Hesabım
    Geliş
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    5,0
    Kusursuz!
    Geliş

    Kesinlikle yılın en iyi filmlerinden biri!

    Yazar: Oktay Ege Kozak

    Arrival (Geliş), bir sinematik mucize: Minyatür bütçeli bir bağımsız filmin tutkusuna ve yaratıcılığına sahip yüksek bütçeli, genel seyirciye pazarlanan bir Hollywood filmi. Safi göz boyayan pahalı özel efektler ve gereksiz aksiyon sahneleri yerine insanların evrenle, zamanla, ve kendileriyle olan bağlantısı hakkında zor sorular soran yetişkin bir hikaye. Türün en başarılı örneklerinin yaptığı gibi yüzeyde soğuk ve duygusuz görünen bilim öğelerini bizim zaman ve maddeye olan egzistansiyel bağımızı derinden inceleyen bir sert bilim-kurgu opusu. Yılın en insani filminin uzaylılar hakkında bir yapımdan geleceğini kim tahmin edebilirdi?

    Eğer Geliş’in fragmanlarını izlediyseniz, uzaylıların dünyaya inişini bir dilbilimcinin bu yaratıklarla iletişim kurmaya çalışması etrafında oluşan bakış açısı ilginizi çekmiş olabilir. Bunun ilginç bir başlangıç noktası olduğu kesin, fakat Geliş, dahiyane pazarlama kampanyasının seyirciye attığı ekmek kırıntılarından çok daha derin bir anlatıma sahip olduğunu kanıtlıyor. Eric Heisserer’in Ted Chiang’in ‘Story of Your Life’ isimli kısa hikayesinden uyarladığı senaryo, bu dünyadaki limitli zamanımız sırasında yaptığımız seçimler hakkında muazzam derin ve duygusal temalarını bir uzaylı istilası hikayesi etrafına mükemmel bir biçimde sarıyor.

    Hikaye hakkında zaten fragmanlarda gördüğümüz kadarı haricinde başka konu detayları vermemeye çalışacağım, çünkü bu detaylar aysberg’in sadece ucu, ve Geliş’in bütün hayret veren sürprizlerini seyirci olarak salonda yaşamanız ideal. Amerikan ordusu, trajik bir geçmişe sahip olduğunu düşündüğümüz dilbilim profesörü Louise Banks’den (Amy Adams) yarı yumurta şeklinde gizemli ‘gemiler’ ile dünyanın 12 bölgesine inmiş olan uzaylı yaratıklarla iletişim kurmasını ister. Louise ve bilimadamı ortağı Ian (Jeremy Renner), uzaylıların amaçlarını öğrenmeye çalışırken, bazı ülkeler gemilere saldırmaya karar verir. İntergalaktik bir savaşı önleyebilmek için Louise ve Ian, uzaylıların ilginç dilini çözmek için yaşamlarını tehlikeye atmak zorunda kalırlar.

    Bütün filmlerinin hayranı olmasam da, yönetmen Denis Villeneuve’ün bir gün seyirciye bu denli bir şaheser sunacağından emindim. Her ne kadar bazı filmleri yönetimin ötesinde problemlerden yakınsa da (Prisoners’ın bayat senaryosu mesela), Villeneuve her projeye kendi özel yaklaşımını getiren, detaylı, titiz, ve tutkulu bir yönetmen. Sicario gibi muazzam bir prosedürel gerilimden sonra bu modern bilim-kurgu klasiği ile çıkan Villeneuve, hikayenin tonuna uyan yavaş ve sabırlı ritmini her daim hayret uyandıran bir hikaye ile birleştiriyor.

    Uzaylıların insanları ziyaret ettiği Hollywood filmlerinin çoğu, bu kadar inanılmaz bir haberin gerçek hayatta getireceği hayretin üzerinden çabucak geçer, çünkü olabildiğince hızlı bir biçimde insanların uzaylılara karşı savaştığı bol patlamalı ve gürültülü aksiyon sekanslarına gelmek zorunludur. Diğer yandan Geliş, insanların uzaylılarla bağlantı kurması sırasında yaşadıkları hayreti (Louise’in gemiye parmaklarının ucuyla dokunurken suratındaki heyecan mesela) sabırlı ve duygulu bir biçimde gösteriyor. Uzaylıların ve gemilerin minimalist dizaynı ile Villeneuve’ün sırf heyecan olsun diye sansasyonel ama gereksiz aksiyondan kaçması, seyircinin hikayenin ana temalarına odaklanmalarını sağlıyor. Konu içersinde organik bir biçimde oluşan bir silahlı çatışma sahnesi bile çabucak bitiyor.

    Louise’in filmin sonlarına doğru yaptığı zor bir kişisel seçim hakkında seyircinin bayağı tartışacağını tahmin ediyorum. Bu seçim, yüzeyde hikayeyi basit bir melodramatik yaklaşımla bitiriyor gibi görünebilir, fakat derinden baktığımızda daha karmaşık olduğu kesin. Bazı seyirci hatta bencil ve zalim bir karar gibi bile görebilir. Fakat bu kadar insani bir hikayenin dışarıdan tipik bir Hollywood uzaylı filmi gibi görünen bir yapımdan çıkması bile kendi başına gerçek bir başarı. Arrival, kesinlikle yılın en iyi filmlerinden biri.

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    • Bülent
      Senin gibi ukalalara da filmde rol vermişler. Hani şu yağmacılar var ya işte onlar seni temsil ediyor.
    • Bülent
      Harika ve sürükleyici bir film. İnsanı düşünmeye sevk ediyor. Böylelikle filmin her anını doya doya yaşıyorsun
    • Bülent
      Madem filmden, sinemadan anlamıyorsun, niye gürültü kirliliği yapıyorsun. Ayrıca filmden, sinemadan anlamadığın kesin. Eğer anlamış olsaydın, kendi dillerini insanlara öğretmek için geldiklerini anlardın. 3 bin yıl sonra insanlıktan yardım isteyeceklerini bunun için kendi dillerini öğretmek üzere geldiklerini anlamamak için ya filmi izlememek ya da Şafak Kabaoğlu olmak gerekir :)
    Back to Top