Hesabım
    The Two Popes
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    4,0
    Çok İyi
    The Two Popes

    “Papa” da olsan, vicdan mahkemesinde aklanmak zor!

    Yazar: Onur Çakmak

    “Değişmedin, ödün verdin!” Madalyonun diğer yüzü henüz görünmeden önce bu ifadeyi halefine karşı kullanıyor, Papa 16. Benedict. Netflix’in diğer iddialı işleri arasında pek fazla konuşulmayan The Two Popes, Papalık unvanının sahibi son iki kişiyi, 16. Benedict (Anthony Hopkins) ile Francis’i (Jonathan Pryce) merkeze alıyor ve Katolik Kilisesi etrafındaki gerçek olayları irdeliyor. Açılışını 2005 yılında 2. John Paul’ün ölümüyle ve yerine Benedict’in seçildiği ritüelle yapan belgesel-filmin konusu, bir yandan o tarihten Benedict’in istifasına kadar yaşananlara, bir yandan da Francis’in geçmişine dayandırılıyor.

    Alman vatandaşı Ratzinger’in (16.Benedict) Papalığı sırasında; gençliğindeki Nazi bağlantısı, Kilise’nin bugünün dünyasına duyarsızlığından kaynaklı inanan sayısındaki düşüş ve özellikle onlarca yıldır süren cinsel istismar vakalarını hasıraltı etme çabaları gibi ciddi meseleler artık ötelenemez olmuş. Bunlar yaşanırken Kardinal Bergoglio (Francis) Kilise ile görüş ayrılığını öne sürerek emekliliğini istiyor, fakat 16. Benedict kendisinin ve Papalığın itibarını korumak için onayını gerektiren bu talebi başta kabul etmiyor. Mektupları yanıtsız kalan Bergoglio, artık Roma’ya gitmeyi kafasına koymuş biletini almışken Vatikan’dan ona sürpriz çağrı geliyor! İlk karşılaşmaları soğuk geçiyor ancak Benedict’in tenkitleri zamanla azalıyor, bu ziyaret sayesinde kendi istifasına hazırladığı zeminin değiştiğini anlıyoruz.   

    Diyaloglar üzerine örülen filmde, bu noktadan itibaren bir nevi ikilinin arasındaki satrancı ve yeni katman olarak Bergoglio’nun hikayesini izliyoruz. Değişime direnen muhafazakar taraf olan 16. Benedict’i, girdiği ikilemin sonucunda varacağı noktayı işaret edercesine, kolundaki yürüyüşlerine kılavuzluk eden akıllı saatle görüyoruz. Futbol ve tango tutkunu, liberal Bergoglio ise Papa’nın karşısında şikayet ettiği günahların aslında eski bir uygulayıcısı. Ülkesi Arjantin’deki cunta günlerine uzanan bölümde gençliği, Cizvit tarikatı liderliği ve buradaki arkadaşlarının rejim tarafından kaçırılmasındaki payı aktarılmış. Vicdan muhasebesi içinde kardinalliğini yürüten Bergoglio, Papa olduktan sonra da bu dönemle ilgili kefaret ödemeye devam ediyor.

    Anthony Hopkins’in yaşlılığı bizi oyunculuğuna inandırmaktan alıkoyamıyor; Jonathan Pryce’ın da hakiki Francis’e benzerliğinden midir bilinmez, ileri derece ustalıktan neredeyse mürit kazandırmak istemişler diyeceğiz! (Her ikisinin de rolleriyle Altın Küre’ye adaylıkları bulunuyor.)

    Kendisi de Katolik olan yönetmen Fernando Meirelles’i ise dünya çapında tanınan işi Cidade de Deus / Tanrıkent (2002) ile hatırlayabiliriz. Meirelles; çoğu sinemaseverin haberlerde duyduğu isimler ve belki seçim ritüelleri hariç hakkında pek bilgisi olmadığı, “imaj tazelemeye” uğraşan Katolik Kilisesi’nin yüksek duvarlarının ardını, öyle veya böyle, sürükleyici kurgusu ve yalın anlatımıyla göstermek istemiş.

    Son bölümde cast akarken, uzlaşan ikilinin bu kez Papa Francis’in ev sahipliğinde 2014 Dünya Kupası Almanya-Arjantin finalini seyretmeleri ve gerçek Papaların buluşmasından kolajlanan görüntüler var.

    Madalyon ters çevrildiğinde karakterlerle paralel başlattığı içsel sorgulamalar, bütüne dair uyandırdığı merak ile bence yönetmen istediğini başarmış. Her izleyicinin vicdan mahkemesinde farklı yorumlanabilir, yine de bizler üzerinde baskıcı bir “günah çıkarma” gayreti sezinlenmiyor diyebiliriz...

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top