“Ispanak var, Temel Reis var, ne duruyorsun; film yapsana!”
Yazar: Gizem Şimşek KayaSalem House Films, Millman Productions ile Otsego Media ortak yapımcılığında çekilen "Popeye: The Slayer Man" filminin yönetmen koltuğunda "Dark Revelations" (2015), "Quija Witch" (2023) gibi filmlerin yönetmenliğini yapmış olan Robert Michael Ryan oturuyor. E.C. Segar tarafından yaratılmış "Popeye: The Sailor Man" karakterinin korku türüne yönelik öyküsünü Cuyle Carvin, Jeff Miller ile Robert Michael Ryan birlikte kaleme almış, senaryolaştırma ise John Doolan tarafından gerçekleştirilmiş. Görüntü yönetmenliğini Korey Rowe’un üstlendiği filmin oyuncu kadrosunda ise Jason Robert Stephens, Angela Relucio, Sarah Nicklin, Sean Michael Conway, Elena Juliano, Scott Swope, Marie-Louise Boisnier, Mabel Thomas, Steven McCormack gibi isimler bulunuyor.
Filmin konusunu bir şehir efsanesine göre Denizci Adam'ın, uzun bir süre önce terk edilmiş olan ıspanak konserve fabrikasında yaşadığına dair yayılan söylentilere inanan bir grup üniversite öğrencisinin talihsiz hikâyesi oluşturuyor. Bir grup meraklı arkadaş fabrikayı ve limanı rahatsız ettiği söylenen "Denizci Adam" efsanesini araştırmak için terk edilmiş eski bir konserve ıspanak fabrikasına gizlice girerler.
Kim Bu Denizci Adam?
Hepimizin çizgi filmiyle anımsadığımız Popeye, bizim bildiğimiz adıyla Temel Reis, aslında ilk önce bir mizah dergisinde, yan karakter olarak sahneye çıkıyor. 17 Ocak 1929’da, Thimble Theater adlı çizgi romanın yan karakteri olarak rastladığımız Temel Reis; 1933 yılında bu kez sinemaya atlasa da yine müstakil bir çalışma yerine başka Betty Boop çizgi filminde yan karakter olarak yer alıyor. Tabii sonradan işler gelişiyor, kendi adıyla animasyonları, çizgi romanları ve hatta heykeli oluyor! Evet, Temel Reis 1937’de Amerika’nın yeme alışkanlığına yaptığı katkılardan dolayı heykeli dikilen ilk çizgi karakter olmayı başardı.
Winnie ile Pik Yapan Furya Sürüyor…
Masalların orijinallerinin korkutucu olduklarını hepimiz biliyoruz. Masalların korkutucu yanlarına odaklanan birçok korku filminin gösterime girmesine ek olarak, özellikle "Winnie The Pooh"nun telifinin açılmasıyla birlikte Disney karakterlerinin birer korku figürüne dönüşmeye başladığı bu günlerde ülkemizde Temel Reis olarak bildiğimiz Popeye karakterine ait korku filminin yapılması da şaşırtıcı değil. Mickey Mouse’un bile telifi düşer düşmez "Mouse Trap" (2024), "I Heart Willie" (2024), "Screamboat" (2025) gibi birçok korku versiyonu yapıldı. Bu film özelinde öyküye bakıldığında fena olmayan bir temel üzerine konumlandırıldığı ancak eski teknikler ve ortalama oyunculuklar nedeniyle bu çabanın da boşa harcanmış olduğu fark edilebiliyor.
B Filmi kategorisinde yer alan filmin yapımcısı Jeff Miller’ın röportajlarda belirttiği gibi vahşet sahneleri için CGI'a güvenmek yerine gerçek pratik efektler kullanmaya çalışmışlar. Cesaret isteyen bu seçim sonucunda eski bir B Filmi havası yaratacaklarına inansalar da maalesef amatör bir film görüntüsü yaratmaktan öteye geçememişler. Haliyle, olabildiğince kanlı şiddet sahneleri göstermeye çalışsalar da günümüz teknolojisinde bu efektler gerçekçilikten uzak görüntülerin izleyicilerle buluşmasına neden olmuş.
Oyuncuların performanslarının da ortalama olduğu filmde, öyküyü yazanların eski kafalı oldukları da karakterlere saçma seçimler yaptırmalarıyla ortaya konulmuş. Bu durum, yapay olan efektlerle bir araya geldiğinde inandırıcılıktan uzak bir filmle karşı karşıya kalmamızla sonuçlanıyor.
Tek Temel Reis Bu Değil
Popeye karakterine ait ilk korku türündeki film de bu yapım değil. William Stead yönetmenliğinde çekilmiş olan ancak ülkemizde gösterime girmeyen "Popeye’s Revenge" (2025) ve Paul Stephen Mann yönetmenliğinde çekilen "Shiver Me Timbers" (2025) adlı iki film daha bulunuyor. "Shiver Me Timbers" (2025) ile "Popeye’s Revenge" (2025) çok daha kötüsünü yapıyor ve "Winnie The Pooh: Blood and Honey" (2023)’e benzer şekilde kadın bedeni teşhirini de öne çıkarıyorlar. Bu bağlamda "Popeye: The Slayer Man"in en azından bu yola sapmayarak diğer rakiplerinden sıyrıldığını söylemek mümkün.
Üstelik öyküleri de birbirinden oldukça farklı. "Popeye: The Slayer Man"de kasabada uzun zamandır boş durmakta olan depoda Popeye’nin hayaletinin bulunduğuna dair rivayetler vardır. Bu konserve fabrikası aslında toksik maddeler kullandığı için kapatılmıştır. Popeye de buradaki toksik ihtivalı konserveler nedeniyle mutasyona uğramıştır. "Popeye’s Revenge" (2025) filminde vücut deformasyonu ile doğmuş olan Popeye; kasabanın çocukları tarafından ötekileştirilmekte, dalga geçilmektedir. Bu tarz bir olay sırasında gücünü kontrol edemeyip kasabalı bir çocuğu öldürmesi üzerine kasaba halkı içinde ailesinin de bulunduğu Popeye’nin evini ateşe verir. Ailesini kurtaramayan Popeye, yangından kurtulsa da kasabalılar tarafından kovalanır ve yanarken kendini göle atar. Cesedi bulunamaz ve göle sisin çöktüğü geceler onun hayaletinin geleceğine inanılmaktadır. Bu yönleriyle de Freddy ve Jason’ın harmanlandığı bir efsane yaratılmaya çalışılmıştır. "Shiver Me Timbers" (2025) filminde ise kuyruklu yıldızın yani meteorun bir parçası bir balıkçının piposuna düşer ve onun mutasyona uğramasına yol açar. Dolayısıyla şu ana dek elimizde biri deforme bir vücut ile dünyaya gelmiş, ikisi de mutant olmak üzere üç Popeye bulunuyor.
Sonuç olarak "Popeye: The Slayer Man"; çocukluğumuzun bir kahramanının daha korku unsuruna dönüştürüldüğü, öyküsü iyi olsa da efektler ve oyunculuklar ile gerçekçilikten uzak kalan vasat bir film. B Filmi sevenleri belki ikna edebilir… O da belki!
Gizem ŞİMŞEK KAYA