Hesabım
    Zaman Yolcuları
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    4,0
    Çok İyi
    Zaman Yolcuları

    Bir daha geri dönemem...

    Yazar: Ali Ercivan

    Hayatınızda geri dönüp değiştirebilmek için her şeyi vereceğiniz anlar, hatalar yok mudur? Veya keşke elimden kaçırmasaydım dediğiniz fırsatlar... Zaman Yolcuları (Safety Not Guaranteed) filminin özü bu kadar basit, insani ve evrensel bir duygu işte.

    Bir magazin dergisi yazarı olan Jeff (New Girl dizisiyle tanıdığımız Jake Johnson), bir gazete ilanını takip edip haber yapmak istiyor. Söz konusu ilanda, isimsiz bir adam, yapacağı zaman yolculuğunda kendisine katılacak insanlar arıyor. Jeff haberi hazırlamak için bir yolculuğa çıkıyor ve dergideki iki stajyeri de asistan olarak yanına alıyor. Bunlardan biri Darius (Parks and Recreation dizisiyle tanıdığımız Aubrey Plaza).

    Ancak her ikisinin de bu gazete ilanıyla ilgilenmek için başka sebepleri var aslında. Jeff'in istediği, büyüdüğü küçük kente geri dönmek. Yaşlanmaktan, gençliğini kaybediyor olmaktan dolayı belli ki derin bir depresyon içinde. Ve okul yıllarından beri unutamadığı bir kızı bulmak, onun kalbini kazanmak istiyor.

    Darius ise zaten daha seçilmeden atlıyor bu habere katkıda bulunma fırsatına. Geçmişinde, annesinin ölümünden dolayı kendisini suçladığı bir travma var. O günden beri hep üzgün ve içe kapalı bir insan olmuş. Yani bir zaman yolculuğu fikri, bunun peşinden koşmak, geçmişten kopamayan iki ana karakterimiz için de son derece çekici.

    Zaman makinesi tasarladığını iddia eden Kenneth ise (bağımsız Amerikan sinemasının kayda değer oyuncu ve yönetmenlerinden Mark Duplass) topluma pek uyum sağlayamamış, çocukluğundan beri itilip kakılmış, yalnız ve problemli bir tip. 2001 yılına dönerek, utançla anımsadığı bir hatasını düzeltmek, önem verdiği bir insanın hayatından çıkıp gitmesine engel olmak istiyor. Kabul etmeli ki her halükarda biraz deli. O yüzden bu çok insani duyguyla baş edemeyip işi bir zaman makinesi yapmaya kadar vardırmış. Filmi taşıyan ana soru şu: Kenneth sadece deli mi, yoksa gerçekten zamanda geri gidebilir mi?

    Bütün Star Wars referansları (yönetmen Colin Trevorrow'un adı bir ara yeni Star Wars filmlerini sırtlaması düşünülen isimler arasında bile anıldı bu sayede) ve zamanda yolculuk temasıyla bilimkurgu janrında kabul gören bir iş karşımızdaki. Fakat bilimkurgusal meselelere çok az değinip öncelikle karakterlerin duygusal yolculuklarına odaklanıyor. Bazı senaryo ve mizansen acemilikleri var, bazı yan karakterler çok karton, hepsi kabulüm çünkü duygusu her şeye rağmen kuvvetli bir film. Bütün kartlarını da seyircisini kalbinden yakalamak adına oynuyor. Gerçek hayatlarımızla, duygularımızla ilgili bir şeyler söyleyebiliyor olması bir bilimkurgu filmini daha değerli, lezzetli kılmaz mı zaten? 

    Zaman Yolcuları'nı tavsiye ederken duygusal davranıyorum muhakkak. Çünkü ancak sinemada mutlu sona ulaşabilecek bu tatlı ve modern masal, tam da izlemekten keyif aldığım türde bir film. Hem hikaye hem de bütçesiyle oldukça ufak, sade ama insani... Mark Duplass'ın yönettiği Jeff, Who Lives at Home veya birazcık da Thomas McCarthy'nin Kazananlar Kulübü (Win Win) filmleri gibi mesela... Bu tür öyküleri seviyorsanız, gönül rahatlığıyla tavsiye ederim yani...

    Son olarak, bağımsız sinemanın yeni prensesi Aubrey Plaza'dan da kısaca bahsetmek isterim. Parks and Recreation dizisindeki nemrut asistan rolüyle dikkatleri çeken Plaza, Amerikan bağımsız sinemasında doksanlardaki Parker Posey'nin gerçek karşılığı bence. Sıklıkla Zooey Deschanel'e atfedilen bir nitelik bu ama Aubrey Plaza'nın daha sivri, daha az şeker, daha minimal ve hatta daha kadınsı tarzı bence Posey'yi çok daha fazla hatırlatıyor. Giderek artan sayıda bağımsız filmde karşımıza çıkıyor olması, başkalarının da böyle düşünmesinden herhalde... Kendisini olgunlaşan bir aktris olarak izlemek için de Zaman Yolcuları ideal bir seçenek...

    Twitter: aliercivan

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top