Hesabım
    Üç Hanedan: Ejderin Dirilişi
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,5
    İyi
    Üç Hanedan: Ejderin Dirilişi

    Üç Hanedan: Ejderin Dirilişi:

    Yazar: Oktay Ege Kozak

    Üçüncü Mumya filmi Ejder İmparator'un Mezarı'ndan sadece üç hafta sonra Ejderin Dirilişi'ne şahit oluyoruz. Bundan üç hafta sonra 'Ejder Zombilerin İntikamı' isimli bir film vizyona girerse şaşırmayacağız.

    Tabii ki Üç Haneden: Ejderin Dirişi?nin Çin'de çekilmiş olması haricinde Mumya ile pek bir alakası yok. Film, Çin'in kaos ve savaş dolu üç krallık döneminde yenilmez General Zhao'nun (Andy Lau) parçalarına ayrılmış Çin'i bir araya getirmek amacıyla giriştiği yaşam boyu savaşı anlatıyor.

    Çin'in tarihi ve kültüründe önemli bir yer edinen hikaye, yüksek bütçeli, etkileyici bir savaş epiği olmayı amaçlıyor. Fakat ne yazık ki sağlam oyunculuğuna rağmen, klişe dolu senaryosu ve aşırı melodram kokan gelişmeleri nedeniyle batı dünyasına başarılı bir biçimde transfer olamıyor.

    Son yıllarda Hollywood başta olmak üzere batı sinemasının eğlencelik filmlerinde bile daha rasyonel, ironi dolu ve az çok gerçekçi yaklaşımlara alışık olduk. Bu yüzden doğu sinemasının, özellikle Bollywood ve uzakdoğu filmlerinin pembe dizi tarzı melodram dolu, aşırı dramatik stiline alışmamız zor. Fakat, klasik Türk sinemasını bilen ve seven seyirci Üç Hanedan'dan daha çok haz alabilir.

    Mesela Zhao'nun binlerce düşman arasından sıyrılıp kötü İmparator Liu'ya ulaştıktan sonra atıyla dağdan dağa zıpladığı sahneye benzer bir sahne, kolayca eski stil bir Cüneyt Arkın filminde bulunabilir.

    Üç Hanedan gibi bir filme ilginiz olup olmadığı şu test ile ölçülebilir: Eğer her molekülü onur dolu askerlerimizin yenildikten sonra yavaş çekimde dramatik bir biçimde bağırarak milyon askerli düşmana saldırmalarını on dakika içinde beşinci kez izledikten sonra beyninizin rasyonel tarafı kırmızı alarm vermiyorsa, Üç Hanedan size göre demektir.

    Tarihi savaş filmlerine alışık yönetmen Daniel Lee, hikayeye getirdiği pembe dizi tarzı anlatım haricinde görsel olarak da pek bir yenilik getirmiyor. Aynı tarz bir anlatıma sahip Curse of The Golden Flower ve Parlayan Hançeler'in renk dolu büyüleyici görselliği yerine gayet kuru ve grenli bir yaklaşım seçmiş Lee.

    Savaş sahnelerinde her iki çekimde gereksizce Er Ryan'ı Kurtarmak'tan kalma kopuk yavaş çekim kullanması bir süre sonra gözleri rahatsız ediyor. Filmin Ennio Morricone'den ilham alan müzikleri ise çoğu zaman fazla ön plana geçiyor.

    Dünyanın en seksi kadınlarından biri olduğu kadar en karizmatik aktrislerinden biri olduğunu düşündüğüm Maggie Q, düşman lider Cao rolü ile filmin son perdesinde ortaya çıkarak en azından ilk iki perdeden daha ilgi çekici bir sona yardımcı oluyor. Maggie Q'nun savaşın ortasında konser verdiği sahne her ne kadar mantık sınırlarını zorlasa da gayet etkileyici.

    Sonuçta Üç Hanedan, hikaye ve anlatım bakımından fazla bir orijinalliğe sahip değil. Bu tür bir pembe dizi yaklaşımını uzakdoğu sinemasından bekliyoruz zaten. Asıl problem görsel bakımdan da aynı oranda başarısız olması ve son dönem yüksek bütçeli uzakdoğu yapımları ile yarışamaması. Her şeye rağmen Cüneyt Arkın hayranlarını ucundan tatmin edebilir.

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top