Hesabım
    Kafes
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,0
    Yetersiz
    Kafes

    80 darbesinin Kafes’i!

    Yazar: Banu Bozdemir

    Sinemamız politik geçmişiyle hesaplaşmaya başladı başlamasına ama nasıl hesaplaşacağını henüz belirleyebilmiş değil! Mahmut Kaptan imzalı Kafes de bunlardan… Kafes 70’lere ve tabii akabinde yaşanan 80 darbesine ülkücü cenah açısından bakıyor, tabii o zamanlar islamcılar politik bir figür olarak ortalıkta olmadığı için çatışmaların en şiddetlisi devrimciler ve ülkücüler arasında yaşanmıştı. Ve yaşanan kaos sonucu asker yönetime el koymuştu vs…  

    Film mahalle olgusundan, mahalledeki ‘ağabey’ figüründen başlıyor, ülkücülerin devrimcilerle yaşadığı atışmalara değinip (bu ülkenin evlatları kardeştir teması temel vurgu)  asıl öcünü seksen darbesinden ve askerden alıyor. Tabii araya bir aşk hikayesi ve ‘Divani’ kitabından dizeler de sıkıştırılıyor ve film ‘inanç’ kısmını da ülkücüler üzerinden tamamlıyor.

    Bir kere bu tarz filmlerde dikkat edilmesi gereken ideoloji ve o ideolojiyi nasıl yansıttığın elbette. İşin kendi ideolojini aklama kısmına bir şey demiyorum, sonuçta bir propaganda içeriyor bu filmler ve yanlış bakış açısı normal. Ama filmlerin karşı tarafı yani kendilerine düşman olan tarafı gösterme de sorunları var. Kötülük o kadar abartılıyor ki sonunda karikatürize bir boyuta geçiyor, sahicilikten uzaklaşıyor, burada da özellikle asker ve polis tiplemelerinde bunlar mevcut. Bunlar filmin ideolojisinden çok savunduğu değerleri un ufak eden detaylar.

    Filmin devrimcilere bakış açısını gayet ılımlı buldum, yukarıda da bahsettiğim gibi, aynı mahallenin çocukları bakış açısı hakim. Tabii bazı yerlerde mesela okul sahnesinde absürd bir afişleme çalışması vardı. Hem özensiz bir sanat yönetimi çalışması yapılmış, hem de gerçeğin uzağında. Okulun her yani solcu afişlerle donatılmış, ülkücüler sınava dahi girmek de zorlanıyor vs… Dediğim gibi film birkaç devrimci-ülkücü didişmesinden sonra darbe hesaplaşmasına geçiyor. Fonu, ideolojiyi değiştir karşımızdaki tam solcu filmi diyeceğimiz kareler var! Burada yönetmenin mi kafası karışık, yoksa ideolojiler aynı kapıya çıkar kafasını mı empoze etmiş bilemedim ama ılımlı çizginin sonuna kadar korunmaya çalışılmış olması ilginç bir detay gerçekten de!

    Filmin ilginç detaylarından biri de ülkücü cenahı şiddetten arınmış bir oluşum olarak resmetmesi, belki de umut etmesi denilebilir. Hatta öyle ki mahalle örgütlenmesi içindeki şiddetli yanlısı ülkücülere ders veren, onları örgütten atma yolunu seçen bir bakış açısı var. Eli kalem tutan, şiir seven, aşık olan Mehmet deyim yerindeyse çizgisini bozmadan, sevdasını içine gömerek, işkencesini çekerek bu süreci atlatıyor kendince ama film geride birçok masum insanın harcandığını, solcuların aklandığını da söyleyiveriyor o arada. Film bir ülkücü profili çiziyor, bütün kötü yanlarından arındırılmış, ideolojik olarak düzgün bir imaj bu. Tabii bunun her ideolojik alt yapı gibi gerçek hayatta pek de karşılığı yok, mahalle delikanlısı tabiri daha denk düşüyor özellikle de Mehmet karakterine.

    Sonuçta 80 darbesiyle her ideolojinin bir hesaplaşma isteği ortaya çıkıyor, film biraz da bunu yapıyor. Ülkücüler belgeseli de bunun üzerineydi. Evet onlar da bedel ödediler bu süreçte ve bunun bilinmesini istiyorlar ve bunun propagandasını yapıyorlar. Filme ismini veren Kafes devrimci ve ülkücü öğrencileri aynı hücreye tıkıyor ve aynı kaptan su içirtiyor! Filmden anladığım şu; solcuları kötülemek için yola çıkılmış senaryonun daha ötesine eli gitmemiş ve başımıza gelen her şeyin sorumlusu olarak 80 darbesini hedef almış. Mehmet karakterini oynayan İsmail Hacıoğlu’nu gayet iyi buldum, hafif külhanbeyi, mahalle ağabeysini iyi kıvırmış! Ama yine de filmin karikatürize kişilikleri, dozajı kaçan sahneleri var ve bu filme çoğu yerde amatörlük katmış. Onun dışında ideolojik olarak yakın olanları tatmin edecektir diye düşünüyorum.

    twitter.com/BanuBozdemir

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top