Hesabım
    Beyaz Gezegen
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    Beyaz Gezegen

    Hala Korkmayanlardan mısınız?

    Yazar: Ayşegül Kesirli

    Hadi itiraf edelim; üzerimize çöken küresel ısınma tehdidinden kış aylarında pek de şikayetçi değildik. Ne ulaşım yollarını felç edecek bir kar, ne de bizleri uzun süre evlerimize kapanmaya zorlayacak dolu dolu bir yağmur yağdığına rastlamamak, keyfimizi o kadar da kaçırmıyordu.

    Şubat ayının başında vizyona giren ilk ilgi çekici küresel ısınma belgeseli Uygunsuz Gerçek de, dikkatimizi küresel ısınmaya yöneltmeyi pek başaramamıştı. İzlemeye başlamadan önce karşı karşıya olduğumuz tehlikeleri bir bir açıklığa kavuşturacağını umduğumuz bu belgeselin, kendisini matematik işlemlerinin kafa karıştırıcılığına, renkli grafiklerin anlaşılmaz diline kurban etmesi, kafamızdaki soru işaretlerine kesin cevaplar almamızı engelledi. Bizi derinden sarsmasını beklediğimiz Uygunsuz Gerçek, beklediğimiz "sarsıl ve kendine gel" komutunu vermiyordu ki, bizler ılık, endişesiz kış günlerimizin tadını çıkarmayı bir kenara bırakıp, susuz geçecek yaz günlerine hazırlanalım.

    Ne olduysa, doya doya yaşadığımız bahar mevsiminin üç ayda değil de sadece birkaç hafta içinde yerini yaza bırakmasıyla oldu. İçimizdeki endişe giderek büyümeye başladı. Yaz aylarında İstanbul'da susuz kalacağımız sözleri bir söylenti olmaktan çıkıp, giderek yaklaşan bir gerçeğe dönüştü. Zamanında gülmekle tiksinmek arasında bir duygu dalgasıyla izlediğim Tsai Ming-Liang'ın Serseri Bulut filminde, su bulamadığı için susuzluğunu karpuz suyu içerek gideren karakter ile özdeşleşebilecek olmak artık beni güldürmekten ve tiksindirmekten öte korkutuyor sanırım.

    İçinde bulunduğumuz doğal tehlikeye çeşitli belgesellerle dikkat çekilmeye çalışılsa da, istenilen etki bir türlü yaratılamıyor. Bu hafta vizyona giren küresel ısınma belgeseli < href=http://beyazperde.mynet.com/film/3622>Beyaz Gezegen de görsel olarak beklenen "sarsıl ve kendine gel" komutunu tam olarak veremiyor. Ancak kendine has anlatımı ile izleyici üzerideki etkisi Uygunsuz Gerçek'ten çok daha yoğun olacak gibi görünüyor.

    Beyaz Gezegen, beklendiği gibi küresel ısınmanın korkutucu gerçekliğini açık açık yüzünüze çarpıp, sizi dehşete düşürecek bir belgesel değil. Süresi boyunca çoğunlukla kuzey kutbunda yaşayan canlıların mevsimsel rutinlerini dile getiriyor. Şahane kutup manzaralarından yararlanarak yarattığı fotografik görüntülerle, bize kutupların, kutup canlılarının bir mucizeyi andıran güzelliklerini göstermekle yetiniyor. Aslında gösterdiği bu güzellikler, tıpkı bir korku filminde olduğu gibi küresel ısınmaya karşı beslediğimiz korkuyu daha da körükleyen bir etki yaratmakta.

    Tahmin edersiniz ki, en korkunç sahnelerinin inatla gösterilmediği, sadece var olduklarının bilindiği bir korku filminde, gösterilmeyen sahneleri kafamızda yaratmak bizi daha da çok korkutur. Bu sahnelerin vahşetini gördüğümüz takdirde onları kaldıramayacağımızı, belki de korkudan bayılacağımızı düşünmeden edemez hale geliriz ve bu görünmez sahneler bizi neredeyse terörize eder. Beyaz Gezegen'in, küresel ısınma felaketinden filmin son dakikalarına kadar söz etmemesi, küresel ısınmanın bu bölge üzerine yaratacağı korkunç etkileri sadece zihnimizde canlandırmamıza neden oluyor. Bu belgeselde denizden geçen gemileri buzul zannedip onlara saldıran, üzerlerine çıkmaya çalışan kutup ayıları görmüyoruz. Ancak onların varlığını bilmek, belgeseli izlerken gördüğümüz büyüleyici kutup manzaralarının, bize gösterilmeyen bir tehlike tarafından tehdit edildiğini düşünmeden edemememize neden oluyor ve bu durum belgeseli bir korku filmi kadar ürkütücü hale getiriyor.

    Beyaz Gezegen'in satır aralarında yatan anlamlı mesajını ve görsel güzelliğini bir kenara bırakırsak filmi etkileyici yapan en önemli özellik, çarpıcı müzik kullanımı. Çayırın Sakinleri, Kuşlar Kanatlı Uygarlık, Yaradılış: Büyük Sır gibi popüler ve etkileyici belgesellerin müziklerinde de imzası bulunan Bruno Coulais'in filme katkısı büyük. Film süresince bizi olacaklara duygusal olarak hazırlayan en belirgin etmen, Coulais'in hikayenin ritmiyle birebir uyum sağlayan müziği. Hikayeye eşlik eden müzik, bir yerden sonra sizi duygusal olarak öyle bir noktaya getiriyor ki, buzullardan kopan kocaman buz kütlelerinin denize düştüğü an içinizden de bir şeyler kopuyor neredeyse. Coulais'in müzikleri eşlik etmediği takdirde, Beyaz Gezegen'in şu anki etkileyiciliğini koruyamayacağını tahmin etmek pek de zor değil.

    Daha önce hiç görmediğimiz canlı türleriyle tanışmamızı, bir kutup ayısının doğumu gibi hiç şahit olmadığımız doğal olaylarla karşılaşmamızı sağlayan Beyaz Gezegen, her yaştan seyircinin izlemekten zevk alacağı bir film. Özellikle son yıllarda buzullar veya sualtı yaşamı hakkında edindikleri bilgiler Buz Devri ve Sünger Bob Kareşort gibi animasyon filmlerle sınırlı kalabilen küçük yaştaki izleyicilerin mutlaka görmesi gerek.

    Küresel ısınmanın ne gibi sonuçlar doğurabileceği hakkında ansiklopedik bilgi vermeden sadece bizi kendi halimize bırakarak üzerimizde çarpıcı bir etki yaratmayı başaran Beyaz Gezegen, aynı zamanda doğal yaşamın akıcılığından ve disiplininden resmen ibret almamızı sağlıyor. Belki küresel ısınmanın hayatımızı nasıl tehdit ettiğini ancak kişisel olarak yoğun bir şekilde deneyimledikten sonra kavrayıp, harekete geçebileceğiz. Ancak Beyaz Gezegen'i izlerken kafamızda oluşan felaket görüntüleri, aslında sürekli uyarıldığımız bu doğal tehlikeden ne kadar korktuğumuzu fark etmemize yardımcı oluyor ve korktuğumuzun başımıza gelmemesi için bizi önceden önlem almaya çağırıyor.

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top