Hesabım
    İncir Reçeli 2
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    4,0
    Çok İyi
    İncir Reçeli 2

    Ölüm varken hayatta, ayrılık niye?

    Yazar: Duygu Kocabaylıoğlu

    “Ölüler aldatılmaz!” diye bağırıyor kadın fragmanda adamın arkasından. Sadece ikili ilişkilerde değil, iş hayatında, ailede, arkadaşlar arasında da iki yüzlülüğün, yalan söylemenin ve aldatmanın olağanlaştığı günümüzde, kaybettiği aşkına 2 sene boyunca sadık kalarak yas tutan bir adamı getiriyor önümüze bu sefer İncir Reçeli 2. Aynı zamanda müzisyen de olan başrol Halil Sezai Paracıkoğlu’nun bu arada sürdürdüğü konserlerin rüzgarıyla 2011’de vizyona giren ilk filmin etkisi hiç geçmedi desek yeridir. İlk vizyonu 14 Şubat haftası olmasına rağmen sınırlı sayıda seyirciyi yakalayabilen İncir Reçeli kulaktan kulağa, fısıltı gazetesiyle yayılarak yeniden vizyon şansı elde etmişti. Film müziklerinin popülerliği de eklenince sıkı bir Halil Sezai,-İncir Reçeli hayran kitlesine ulaşıldığını söylemek mümkün.

    Bu Cuma karşımıza bir devam öyküsüyle çıkan ikinci film, yarattığı kitleye yaslanma ihtiyacı hissetmeden ayakta durabilen, ilkinden daha az ağlamaklı ve yine sürprizli bir yapım. Girişte de söylediğimiz üzere, Duygu’yu kaybeden Metin hiç bitmeyecekmiş gibi görünen bir yas evresindedir. İncir Reçeli’nden film yapmıştır ama görünen o ki bu kendisine sandığımız kadar deva olmamıştır. Günlerini tüketirken, şarkı söylediği barda işe başlayan, aykırı görünüşlü barmaid Gizem bir şekilde hayatına dokunmaya başlar. Ama Metin’in inatçı duvarları kolay kolay aşılamayacak kadar yüksektir… 

    Yönetmenliği ve senaristliği yine Aytaç Ağırlar tek başına üstleniyor.  Esasen oyuncu olan Ağırlar, ikinci uzun metrajında kamerayı kuracağı yerleri gene iyi seçmiş, zihinlere kazınacak planlara imza atmış. Misal, bir Galata Kulesi güzellemesi var ki, insana şarap açtırır. Rakı bardağındaki yara bandı, susmayan klarnet tınısı ve İstiklal Caddesi’nin yaşayan hali filmin içe işleyen kareleri.

    Öte yandan, filmin kırılma noktasına gelesiye kadar süresi biraz fazla uzun tutulmuş olsa da, senaryo ilk filme göre yan öykülerle daha başarılı desteklenmiş. Örneğin , “yaşanan hikayenin ete işlenmesi” olarak kendisine yer bulan dövme olgusu, en az aşk hikayesi kadar başrole oynuyor. Yine bu sene izlediğimiz Oscar adayı Belçika dramı Kırık Çember’i hatırlatırcasına kadın dövmeci başrolünü Şafak Pekdemir üstleniyor. Kendisini daha ziyade dizilerden anımsadığımız Pekdemir, tavizsiz sert hatun Gizem’i oldukça iyi canlandırıyor. Ne Gizem bir karton bebek, ne de acıya asılı kalmış olan Metin karikatürize bir karakter. İkisi de yaşıyorlar ama sadece biraz daha suskunlar çevrelerine göre. Konuştuklarında da beylik laflar ediyormuş gibi gelebilir kulağa; ölümün olduğu yerde olur o kadar.

    Bu noktada filmin hem yan karakterlerinin, hem de senaryo samimiyetinin paralel ilerlediğini de eklemek gerek. Hayatı, aşkı, ilişkileri ve acıyı sorgularken Ağırlar aslında oldukça samimi bir senaryoya da imza atıyor. Gerek Selim Akgül’ün canlandırdığı Cemil karakteri olsun, gerek hikâyesiyle yürek burkan Ahmet Uz’un Fikret’i ya da bardaki dört garson çalışanın doğalıkları, filmin seyirciye daha gündelik bir öykü yaşıyormuşçasına geçmesine fırsat veriyor.

    Bu filmin de müziklerinin en az ilki kadar çok konuşulacağı/dinleneceği ve dillerden düşmeyeceği aşikar. Halil Sezai hem çalıyor hem söylüyor yine, ondan geriye kalan boşlukları da başarılı bir soundtrack seçkisi dolduruyor. Özellikle finalde gelen Müslüm Gürses’li Affet hamlesi, filmin çıtasını hayranlar gözünde birkaç tık daha yükseltecektir.

    Uzun lafın kısası, ölüm varken hayatta ayrılık niye? Yaşama yeniden asılmaya ve yeniden sevmeyi öğütleyen İncir Reçeli 2, bu cumadan itibaren sinemalarda.

    twitter.com/duygukocabayli

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top