Hesabım
    Cadılar Bayramı Öldürür
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,5
    Geçer
    Cadılar Bayramı Öldürür

    Korku Ruhu Kemirir

    Yazar: Onur Kırşavoğlu

    2018 yılında seriye yeni bir soluk getiren ve külliyatın en iyi filmlerinden birine imza atan David Gordon Green, kendi üçlemesinin ikinci filmi Halloween Kills’le sinemalarımıza konuk oluyor. Green, 2022 yılında Halloween Ends filmiyle, adından da anlaşılacağı üzere kendi yolculuğunu bitirecek ve büyük ihtimalle Michael Myers’a veda edecek. Halloween Kills’te, bir önceki filmde ve serinin birçok filminde yer alan Jamie Lee Curtis’in yanı sıra, Judy Greer, Andi Matichak, Will Patton, Dylan ArnoldAnthony Michael Hall ve Kyle Richards gibi isimler rol alıyor. Film, bazı açılardan 11 filmlik seride yenilikçi dururken, birçok açıdan ise zayıf bir tercih olarak karşımıza çıkıyor.

    Halloween Kills, elbetteki Cadılar Bayramı’nın olduğu gecede ve bir önceki filmin kaldığı yerden devam ediyor. Artık adet olduğu üzere orijinal filmle bir gönderme/flashback ve yeni bir bilgiyle de karşı karşıya kalıyoruz. Bu manevradan sonra, daha fazla tanıdık yüzle bir araya geliyoruz ve Michael Myers’ın dönüşünü bekliyoruz. Myers, bir önceki filmin finalinde yaşanan olaydan her zamanki gibi sağ çıkmayı başarıyor ve kasabaya geliyor. Bu noktada yenilikçi denebilecek en önemli özellik, şimdiye kadar çekilen en kanlı Halloween filmi olması. Gerek sahnelerdeki şiddet ve kan dozu, gerekse Myers’ın kaba tabirle iyice çıldırmış olması bu filmde en göze batan tercih. Myers’ın daha “seçici” olduğu, kandan ziyade gerilimin ön planda olduğu Halloween anlatısı terk edilmiş, yerine Myers’ın önüne çıkan herkesi öldürdüğü ve kanın su gibi aktığı, gerilimden ve sessizlikten çok, gürültünün hakim olduğu anlatı tercih edilmiş. Bazı sahneler ve müzik kullanımı, Michael Myers’ı adeta bir Rockstar gibi gösteriyor. Bu durum, türün ve Myers’ın hayranları tarafından coşkuyla karşılanacaktır ama seride eski anlatıyı sevenler ve iyi yazılmış bir senaryo arayanlar aynı oranda nefret edebilir.

    Green, Myers için bunları düşünürken, bu kez kasaba halkı için de bir hikaye kuruyor. Myers’ın dönüşü üzerinden, korkunun öfkeye dönüşmesi ve toplumsal bir felaket filmin finalinde epey yer kaplıyor. Halk, korkunun esiri oluyor ve içindeki öfke, hepsini birer canavara dönüştürüyor. Plansızca ve birer tarikat üyesi gibi tekrarlanan sloganlar eşliğinde yanlış kararlar alıyorlar. Myers’ın cinayetler dışında, Haddonfiled kasabasına yaptığı da tam olarak bu. İnsanları korkutmak, onlara düzgün bir hayat yaşama şansı vermemek ve bu korku sebebiyle insanlıklarından çıkmalarını sağlamak. Kaba kuvvetle yerle bir edilemeyen Myers, daha da güçleniyor ve şeytani güçleriyle huzuru bozuyor ama şeytan bir şekilde yenilmeli. Belki bir gün, belki bir sonraki bölümde…

    Korku üzerinden yapılan göndermeler ve orijinal film için verilen referanslar başarılı olsa da senaryo genel anlamda sınıfta kalıyor. Yeni karakterlerin ve diyaloglarının inandırıcılıktan uzak oluşu, klişelerin havada uçması, yönetmenin bazı anlarda ikinci sınıf manevralarla derdini anlatması ve 100 dakika boyunca devam eden ve bıktıran tekrarlar zayıf senaryonun bir ürünü. Green, ayarı tutturup, bir önceki film gibi bir anlatı yakalasa, en azından geri adım atmamış olurdu ama bu halini başarılı kabul etmek biraz zor. Ancak, başta belirttiğim sebeplerle ve hayranların gücüyle filmin tamamen başarısız olacağını düşünmek de imkansız. Çünkü, 10’dan fazla filme sahip olan ve sadece üç civarı çok iyi bölümü bulunan bir seri için zaten beklenti bu yönde. Hal böyleyken, Myers’ın rockstar oluşu, filmi iyi bir eğlenceliğe dönüştürebilir. Bu sebeple, izleyici-eleştirmen beğeni farkının en yüksekten yaşanacağı filmlerden biri olacağını tahmin etmek güç değil.

    Green, kendi hesabını kapatırken bir sonraki filmde ne yapar bilinmez ama politik göndermeleri, korku hissiyatını yaşatması ve kasabanın uyanışını dikkate alırsak, final için Myers’a bir son yazmış olabilir. Elbette, bazı seriler gibi, bu seri de asla bitmeyecek. Rob Zombie gibi tamamen farklı bir tarzı benimseyen ya da Green gibi, kasabayı ön plana çıkaran birileri daima olacak. Bunları zamanla göreceğiz ama korku külliyatının en korkutmayan (ilk iki film dışında) ve salt eğlence unsuruna dönüşebilen yegane ismi olan Michael Myers, tıpkı James Bond gibi varlığını devam ettirecek. Bir sonraki macera için fazla beklemeyeceğiz, 2022 yılında kasaba kendine gelebilir! Çünkü, Laurie bu işi bitirmeye ve şeytanı öldürmeye kararlı. Tabii önce, kasabayı korku dağlarından kurtarması gerekecek...

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top