Hesabım
    Acı Tatlı Ekşi
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    Acı Tatlı Ekşi

    Güney Kore’den hediye Yeşilçam melodramı…

    Yazar: Duygu Kocabaylıoğlu

    Uzakdoğu sinemasının yerli sinemamıza en taze hediyelerinden olan Acı Tatlı Ekşi, 2017’ye veda etmeye hazırlandığımız şu son günlerde vizyona girerek, hem acı hem tatlı hem de ekşi bir hediye veriyor dram ve romantizm severlere.

    Filmin bitiş jeneriğinin en sonunda yazan “A Wedding Invitation filminden serbest uyarlanmıştır” ibaresini biz yazının en başında dillendirelim ki “ama bunun orijinal hikayesi bir Güney Kore filmine aiiiit!” çok bilmişliğine şimdiden perde çekelim. Zira Andaç Haznedaroğlu yönetmenliğinde hayata geçen ve yerelleştirilmiş senaryosu başrolde de seyrettiğimiz Buğra Gülsoy’a ait olan Acı Tatlı Ekşi, hali hazırda yapımcı BKM ile işbirliği masasına oturduğu bilinen Güney Koreli şirket CJ Entertainment’ın 2013 tarihli ve yurt dışında iyi gişe yapan “Fen shou he yue” filminin ülkemiz sinemasına taşınmış versiyonu. Öte yandan keşke bu filmin vizyonu öncesi CJ CGV orijinal yapımı da Türkiye’de vizyona soksaydı da, iyi kötü bir karşılaştırma şansımız olsaydı. Zira Güney Koreli yönetmen Ki-hwan Oh’un yönetmenliğini yaptığı bir başka yapım olan Peşinde Ölüm Var (Someone Behind You) sınırlı da olsa vizyona girerek seyirciyle buluşmuştu. Öte yandan film özellikle bir çiftin çocukluk arkadaşı olması ve sıkı arkadaşlıklarını ergenliğe ve üniversiteye taşırken beraber büyümeleri, maceralara sürüklenmeleri açısından fena halde de "Cesaretin var mı Aşka?" (Jeux d'enfants ) filmini yaşatıyor; neyse ki hikaye büyüme mevzu sonrası başka bir yola sapıyor.

    Orijinalinden farklı olarak romantik komedi değil yer yer Yeşilçam melodramına kaçan dram-romantizm türündeki yapım, birbirlerini çok uzun yıllardır tanıyan, beraber büyüyen ve büyüten Duygu ve Murat çiftinin tam mutlu sona ilerlerken kopuşlarını ve 5 yıl sonra tekrar yan yana gelmelerini işliyor. Omurgasına yerleştirdiği yan öykücük olan yemek şefliği yarışmasını da oldukça iyi kotararak işleyen film, ismini de bir anlamda Murat’ın bu şeflik kariyerinden alıyor. Aslında filmi bu sıfatlarla üçe bölmeye niyetlensek Tatlı, Acı, Ekşi olan bir öykü akışı var diyebiliriz.

    Yoğun bir dizi yönetmenliği kariyerinden sonra yönünü sinemaya çeviren ve bir önceki filmi Misafir ile katıldığı festivallerden övgüyle dönen Andaç Haznedaroğlu, üçüncü uzun metrajında tv’den gelen estetik dilini halen muhafaza ederek ilerlediği bir yönetmenlik anlayışı ortaya koyuyor. Senaryonun dramasına paralel olarak bol ağır çekim kullanan, hikayeyi yer yer geri dönüşlerle anlatan ve senaryonun yönetmenden beklentilerini yerine getiren Haznedaroğlu oyuncularının hali hazırda seyirci tarafından takdir görmüş elektriğinden iyi faydalanıyor. Aşk Yeniden dizisinde de birbirlerine çok yakışan bir çifti canlandıran Buğra Gülsoy ve Özge Özpirinçci ikilisi beyazcamın bu uyumunu beyazperdeye de taşıyarak özellikle de her yaştan kadın seyirci kitlesini 12’den vurmayı başarıyor. Filmin senaristi de olan Gülsoy’un karakter yaratma ve inandırıcılıktaki yeteneğinin altını tekrar çizmek gerek.

    Görüntü ve sanat yönetimi de steril bir işçiliğe haiz olan film, öte yandan öykünün üçüncü bölümünün altının yeteri kadar iyi doldurulmaması yüzünden seyircide yarattığı ilgiyi cömertçe harcıyor. İşte Yeşilçam dramının devreye girdiği ve kız arkadaşının yanında mecburen filme gelen erkek seyircinin oflamaya başladığı yerler tam da bu sahneler maalesef. Duygusal yoğunluğu ve tonu kaybetmemek adına gerçeklikten ödün verilerek örülen dram dozu filmin ekşisi olarak damaklarımıza yerleşiyor.        

    Mendillerin çantalardan çıkartılıp gözlere götürüldüğü finali ile “aşkınıza ve sevginize ne olursa olsun sahip çıkın ve yaşarken beraber olmanın acı, tatlı, ekşi her türlü tadına varın” mesajını veren film, 2017 yerli gişe sinemamıza da tatlı tatlı selam gönderiyor…

    Twitter.com/duygukocabayli

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top