Hesabım
    Van Helsing
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    1,5
    Kötü
    Van Helsing

    <B>Van Helsing</b> Kokteyli

    Yazar: Anıl Ergin

    Anlaşılan önümüzdeki zamanlarda bir çok popüler karakterin ya da kahramanın bir araya geldiği filmler gündemde olacak. Önce Freddy Jason'a Karşı geldi; Alien vs. Predator her daim gündemde. Şimdi de korku edebiyatının en tanınmış karakterlerinin bir araya geldiği Van Helsing beğenimize sunulmuş durumda.

    Van Helsing için herhangi bir görüş bildirmeden önce bir hatırlatma yapmak gerek. Bence Van Helsing aslında bir B kategorisi filmi. Yönetmeni olan Stephern Sommers'ın önceki filmlerinin Mumya ve Mumya Geri Dönüyor olduğunu hatırlatırsak, nasıl bir film ile karşı karşıya olduğunuzu anlarsınız sanırım. Gösterişli efektler, teknik açıdan kusursuz çekimler, sonu gelmeyen aksiyon sahneleri, biraz kan, biraz mizah ve tabii ki bir Hollywood yapımının olmazsa olmaz öğesi olan aşk. Hepsi bir arada. Üstelik mantık kurallarını dikkate almadan ve de korku edebiyatını sömürmekten çekinmeden..

    Klasik korku filmlerinin ve B sınıfı filmlerin büyük hayranı olan yönetmen Sommers, kendi yazdığı ve yönettiği projesine çok güvendiğini farklı zamanlarda ifade etmiş. Güvenmekte haksız da sayılmaz. Çünkü her biri ayrı bir hayran kitlesine sahip olan korku edebiyatı kahramanlarını bir araya getirmiş. Bram Stoker'ın Dracula'sı öykünün merkezinde. Kendisine Kurt Adam ve Dr. Frankenstein'ın canavarı eşlik ediyor. Hikayenin başında ise aslında çok farklı bir karakter olan Stevenson'ın Mr. Hyde'ı gözüküyor. Basit bir çizgi roman kahramanı gibi canlandırılan Mr. Hyde açıkcası bu filme uymamış. Filmin ana karakteriyle tanışma amacıyla kendisinden faydalanılmış anlaşılan.

    Ana karakter? Tabii ki filme adını veren Van Helsing. Bram Stoker'ın kitabında yaşını başını almış bir vampir uzmanı olarak anlatılan ve Coppola'nın Dracula filminde de Anthony Hopkins tarafından canlandırılan Abraham Van Helsing, Stephen Sommers tarafından karizmatik bir vampir (ya da filmdeki karakterlerin farklılığını düşünerek canaavar mı diyelim?) avcısı olarak tekrar yaratılmış. Vatikan'a hizmet eden gizli bir örgütün görevlisi olan karakterimizin ön ismi de film için daha uygun olur düşüncesiyle Gabriel olarak değiştirilmiş. Bruce Willis ve Mel Gibson'un canlandırdığı sert ve asi polis tiplemesinin 18. yüzyıl Vatikan versionu olan Gabriel Van Helsing'i oynamak da çok yerinde bir seçim olarak Hugh Jackman'a düşmüş.

    Önceden de ifade ettiğim gibi, Van Helsing bir B filmi. Yani bir sinema klasiği olmak ya da Oscar ödüllerinden bir düzine götürmek, ciddi eleştiriler almak gibi bir iddiası yok. Böyle iddiaları olmadığı gibi kendini hafife almak için de elinden geleni yapıyor. Karakterler hoyratca kullanılıyor, aksiyon eksik olmuyor... Fakat günümüzde bilinçli olarak çekilen tüm diğer B filmleri gibi Van Helsing'in de önemli bir farkı var eski B filmlerine göre. Teknik açıdan hiç bir kusur barındırmıyor. Tamamına yakını Prag'da çekilen film, fantastik bir yapıda olmasına rağmen, bir dönem filmi titizliğiyle yapılmış. Başarılı sanat yönetiminin yanı sıra gotik ruha uygun bir görüntü yönetimi, Van Helsing'i teknik açıdan kusursuz bir noktaya taşımış.

    Eğlence amacıyla çekilen ve bu amacına büyük ölçüde ulaşan filmin belirgini bir kusuru var. O da gereğinde fazla uzun olması. 130 dakikayı aşan bir süre, ayakları yere böylesine uzak bir film için fazlasıyla uzun olmuş. Söz konusu film bir Quentin Tarantino yapımı olsaydı, bu süre konusu sorun olmazdı tabii ama bu filmde durum sonlara doğru sıkıcı bir hal almış. Bir sürpriz beklemiyoruz zaten. Sonunda ne olacağı da az çok belli olan böylesi bir film biraz daha kısa olsaydı hak ettiği ilgiye daha çabuk ulaşabilirdi. (Bu arada senaryoda sürpriz yok ama Hugh Jackman'ın, X Men'de canlandırdığı Wolverine karakterine yapılmış olan gönderme de gözlerden kaçmıyor.)

    Van Helsing fantasitk film meraklılarının kaçırmaması gerekin bir yapım olarak gözüküyor. Aslında edebiyat klasiklerinin hoyratca kullanılmış olması rahatsız etmezse, macera filmi seven seyirciler de kayıtsız kalmamalılar bu filme. Neyse, çok da ilgilendirmez beni: İzninizle Pardayanlar ve Üç Silahşörler'in Monte Kristo Adası'nda buluştuğu ve kendilerini kandıran Long John Silver'ı alt etmek için çaba sarf ettiği öykümü tamamlamak üzere köşeme çekiliyorum.

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top