündeki Son Aşk"(Perfect Sense),  sıkı İngiliz yönetmen David Mackenzie'nin sekiz uzun metrajlı filminden dördü. O, birbirinden farklı kentlerde ve zamanlarda, benzer olmayan öykülerin peşinde. Ancak neredeyse bir ortak tema dikkati çekiyor: Şefkat ihtiyacı! Gücümüz, sınıfımız, cinsiyetimiz, ırkımız ne olursa olsun, tutkulu bir temas, kalbinizi ısıtacak bir sevgi, aşk...Asıl özlemimiz! Bu, en sert erkeklerin bir arada olduğu sınırları çizilmiş bir alanda da böyle! "Yüksek Risk"(Starred Up) filminden bahsediyorum. Eski cezaevi terapisti Jonathan Asser imzalı senaryo, şiddet yüklü olduğu oranda dramatik.

    Islahevinden alınarak, cezasını çekmek üzere zorlu hapishane koşullarına bırakılan genç Eric Love (Jack O'Connell), 19 yaşına rağmen öyle azılı bir mahkumdur ki aslında, tek kişilik hücreye tıkılır. Çok kısa süre içerisinde de, hem mahkumlar, hem gardiyanlar, hem de yönetimin başına gerçek bir bela kesilir! Derdi, aynı yerde yatan ve çekinilen bir mahkum olan babası Neville'dir (Ben Mendelsohn). Eric, gönüllü terapist Oliver'ın (Rupert Friend) çabalarıyla bir ayrıksı gruba katılacak, babasıyla ilişkilerinin seyrine koşut öfkesiyle mücadele edecektir.

    David Mackenzie, öncelikle, tamamıyla suçlu erkeklerden oluşan ve zaman zaman ürperdiğiniz bu dünyanın tüm atmosferini solumanızı sağlıyor. Bu duvarların dışına aynen mahkumlar gibi, sadece avluda hava almak için çıkıyorsunuz. Tüm kavga, dayak, coplama ve benzeri sahnelerde kanlar yüzünüze sıçrıyor. Ve yüzlerine baktığınızda çekindiğiniz erkeklerin dünyasında sinsice dolaşıyorsunuz. Eric ve babası eksende olmak üzere, tüm o kaba gücün örttüğü kalplere ulaşmaya çabalıyorsunuz.

    Eric suçlu doğmadı, fakat neden ürküten bir suçlu oldu? Onun tek isteği çok basit mi aslında? Bir baba, oğluna bu denli sert olabilir mi? Ve bu denli şiddete bulaşmış bir baba - oğulun sıcaklığı soğuyabilir mi?

    Filmde, bu ilişkinin çerçevesi oldukça geniş çiziliyor; hapishanenin ne olup ne olamadığı ile ilgili tartışmalara kapılar açılıyor: Bir hapishanenin suçluları cezalandırmanın yanı sıra onları topluma yeniden kazandırma görevi de gördüğü, balon mudur? Sert önlemlerden yana idareyle, psikolojik sağaltımın sabırla dokuduğu yolda mahkumlarla ilerlemek isteyen gönüllülerin / uzmanların çatışma alanları kimlerin denetimindedir? Sahi, bir suçlu yeniden kazanılabilir mi? Eric mesela!

    Bu hapishanede geçen bir macera ya da gerilim değil, gerçeğin yakanıza yapışıp bırakmadığı, etkisi uzun sürecek bir film: Müziksiz ve trüksüz. Kuzey İrlanda'da, biri Belfast, diğeri Lisburn'da yer alan iki eski hapishanede çekilmiş; tüm oyuncular da o koşullara uyum sağlamışlar. Özellikle iki performans var ki, şaşırtıcı. "Hayvan Krallığı" (Animal Kingdom) filminde, yine bir suçluyu, acımasız kaçak bir suçluyu oynayan Ben Mendelsohn (Yüksek Risk'teki rolüyle İngiliz Bağımsız Film Ödülleri'nde En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu oldu) ve Jack O'Connell!

    1990 doğumlu O'Connell, Eric'i oynayarak Dublin Uluslararası Film Festivali'nde En İyi Aktör ödülünü kazandı. Karakteri 'bıçak sırtı' bir oyunculuk gerektiriyor. Ancak 'fena halde' hazırlanmış rolüne, şüphe götürmez biçimde, derisinden içeriye hapsetmiş Eric'i: Empati kurmuş, öfkesini ve o öfkenin gerisinde yatan çocuğu keşfetmiş. Harika!

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top