Hesabım
    Sadakatsizler
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,5
    Geçer
    Sadakatsizler
    Yazar: Banu Bozdemir

    Sadakatsizler'e öncelikle her türlü bilgiden muaf olarak gidin derim, o zaman tadını çıkarmanız daha olası. Jean Dujardin ve Michel Hazanavicius ikilisi The Artist'ten sonra hangi kafayla bu filme girdiler anlamasak da eğlendik orası ayrı! Her filmin aynı havası olacak diye bir şey yok elbette ama savunduğu değerler açısından herkesten tam not alan Artist'in karşısına Sadakatsizler (Les Infidèles)'i koyunca birazcık şaşırıyor tabii insan. Gerçi Dujardin Bir Erkek Bir Kadın dizisinden olaylara antrenmanlı! Bir yandan da Fransız kafası diye bir şey varsa sınır tanımamasında ortaya çıkıyor. Biraz da sınır tanımayan espriler anlamında Farrelly Kardeşler'i (Salak ile Avanak (Dumb and Dumber) ) anarsak Sadakatsizler için gerekli girişi yapmış oluruz!

    Film öncelikle skeç, parodi ya da kısa film diyeceğimiz bölümlerden oluşuyor, o yüzden filmin hep başka yöne evrilen, farklılaşan karakterleri karşısında şaşırmayın! Film komik ama alttan alta ince dokunuşlarla erkek benliğinin dehlizlerini, başarısız evlilikleri ve bunların sonucunda tavan yapmış aldatma mantığını sorgulamaya çalışıyor!Dujardin yanına Fransa'nın bir diğer popüler oyuncusu Gilles Lellouche'u alarak bir nevi bir Felekten Bir Gece (The Hangover) vakası yaratıyor ama bizimkiler de kafa bir hayli yerinde! Yani aldatmak, sınırları zorlamak, karizma kaybına uğramak, sürünmek ama sonrasında erkek mantığında hep kendini haklı çıkarmak var bu kısa filmlerde. Filme karşı önyargılı yaklaşmanın anlamı yok, zira komik de olsa gayet gerçekçi gözlemler içeriyor. Bazıları çok başarılı, bazıları ise vasat. Yani her kısa filmde aynı etki yaratılmamış ki bu da normal. O yüzden senaryo açısından toplu bir yorum yapmak gerekmiyor ama erkek mantığının gittiği yol açısından gayet cesur ve derinlikli gözüküyor. Erkek bakış açısı egemen ama kadının da düşünceleri zaman zaman öne çıkıyor, erkekten gelen algılarla da olsa!vErkeklerin klasik cümleleri ‘göründüğü gibi değil hayatım' cümlesini en alasından gözümüze sokan film, eğlenceye yatkın ve paralı erkek kesimini markaja alıyor. Barlarda, otel odalarında, kliniklerde, striptiz kulüplerinde takılan, kadına ulaşmanın kolay yolunu ‘maddi' olarak bulan tipler anlatılıyor daha çok. Bir tek otel odasında birlikte olacak kadın bulamayan ve en son şirketin en yaşlı kadınına bile birlikte olma derdiyle ‘seni seviyorum' diyecek kadar  ileri giden adamın hikayesi daha genele yayılabilir! Tabii orada zavallılık vurgusu da var. Ötekiler yine erkekler açısından biraz daha absürd ve ışıltılı dünyalar vaat ediyor. Tabii bir de aldatma fantezisinin çiftler arasında açtığı oyuk da en bildiklerimizden...Sonuçta karşımızda tavan yapmış zincirleme aldatmalar mantığı var. Bilmediğimiz şeyler değil, ama anlatım tarzı, karakterlerin uyumu ve tepkileri, görüntüler ve müzik hepsi biraraya gelince iyi bir harman oluşturuyor. En önemlisi bu bel altı muhabbetler ne yazık ki bayağı güldürüyor. Dujardin ve Lelleuche her türlü karizma çizme eşliğinde yine oyunculuğun sınırlarını (!) zorluyor. Dozu aşılmış bir komedi çekmenin formüllerinden biri de onu hakkıyla oynayacak oyuncular bulmak sanırım! Daha doğrusu "uyum sağlayacak" oyuncular, ne demek istediğimi filmin içindeki son kısa filmi izleyenler anlayacaktır!

    banubozdemir@gmail.com

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top