Hesabım
    Şark Vaatleri
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    4,5
    Muhteşem
    Şark Vaatleri

    Neredeyse Şaheser...

    Yazar: Oktay Ege Kozak

    Şark Vaatleri, David Cronenberg'in 2005 yapımı Şiddetin Tarihçesi ile başlattığı daha popüler, daha geleneksel sinema hareketinin ikinci filmi. Şiddetin Tarihçesi, bir çok yönüyle orijinal, yetişkin ve adı üzerinde şiddetli bir yapım olabilir, ama konu Kanada'nın iç organ sever dahisine geldiğinde filmlerinden az çok anlaşılabilir bir hikaye bekleyen sinema seyircisi için yönetmenin diğer organik eserlerine kıyasla en geleneksel filmiydi. Şiddetin Tarihçesi'nin hiçbir sahnesinde Viggo Mortensen'in göbeğinde vajinamsı bir video kaset çalar oluştuğunu, veya Maria Bello'nun insan midesine benzeyen bir sanal gerçeklik cihazını belinde oluşan bir deliğe soktuğunu hatırlamıyorum.

    Cronenberg, Şark Vaatleri ile bir kez daha organize suç dünyasının derinine iniyor ve bir kez daha Viggo Mortensen'ın üzerinde çakmak yakılabilecek sert surat ifadelerini aynı oranda sert bir hikayede kullanıyor. Bu sefer Londra'nın bin bir türlü etnik gruplarından oluşan suç dünyasında, masum görünümlü restoranlardan para aklayan vahşi, katı ve törelere bağlı Rus Mafyası'nın göbeğine iniyoruz. Fakat hikayemiz daha masum, daha ümit verici bir mekanda başlıyor: Bir hastanenin doğum servisinde kan kaybından ölen 14 yaşında Tatiana isimli bir Rus kız, hayatını kaybetmeden önce nur topu gibi bir kız doğurur. Bütün vücudu baştan sona kanla kaplı genç bir kızın ne kadar ümit verici bir görüntü olduğunu merak ediyorsanız, unutmayın ki halen Cronenberg'in dünyasındayız.

    Bebeği doğuran hastane ebesi Anna (Naomi Watts) Tatiana'nın cebindeki günlüğü gizlice alır. Masum ümitler ile daha iyi bir yaşam için İngiltere'ye göç eden genç kızın eroin bağımlılığı yoluyla fahişeliğe zorlandırılmasını anlatan trajik bir dokümandır. Günlük, sürekli Trans-Siberian isimli bir Rus Restoranı'ndan bahsetmektedir. Anna, Tatiana'nın geçmişi hakkında daha fazla bilgi edinebilmek için restoranı ziyaret etmeye karar verir. Zaman geçmeden Tatiana'nın bebeği hakkında şok edici bazı gerçekleri öğrendikçe Rus Mafyası'nın başı Semyon (Armin Mueller-Stahl), sağ kolu şoför/fedai Nikolai'yı (Viggo Mortensen) Anna'nın peşine takar. Fakat Nikolai'ın Semyon ve Anna hakkında başka planları vardır.

    Filmi başlatan vahşi bir boğaz kesme sahnesi, ortasına hükmeden uzun, sert ve dahiyane bir hamam sekansı, Rus Mafyası'nın dövme takıntısını inceleyen uzun yakın çekimler, Cronenberg'in insan anatomisi ve ruhu arasındaki pek de ince olmayan benzerlikleri incelemeye bayılan kimliğini yer yer ortaya koyuyor. Görsel benzerlikler burada bitmesine rağmen Cronenberg'in değişik, neredeyse seyirci ile oynamaktan zevk alan anlatım stili, alışılagelmiş hikayesine rağmen Şark Vaatleri'ni sarıp sarmalıyor. Ne yazık ki film ile olan en büyük sorunum buradan kaynaklanıyor.

    Bazı filmler vardır, yılın en başarılı, en akılda kalan yapımlarından biri olmanın o kadar milimetrik bir farkla uzağından geçer ki, bariz kusurlara sahip ortalama bir filmden daha çok hayal kırar. Şark Vaatleri, bu tanıma o kadar mükemmel uyuyor ki, bu filmden sonra "neredeyse şaheser" tarzı bir takma isim yaratılabilir. Elimizde hem teknik, hem de oyunculuk bakımından sahnesine sahnesine yaratıcı ve eğlenceli olduğu kadar titizlikle elden geçirilmiş bir yapım var. Rus Mafyası'nın derinlerine inen, en küçük detaylarını seyirciye aktarmaktan kaçınmayan epik bir suç dramının oluştuğunu hissediyoruz, ama bu oluşum elle tutulur bir olgunluğa ulaşamıyor. Ana hikaye ile fazla alakası olmayan, detay bazlı sekanslar izlememizin yanında, hikayeye hayati önemi olan bazı gelişmeleri görmüyoruz. Bu gelişmeler ya bir-iki diyalogla seyirciye anlatılıyor, ya da tamami ile es geçiliyor. Bu ilginç yaklaşımın içinde hikayenin doruk noktası olması gereken, Semyon hakkındaki anahtar bir sahnenin es geçilmesi de var.

    Eleştirmenler ve seyirciler tarafından en sık tekrar edilen şikayetlerden biri izledikleri filmin çok uzun olduğuna dairdir. Sonuçta her filmde hikayenin akışını bozmadan çıkarılabilecek bir kaç sahne, kesilebilecek bir kaç plan vardır. Şark Vaatleri hakkında ise sinema tarihinde nadir bulunacak bir şikayetim var, o da filmin yeterince uzun olmadığı.

    Nikolai'ın geçmişi hakkında öğrendiğimiz bazı detaylar hikayeye fazla geç bir noktada giriyor ve bu yüzden filmin finali sanki halen ikinci perdenin ortasındaymışız gibi bir his yaratıyor. Filmin ani gelen finalinden sonra Nikolai'ın nasıl kararlar verip halen zor olan amacına nasıl ulaşacağını merak etmemek zor. Gayet geleneksel bir üç perde yapısına sahip olan Şiddetin Tarihçesi'nden sonra, Cronenberg'in Şark Vaatleri gibi bir suç dramında Videodrome ve Çıplak Yemek gibi daha gerçeküstücü yapımlarında kullandığı dağınık anlatım tarzını kullanması, cesur olmasına rağmen filmin bütününe zarar veren bir seçim.

    Her ne kadar bunlar yerinde şikayetler olsalar da, o kadar önemli değiller... Yılın en iyi beş filminden biri olmaya aday bir yapımın listenin ucundan dönmesi yüzünden yarattığı hayal kırıklığının huysuzluğa dönüşmesi benimki. Yine de ustalıkla yoğrulmuş, her karesi güçlü performanslar ile dolu (Özellikle Semyon rolünde "şirin yaşlı amca" ile "kötülüğün somut hali" arasında gidip gelen Armin Mueller-Stahl), hamamda geçen bıçak dövüşü sahnesi ile uzun süre seyircinin zihnine kazınacağı başarılı bir suç dramı bekliyor seyirciyi.

    Baba ve Sıkı Dostlar gibi efsanevi isimlerin yanında yer hak etmiyor, ama Miller's Crossing ve Sexy Beast gibi alternatifler ile birebir yarışıyor. Cronenberg'in bir sonraki sert ve karanlık suç filminin vizyona girdiği yılın en iyi yapımlarından biri olması dileğiyle...

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top