Sesi çıkmayan tüm Fidan'larımız için bir film...
Yazar: İdil Hazal AcarÖdül sezonunun parlayan filmleri birer birer vizyona çıkmaya başlamışken 61. Antalya Film Festivali’nde En İyi Kurgu (Melike Kasaplar) ve En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Ayça Bingöl) ödüllerini alan “Fidan”ı izleme imkanını sonunda bulduk. Çok yönlü bir sanatçı olan Ayçıl Yeltan’ın ilk uzun metrajı “Fidan”. Kız kardeşi Görkem Yeltan’ın Yalçın Akyıldız'la birlikte yapımcılığını üstlendiği proje 2022’de Kültür Bakanlığı’ndan sinema desteği alınca filmin yolculuğu başlamış. Ayça Bingöl, Alican Yücesoy, Pınar Tuncegil, Gürkan Uygun ve Göksel Kortay gibi usta bir oyuncu kadrosuna genç yetenek Leyla Smyrna Cabas; filmin sessiz Fidan’ı olarak eşlik ediyor. Didaktik anlatısının yanı sıra, güzel görüntüler ve vurucu müziklerle bezeli bir film Fidan. Burada ayrı bir başlık açarak görüntü yönetmeni Arda Yıldıran ve müzisyen Tolga Çebi’yi kutlamak lazım. Özellikle müzikte yılın en ön plana çıkan yerli yapımı diyebilirim “Fidan” için.
Konusuna gelecek olursak; Fidan, Anadolu’nun tablo gibi güzel bir köyünde yaşayan 13 yaşında bir kızdır. Küçük kardeşi ile birlikte genelde yengesi ve babaannesinin gözetimindedir çünkü annesi hastanede yatmaktadır ve kamyon şoförü olan babasının da evle pek ilgisi yoktur. Okul birincisi olan Fidan’ın başarısı matematik öğretmeninin dikkatini çeker ve Fidan’ın doktor olmak istediğini, LGS’ye mutlaka girmesi gerektiğini söyleyerek kızı sınava götürmek için yengesini ikna eder. Babadan izin alınmayan bir organizasyonla, Fidan kasabaya, sınava götürülür. Güzel bir sonuç elde etmesi işten bile değildir artık. Fakat çok geçmeden uzun süredir hasta olan annesi ölür. Bu noktadan sonra Fidan’ın kazandığı Anadolu Lisesi’nin bir önemi kalmamıştır. Kardeşini ve babasını bırakıp bir yere gidemeyeceğine inandırır kendini. Sınav sonucunu ailesiyle paylaşmaz, zaten o hengamede ona sonuçları soran da olmaz. Kazandığı okula kayıt yaptırmıyor olması öğretmeninin dikkatini çekmese, planladığı gibi evinde, köyünde kalması mümkün olacaktır aslında. Ama öğretmeni kayıt sürecinin sonuna doğru köye gelerek yengesini durumdan haberdar eder. Bütün aile Fidan’ın başarısını öğrenir. Bu durumda son karar Fidan’a kalmıştır artık. Kendi kaderini çizmek kendi ellerindedir.
Çok umutlu bir tonda biten film, bu sonunun tam aksini yaşayan binlerce Fidan düşünüldüğünde insanın içini biraz eziyor aslında. Fidan film boyunca tek bir cümle hariç hiç konuşmuyor. Bu sessizliğiyle Anadolu’nun sesi çıkmayan binlerce kız çocuğunu temsil ettiğini anlıyoruz. Genel olarak da diyalogsuz bir film, resim seçimi güzel yapılmış ve bu sayede görüntüyle diyaloğun eksikliğini kapatma imkânı doğmuş. Omuzda kamerayla, daha sahici doğal görüntüler yakalamak istenmiş. Kadın gücü, kadınların birbirinin yurdu olması, birbirlerine olan destekleri film boyunca ana temalardan biri zaten. Yalnız, kadınları bir araya getirip hem iş yaptırma hem türkü söyletme (bir nevi kız neşesi yaratma) fikri her ne kadar güzel olsa da Anadolu’da yeni cenaze çıkmış bir evde böyle ulu orta şarkılı türkülü toplanmalar yapılmayacağını düşünüyorum. Filmin genel anlatısıyla tutarlı ancak hayatın genel akışına aykırı bulduğum bir noktaydı. Bu kadarı da nazar boncuğu olsun. “Fidan”ın güçlü oyuncu kadrosuna diyecek tek bir söz yok, üstelik minicik bir sahnede Binnur Kaya’yı görmek çok hoş bir sürpriz oldu. Başrolde yer alan Leyla Smyrna Cabas’ın anlamlı yüzü ve bakışlarıysa oyunculuğun ille de konuşarak, büyük jestlerle yapılması gerekmediğinin kanıtı gibi. Umuyorum ki genç oyuncuyu ileride de pek çok iyi filmde izleyeceğiz, yeteneği gözden kaçacak gibi değil çünkü.
Umut veren hikayesiyle, görüntüsü, müziği, oyuncuları ve yönetmenliğiyle izlemeye değer, yılın öne çıkan filmlerinden biri oldu Fidan. Dağıtım süreci nasıl gelişecek, Anadolu şehirlerinde gösterim yapma imkânı bulabilecek mi bilmiyorum ama okullarda dahi gösterilmesi ve gerçek Fidan’lara ilham vermesini dilediğim bir film.
İdil Hazal ACAR